Suçluyum ben! Her gün düşünerek suç işliyorum. 
Düşünmek ve düşündüklerini ifade etmek özgürlüğü insani bir haktır. Ben de bu hakkımı kullanarak düşüncelerimi açıklıyorum zaman zaman. Meğer ne büyük suç işliyormuşum. 
Son günlerde yaşananlar,  ülkemizde düşünce suçu işleyenlerin İsa gibi çarmıha gerildiklerini gösteriyor.   Oysa insan düşünceleri ile insandır ve insan düşüncelerini omuzunda bir madalya gibi taşır. Kişinin kimliğidir düşünceleri, karakteridir ve dahi öz benliğidir. İnsanı hayvandan ayıran en büyük özelliğidir düşünebilmesi... 
Düşünceye pranga vurulamaz.  Kurallar koyup, cezalar vererek, ya da geri kalmış ülkelerde tek adamların yaptığı gibi korkutup sindirerek düşünmelerini engelleyemezsiniz?
Suçların en tehlikelisidir düşünce suçu. Çünkü adalet adına adaletsizlik yapanların, inançları yalan yanlış anlatanların,  halktan çalan hırsızların  en büyük korkusudur sorgulanmak… Bu yüzden düşünceler yargılanır ve kişiler değil düşünceleri atılır hapse... 
Ülkemizde cezaevleri düşünce suçlularıyla doluyken, düşünceyi engelleyebileceğini sanan düşüncesiz kafalar en büyük suçu işliyorlar. Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin altına imza koyan Türkiye, “Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır.” maddesini de imzalamış oluyor. Eğer bu madde unutulup düşünce suçu sebebiyle insanlar hapis cezası alacaklarsa,  dünyanın en büyük lider olarak kabul ettiği Atatürk’e,  alenen küfredenleri ve ona diktatör diyenleri de yargılamak ve hapse atmak gerekmiyor mu? Nedir bu ayrımcılık? 
Ve düşünceyi hapse gönderenler,  bir gün gelir düşünmenin kendilerine de gerekli olduğunu anlarlar. Zira insanoğlunun en sık yaptığı eylemdir düşünmek. Belli kalıplara sokulmak istenen düşünceler zamanla isyana sebep olur.  Çağdaşlığın üst seviyede olduğu bir çağda,  insanlar bilimsel bilgilere sahipken onları ve düşüncelerini kalıplara sokmak ne derece doğrudur? Türkiye’de toplumun sokulmak istediği kalıplar küçük geliyor bedenlere. Kalıpların dışına taşmak bile büyük suç oldu şu günlerde. 
Sigara ve alkol bağımlılığından çok daha kötü bir bağımlılık olan düşünmeye bağımlıdır aklı açık aydın insanlar.  Düşünce suçunu işlemedikleri hiçbir gün yok. Bazen bedeli pahalı olsa da başka birisinin düşünce şemsiyesi altında olmaktansa o bedeli ödemek daha kıymetli oluyor. Düşünenler,  bilir ki adları dağlara verilmeyecektir, onlara gemi, yat gazete bahşedilmeyecektir ama yine o düşünenler bilirler ki, yıkılsalar da arkalarından gelecekler,  düşüncelerini ayakta dimdik tutacaklardır. Asırların yolculuğundan sulanarak, yanlışlarla beslenerek gelen kokuşmuş düşünceler, elini taşın altına sokmadan bir şeylerin değişmesini bekleyenler tarafından değil, düşündüklerini açıkça anlatanlar tarafından değişecektir.
Düşünenlerin tek farkı; yapması gerekenleri, başkasının yapmasını beklememektir. İşte bu sebepledir insanın bedeni çürüse de zindanlarda,  fikirleri asırlar boyu yaşar.
Padişahım sen çok yaşa denilen günlerin ardından ne zamanki özgürlükler herkesi sarıp sarmalayacak işte o zaman ülkemizde güneş tersten doğacak…