Göçmen olmak zor zanaat. 1878 Osmanlı Rus savaşı, diğer adıyla 93 bozgunu sonrası Balkanlar’dan Rumeli’den Anavatana göçler bir başladı ki hala ıstırabı, acıları dinmedi. Anavatana gelince Devlet Baba tarafından kendilerine yer yurt gösterildi. Bir mağdur grup göçmen var ki Devlet babanın şefkatinden yıllar geçse de hala faydalanamadı. Konut için Emlak Bankasına 1991 ‘de 2.5 milyon yatıran ve 1993 yılından beridir konutları teslim edilmeyen Bulgaristan’dan 1989 sonrası gelen 11–12 bin göçmen aile bekleyiş içinde. 1984 yılında Bulgaristan’da Türklerin zorla isimleri değiştirilerek asimilasyon süreci başlamıştı. 1989 yılına gelindiğinde dönemin Başbakanı merhum Turgut Özal restini de çekerek Bulgar Devlet Başkanı Todor Jivkov’dan Bulgaristan’daki Türklerini almaya hazır olduğunu dilerse kendisinin de gelebileceğini söyledi. Açılan kapılar 300 bin üzerinde göçmeni Anavatana kavuşturmuştu. Türkiye Cumhuriyeti zor zamanda Balkanlarda Osmanlı İmparatorluğundan kalan bakiyesine sahip çıkmış ve kısa bir zamanda 300 binin üzerinde kapıya dayanmış soydaşlarını Anavatana kabul ederek, onları olası bir soykırım ve zorunlu asimilasyondan kurtarmıştı. Gelen göçmenlerin yerleşimi içinde dönemin Köy Hizmetlerinden sorumlu Devlet Bakanlığı Emlakbank tarafından yapılmak üzere ‘’Göçmen Konutları’’ olarak bilinen konutların yapımına başlamıştı. 1991 yılında göçmen konutlarından yararlanmak isteyenlere 2.5 milyon TL Emlakbank’a yatırarak başvurularını yapmaları istendi. Göçmen konutlarının finansmanı devletimizin girişimleri sonucunda Dünya Bankası’ndan ve sonraki yıllarda Avrupa Konseyinin 94/5425 sayılı kararı ve Avrupa Konseyi Sosyal Kalkınma Fonu'ndan göçmen konutları ilave projesinde kullanılmak üzere sağlanan krediyle gerçekleştirilmişti. Binlerce göçmen ev sahibi olma umudu ile paralarını yatırdı ve 1993 yılının sonuna kadar göçmen konutlarından daire sahibi olacakları söylendi. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yaklaşık 25 bin konut yaptırıldı, 44 bin göçmen 2.5 milyon YTL peşinat bedeli ödeyerek müracaatta bulundular. Yaklaşık 19 bin müracaat konut alamadı, 2500’üne de kurdukları kooperatifler üzerinden arsa tahsisi yapıldı. 6 bin göçmen yatırdıkları peşinatları geri aldı, Geri kalan 11 bin aile ise ödedikleri peşinatları geri almayarak daire alma ümitlerini sürdürdüler. Ancak 1993 yılı sonuna değin konutlarına geçecekleri sözü verilen 11 bin civarındaki göçmen son teslim tarihinin üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen hala özledikleri dairelerine kavuşmuş değiller. Zaman içinde mağduriyetlerini mahkeme yoluyla gidermek isteyenler başarıya da ulaşarak yatırdıkları paralarını faiziyle beraber geri aldılar. Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesine yapılan müracaat sonucu ilgili kurum mağdura faiziyle beraber parasını iade etme kararı almış idi. Emsal teşkil ettiği için davaların devamının geleceği aşikârdı. Herkesin bireysel olarak başvurusu, mahkemeler üzerinde yaratacağı yoğunlukta göz önüne alınarak bir düzenleme ihtiyacı doğurdu. Durumun ciddiyeti Hükümeti bu mağduriyetin giderilmesi ve devlette devamlılığın esas olması ilkesine göre hareket etmeye zorladı. 13.01.2005 tarihinde Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun No. 5286 gereğince ‘’2510 sayılı Kanunun ek 34 üncü maddesi ile 3835 sayılı Kanun uyarınca yapılan göçmen konutları ve bu amaçla ayrılan taşınmazlar Toplu Konut İdaresi Başkanlığına, devredilir ‘’ şeklinde bir düzenleme getirilmişti. