Erzincan doğumlu olan ve ikametini Ankara’da sürdüren tiyatronun sevilen ismi Doğancan Pınar, 2019’da On Dokuz Mayıs Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümünden mezun olmuştur. Bir kamu kuruluşunda görev yapan Doğancan Pınar, aynı zamanda Ankara’da, “Renkli Yüzler Kültür Sanat Tiyatrosu”nun kurucusu olmakla birlikte koordinatörlüğünü de yapmaktadır. Sahne aldığı oyunlar, yazdığı oyun senaryoları dışında üç ayrı esere imza atan tiyatro sanatçımız sevgili Doğancan Pınar ile röportajımız...

Kısaca bize kendinizden bahseder misiniz? Doğancan Pınar kimdir?

05.04.1994’de Erzincan’da dünyaya geldim. İlk, orta ve lise eğitimimi burada tamamladıktan sonra lisans eğitimimi Sanat Tarihi bölümü tercihimle Samsun’da tamamladım. Ankara’da yaşıyorum. Bir kamu kuruluşunda çalışmaktayım. Tiyatro sanatı ve edebiyata olan ilgim ilkokul yıllarında başladı. İlk ve ortaokul zamanında okulun tiyatro kulüplerinde drama eğitimi alarak birçok oyunda yer aldım. Sonraları ise çeşitli tiyatro gruplarının bünyesinde sahne aldım. Şimdi ise kendi tiyatromun kurucu koordinatörlüğünü yapmaktayım. Çocukluğumda çevremde beni veya bir başkasını etkileyen olayları gözlemleyip düşüncelerimi kâğıda aktarırdım. Eserlerimin temeli o kâğıtlara dayanıyor. Dansın insan ruhuna iyi geldiğini ve birçok meditasyon aracı olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple haftanın belirli günleri tango eğitimi alarak ilerde profesyonel adımlar atmak için çalışıyorum. Yeni hedefler belirleyebilmek için kendimle baş başa kalacağım zaman dilimleri yaratmayı seviyorum. Bu sebeple sık sık doğa yürüyüşü yapıp birkaç gün şehrin gürültüsünden uzak kalmayı tercih ediyorum.

Tiyatro sizin için ne ifade ediyor?

İsmi her geçtiğinde gözlerimin içinde bir ışık belirmesi demek. Tiyatro, hayat damarlarından bir tanesi belki de en önemlisi. İnsanın hayatta bazı tutanakları olmalı. Benim tutanağım ise tiyatro. Sahne, zihnimi meşgul eden diğer her şeyden uzak kaldığım birkaç saatliğine sadece o an ile bütünleştiğim nadir yerlerden birisi. Ayrıca tiyatro sanatını yaşatmak ve dahası başka insanlara aktarabilme görevini üstlenmek hayattaki amaçlarımın önemli bir parçasını oluşturuyor. Sahnelediğimiz her oyun sonrasında bu amacı yerine getirdiğimizi hissetmek, beraberinde içimizde beliren iyi duyguların farkına varmak bir sonraki projelerimiz için ilham kaynağı olmakla kalmayıp yeni başarılara göz kırpıyor.

Bir kamu kuruluşunda görev yapıyorsunuz; tiyatro hayatınız nasıl başladı? İzlediğiniz herhangi bir oyun veya oyuncunun etkisi oldu mu?

Tiyatro hayatım Gaziantep’in çok değerli tiyatro sanatçısı sayın Orhan Uslu ile tanışmam sayesinde gerçekleşti. Onun kıymetli tavsiyeleri ve yönlendirmeleri ile birlikte bu asil sanata ilk adımımı atmış bulundum. Ardından çok değerli hocam Aykut Korhan Varol’un tiyatro ve hayata yönelik tavsiyeleri sayesinde çok kıymetli bilgiler edindim. Elbette ki sayın hocam Tülin Sağlam’ın tecrübelerinden faydalanmak ise eğitimim açısından bana yine önemli ölçüde tecrübe kattı. Saydığım değerli isimlerin dışında diğer önemli tiyatro hocalarımın tecrübelerinden yararlanmak da benim için büyük bir şans oldu. Şu an sahip olduğum konumumu onlara borçluyum.

I M G 5538

Türkiye’de sanatçı olmak ve sanat yapmak nasıl bir duygu?

En çok yakındığım konulardan birisi. Çünkü sanatı ve sanatçıyı değerli kılmak, bu topraklarda oldukça güç ve bu gerçeği bilmek ise üzücü. Edebiyatla ilgilenen ve üreten birinin okuma oranı oldukça az olan bir toplumda başarıya ulaşması zorlaşacaktır. Yaşadığı şehirde yüzlerce oyun sahne aldığı halde tiyatro ile tanışmamış büyük bir kitle olduğunu zaten biliyoruz. Bunun yanında sergiler, el sanatları… Ve daha birçok değerli sanat kolu gerekli desteği görmemektedir. Ancak sanatın hangi kolu olursa olsun tüm olumsuz koşullara rağmen ona destek vermek, üretmek ve başka insanlara aktarma görevi edinmek bizler için büyük mutluluk. “Sanatsız kalan bir toplum kör olur.” Dahası arkamızdan gelecek olan nesil de sanattan mahrum kalarak yetişir. Sanattan mahrum bir toplumun yetişmemesi için amaç edindiğimiz bu yolda ulaşabildiğimiz kadar çok kitleye ulaşabilmek için çalışıyor, sanat için yeni amaçlar ediniyoruz.

