Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, bir televizyon kanalında Suriye’de yaşanan olayları değerlendirirken önemli bir noktaya temas etti ve halkın nasıl aldatıldığının da altını çizmiş oldu. Dünü okuyup bugünü yaşamak için beynimizin bir yerinde her dem taze tutacağımız bir cümleydi söylediği.

Suriye’nin Humus şehrinde 337 kişinin öldüğünden bahsediyordu Arınç. “Resmi kayıtlar hükümetlerin her zaman saklamaya çalıştığı sayılardır. Ben bu ölüm sayısına 337 daha ekleyerek söylüyorum.” diyor.  Yani, ölü sayısı aslında 674’dür demek istiyor. Halkın aklının karışık olduğu bir zaman da yine akılları karıştırarak hesap yapmaya zorluyor beyinleri. Bunu yaparken de tecrübesi ile gündemi istediği gibi yönlendirebiliyor. Asıl konular güme giderken, böylesi cümlelerin altı çizilmeye başlıyor.

Hükümetler,  resmi kayıtları saklayarak yarısını halkla paylaşıyorsa şu anda içinde bulunduğumuz durum vahim demek ki. Teröre kurban verdiğimiz onca canı düşünürken sayının iki katı olduğu hep belleğimizde kalacak ve canımızı daha fazla yakacak.
Bu durumda, ülkemizde hükümet tarafından açıklanan resmi rakamları iki kat olarak düşünmek durumunda kalacağız. Böylece, yaralanmış güven duygumuz,  iyileşmeyen kronik bir vakaya dönüşecek.

Türkiye 2001 yılı Ocak ayında Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın ölümü ile acı bir olay yaşadı. Faili meçhul cinayetlerin çokça işlendiği dönemlerde halkın,  kendini yeterince güvende hissetmediği için devletten ve temsilcilerinden uzak durduğu Diyarbakır'da bir emniyet müdürü halkın gönlüne, güvenlerini kazanarak girmeyi başarmıştı. Sonsuzluğa uğurlandığı törende herkes onun için ağlıyor, sanki babalarını kaybetmiş gibi ağıtlar yakıyorlardı.

İşte devlet kademelerindeki en önemli şeyin öncelikle halka güven vermek olduğunun bir örneğidir Okkan. Güvensizliğin başladığı yerde, anarşinin devreye girdiğini,  insanlar arasında tedirginliğin yaygınlaştığını ve herkesin birbirine şüpheyle baktığını yaşayarak gördük son yıllarda.  Karmaşık bir ortamda tutarlı ve tahmin edilebilir olmak,  karşıdaki kişinin kendini güvende hissetmesine yardımcı olur. Ayaklarının altındaki zeminin kaymayacağından emin olan halk,  yeni fikirlere açık olur, risk almaktan korkmaz.

Halka inip, güven duygusunu kalplere yerleştirdiğinizde,   insanlar kaybettikleri yollarını yeniden bulmuş gibi,  hiçbir zorlama olmadan hedefe doğru kendiliğinden yürür. İşte gerçek başarı o zaman elde edilir. Bu sebeple Arınç’ın; “Resmi kayıtlar hükümetlerin her zaman saklamaya çalıştığı sayılardır.”  sözü, içi dolu bir cümle olup başarısızlığı çağrıştırdığı için halktan saklanan çok gerçek olduğunun ortaya konmasından dolayı kayda değerdir. Öyle ya başarılı olunduğunda gerçekler neden saklansın ki…