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü sona erdirildiğinden konunun muhatabı artık TOKİ idi. 9.09.2066 tarihinde Mecliste kabul edilen ve 26 Eylül 2006 tarihli resmi gazetede yayınlanan 5543 sayılı İskan Kanunu gereğince ‘’Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutulup, Türkiye’ye gelerek yerleşmek isteyen Türk soylu kişilerden yaptırılan konutlardan almak üzere müracaat ederek para yatıranlardan konut sahibi olamayanların bu kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde müracaat etmeleri halinde yatırdıkları bedel, yatırdıkları tarihten itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte kendilerine ödenir. Görülmekte olan davalar da bu hükme göre sonuçlandırılır. Süresi içerisinde müracaat etmeyen soydaşların yatırmış oldukları bedel, göçmen konutları hesabına gelir kaydedilerek toplanmış bulunan paralar bu şekilde tasfiye edilir. Bu fıkra hükümlerini uygulamaya ilişkin gerekli düzenlemeleri yapmaya Toplu Konut İdaresi Başkanlığı yetkilidir‘’ denilmiştir. TOKİ artık kanunla konuyla ilgili düzenleyici ve uygulayıcı konumundaydı. Yapılan hesaplamalara göre 1991 yılından itibaren yasal faiziyle beraber yatırılan 2.5 milyon TL bugün 15–20 milyon TL (15–20 bin YTL) civarındadır. Konut elde edemeyen yaklaşık 11 bin kişinin peşinatlarının geri iade edilmesi müspet olmasına rağmen, yasal faiziyle geri ödenecek miktarın çok az olması ise üzüntü sebebidir. Kura neticesinde göçmen konutlarından yararlananlar düşünüldüğünde alamayanların veya kurada çıkmayanların mağduriyeti ortadadır. Anayasamızın 10.maddesi uyarınca, devlet organları ve idare eşitlik ilkesine uygun hareket etmelidir. Yani müracaat eden herkese konut verilmelidir. Aynı statüdeki insanlar arasında farklı muamele yapılmamalıdır. Peşinat ve puanlar öncelikli konut dağıtımı bakımından önem arz edebilir. Ancak bu konut alan aldı ve kalanlara konut verilmemesi anlamına gelmez. Ayrıca bu zaman süresinde vefat edenlerin durumu göz ardı edilmiştir. Ayrıca kanun maddesiyle ‘’görülmekte olan davalar da bu hükme göre sonuçlandırılır’’ hükmüyle dava açmış olanların davaya devam hakkının ellerinden alınmış olması ise hukuka aykırıdır. İlgili kanunda ‘’ Kanunun yayımı tarihinden itibaren 1 yıl içinde başvurmaları halinde yatırdıkları bedel, işleyecek kanuni faiziyle birlikte kendilerine ödenecek. Süresi içinde başvurmayan soydaşların yatırdıkları bedel, göçmen konutları hesabına gelir kaydedilecek’’ denilmiştir. Bahsedilen 1 yılın 3 ayı geçmiş ve TOKİ ye nasıl ve hangi belgelerle başvuru yapılacağı henüz netlik kazanmamıştır. Öte yandan 19.09.20006 tarihli ve 5543 sayılı İskan Kanununun geçici 1. maddesinin beşinci fıkrasının ikinci cümlesine ilişkin CHP Meclis Grubunca Anayasa Mahkemesine açılan iptal davası Anayasa Mahkemesinin 23.11.2006 tarihli kararıyla yürütme durdurulmuştur. Buna göre: ‘’Görülmekte olan davalar da bu hükme göre sonuçlandırılır’’ cümlesi Anayasaya aykırılığı konusunda güçlü belirtiler bulunduğu ve zararların doğabileceği gözetilerek esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüğün durdurulmasına karar verilmiştir. Mağdur durumdakiler ne yapacaklarını bilemez haldedir. İnsanların ümitleriyle oynanması son derece yıpratıcıdır, zarar vericidir. İstanbul da birçok mağdur tekrar durumla ilgili dilekçe toplamaya başlamış ve haklarıyla ilgili kanunun uygulanmamasından doğan rahatsızlıklarını dile getirmeye çalışmaktadır. Düzenlene dilekçelerde ‘’Meselenin iyi niyet çerçevesinde çözümlenmesi, dava konusuna ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar dava açma mecburiyetine gerek olmadan ihtilafın kaldırılması ve mağduriyetimizin giderilmesi tek dileğimizdir. Devlet sözü ve taahhüdü kutsal olduğundan, hak ettiğim ve taahhüt edilen konutumun derhal teslim edilmesini, ayrıca 1993 yılından 2006 yılına kadar konutumun teslim edilmemesinden doğan maddi zararımın tazmin edilmesini arz ve talep ederim’’ ibareleri yer almaktadır. Devlet 13 yıldan beri hak ettikleri konuta kavuşturulamayan 11–12 bin ailenin yaralarını saracak güçtedir. Hükümet, Muhalefet ve Anayasa Mahkemesi bununla ilgili çıkan kanundaki eksiklikleri, haksızlıkları giderecek ümidi devam etmektedir. Göçmenler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, mağduriyetlerinin giderileceği günü dört gözle bekliyor.