Eskiden üç kişi bir araya geldiğinde şöyle konuşurlardı: "Bu memlekette birkaç yüz kişiyi ipe çekmeden işler düzelmez." Hatta şunu söylerlerdi; "Başıbozukluk, ahlaksızlık, hırsızlık, fuhuş, itaatsizlik, saygısızlık başını aldı gitti. Bunu ancak ip temizler." Şimde gazetelere, medyaya bakın! Özgürlük, demokrasi, insan hakları, kadın hakları, zenginleşmek için liberalleşmek ve bütün değerlerden arınmak hatta eşcinselliği olağan karşılamak, bir mit, bir düşünce sıçraması, rasyonel olma, doğru düşünme biçimi olarak empoze edilmektedir. Aynı şey din ve laiklik konusunda da yapılıyor. Din iyidir. En üstün din bizim dinimizdir. En akılcı, en rasyonal din bizim dinimizdir. En son Peygamber bizim Peygamberimizdir diyoruz. Diğer taraftan İslâm devleti kurmak isteyenler var. Laiklik, şeriat yanlısı kişilerce tehdit ediliyor, ülkede gericilik tehlikesi var diyoruz. Bu iki söylemden hangisi doğrudur. Şayet en iyi, en üstün din İslâm ise, onun hukuk sisteminin bir ifadesi olan şeriat neden kötü olsun? Şeriat (yani İslâmi hukuk sistemi) insan hayatına kamusal hiçbir tesirde bulunmadan kişinin sadece özel hayatına inhisar edebilir mi? Böyle birşey mümkün mü? Bunları hiç tartışmıyoruz. İslâm'ı inanç sistemi olarak yüceltirken onun kamusal rol ifade etmesini red etmek çelişki değil mi? Bu çelişki zaman zaman dış ilişkilere de yansımakta. İslâmi rejim tatbik ettiği düşünülen ülkelere karşı ilkel ve geri oldukları varsayımı ile yaklaşılmakta, ilişki kurmaktan kaçınılmaktadır. Bugün din ve laiklik konusundaki yaklaşımımız ifratla-tefrit arasında gidip gelmektedir. Laikliğin, demokrasiye en büyük katkısı olan tolerans kültürü laikliği korumak adına tahrip edilmekte dinle-devlet, devletle halk arasında çatışma ve gerginlik yaratılmaktadır. Laikliğin tolerans kültürü, dine saygı, halkın inançlarına ve geleneklerine uygun sosyal ve hukuki yapılanmada birleştirici, çelişkileri giderici yönü üzerinde durulmadığı takdirde ülkemizin bu çelişkinin ağına kapılarak çok zaman kaybedeceği değerlendirilmelidir. Şunu mertçe ve yiğitçe söylemeliyiz; İslâm iyi ise onun diğer adı ve hukukî ismi olan şeriat neden kötüdür? İslâm en üstün inanç şekli ise İslâmi mantığın devlet ve halk üzerinde hukukî yapılanması hangi yönlerden yanlıştır. Neden yanlıştır? Şayet İslâm gericiliğin, ilkelliğin, irrasyonel olmanın kaynağı ise toplumu bu dinden soğutacak, hatta din değiştirecek akli deliller niçin gösterilmemektedir? (Halkın böylesine yanlış bir dinden biran önce dönmesi gerekmez mi?) Hakikaten İslâm bir din olarak yetersiz mi? Laiklik bir baskı aracı olarak dini sindirmekte kullanılıyor mu? Bir taraftan İslâm en üstün, en aklî, en mükemmel dindir diyoruz. Diğer taraftan Ortaçağın karanlıklarına dönmeyeceğiz diyoruz. Bir taraftan her türlü kötülüğü dini bilmeyen, çıkarlarına uygun kullanan gericilerden, yobazlardan söz ediyoruz. Doğru din öğrenmeyi engelliyor . Diğer taraftan din eğitimini yasaklamaya çalışıyoruz. Bir taraftan dinimizi iyi bilmediğimizi, anlamadığımızı söylüyoruz. Diğer taraftan laikiz, bize din lazım değil gibi bir çelişkiye düşüyoruz. Bütün bu çelişkilerimiz millet tarafından görülüyor ve söylediklerimiz ve şahsiyetimiz ciddiye alınmıyor. Niçin alınmıyor? Şunun için alınmıyor; Mesela biz bir adama diyoruz ki; ben seni o kadar çok seviyorum, o kadar çok güveniyorum ki dürüstlükte, güvenirlikte, ahlâkta, akılda, bilgide ne bileyim her meziyette senin üstüne adam tanımam diyoruz. Sonra da diyoruz ki, ciğeri kediye emanet edemem, sana güvenemem, sen bütün bu meziyetlerinle benim gözümü boyamış olabilirsin. Sana inanamam... İşte Türk aydınları olarak biz millet karşısında bu şeklide iki yüzlü ve riyakâr durumda görülüyor olabiliriz. Millet karşısında siyasetçi olarak çıktığınızda ya millet gibi bir inanca sahip olacaksınız onun gibi düşünüp onun gibi yaşayacaksınız onun davasını savunacaksınız ya da iki yüzlülük yapacak, ideal bir İslâm tanımı yapacak sonra onu red edeceksin. Millette gidecek oyunu kime verecek? ister samimi, ister münafık, ister menfaatlerini müstevlilerin emelleriyle birleştirmiş olsun hatta kim olursa olsun ağzından Allah kelamı çıktı diye ona oy verecek. Durum bu. Kendi hatalarımızı ve söylemlerimizi yeniden ele almak herşeyi yeni baştan değerlendirmek zorundayız.