Kendinizi topluma karşı sorumlu hissediyor musunuz?

Bence bilinçli olan her birey topluma karşı sorumluluk duygusu hissetmelidir. Çünkü toplumu bizler oluşturuyoruz. Dolayısıyla kendimizi ne kadar çok geliştirirsek, donanımlı bireyler olarak topluma o kadar çok faydamız olur. Bende kendimi tiyatro, edebiyat, felsefe, senaryo, sanat tarihi… alanlarında geliştirmek için çalışıp üretmekteyim. Tüm bu somut gerçeklikler ile birlikte topluma karşı da sorumluluk duymaktayım. Çünkü yazmış olduğum kitapları dünyanın herhangi bir yerinde tanımadığım bir kişi okuyup, “İyi ki” diyebilir. Yoldan geçen biri tiyatromuzun olduğunu görüp oyunlarımızdan birini izleyip heves duyarak tiyatro alanına yönelebilir, tarihi bir mimari yapıyı ya da dönemi tanıttığım zaman bir başkasının merakı alevlenebilir… Dolayısıyla kendimizi kültürel anlamda geliştirip topluma karşı sorumluluklarımızın farkında olduğumuzda iyi bir amaç edinmiş olup topluma karşı olan görevimizi de yerine getirmiş oluruz.

Kurucusu olduğunuz Renkli Yüzler Tiyatrosu hakkında neler söylersiniz? Topluluğun yapısı ve mevcut durumunuzdan bahseder misiniz?

Böyle bir girişimde bulunmadan önce her koşulu düşündüm. Daha önce birçok tiyatro topluluğunda yer alarak oyunlar sahneledim. Ancak, “Kendi tiyatromu neden kurmalıyım?” düşüncesi her zaman zihnimi kurcalıyordu. Bu hususla ilgili cesaretimi toplayarak bir adım attım ve o adım bana her seferinde başka kapılar açtı. Henüz yedi aylık bir topluluk olmamıza rağmen oldukça geniş kitlelere ulaştık ve yeni projelerimizi hayata geçirmek için ise oldukça heyecanlıyız. Topluluğumuz on üç kişiden oluşmaktadır. Bu yıl seçtiğimiz oyunumuzda altı kişi aktif rol alabildi. Seneye ise daha geniş bir kadroyla farklı oyunları seyircisiyle buluşturacağız.

En sevdiğiniz tiyatro oyunu hangisi?

Sefiller.

I M G 5540

Hangi oyunlarda sahne aldınız? Sahne ışıkları yandığında hissettiğiniz duyguları nasıl tarif edersiniz?

Bir evlenme teklifi (Anton Çehov), Cerrah ( Anton Çehov), Rumuz Goncagül ( Oktay Arayacı), İkinci Bahar ( Alfanso Passo), Yolcular ( Sam Bobrick), Aksırık- Anlatıcı ( Anton Çehov), Martı ( Anton Çehov)

Sahnenin yapay ışıkları yüzüme her yansıdığında gerçek dünyanın kapılarını aralamış gibi hissederim. Ait olduğum yerdeyim diyebilmek ve bunu kendine dürüstlükle itiraf etmek pek nadir anlarda meydana gelecek bir eylemdir. Benim için sahnede olmakta o anlardan birisi. Işıklar her yandığında artık geri dönülemeyecek bir anın içindesinizdir ve bu an öyle bir an ki ışıkların sönmesini ve birkaç saat sonra normal hayata geri dönmeyi istemezsiniz. Bu hisler ancak bir hevesten daha fazlası yani bir tutkuyla mümkün olabilecek bir durumdur.

Oyun yazdığınızdan bahsetmiştiniz. Yazmış olduğunuz oyunların isimleri ve konuları hakkında bize kısaca bilgi verebilir misiniz?

İlk olarak, “Serencam” isimli oyunumdan bahsetmek isterim. Serencam, son kitabım, “Frezyanın yaprağında Altı İspinoz” da geçen bir öykünün oyuna uyarlanış temsilidir. İngiliz ve Alman ordusu arasında geçen bir savaş dönemi ve o dönem içinde gelişen trajik olayları konu alan bir oyun oldu.

İkinci olarak, “Farkındalıklandın” isimli eserimde ise toplumsal farkındalıkları konu alan bir oyun amaçladım. Bir metro deposunda kilitli kalan iki insanın aralarında geçen diyaloglardan oluşan bir oyun oldu. Biri bilinçsiz diğeri ise farkındalık sahibi olan iki bireyin arasında geçen çatışmayı anlatmaktayım.

I M G 5545

Oyunculuk dışında yazarlık yeteneğine de sahipsiniz. “Arızalı Bir Toplum İçin Farkındalık”, “Hayatındaki Rolün” ve “Frezyanın Yaprağında Altı İspinoz” adlı birbirinden güzel üç ayrı eserde imzanız var. Eserleriniz hakkında kısaca bilgi verir misiniz?

“Arızalı Bir Toplum İçin Farkındalık”, adlı eserim toplumsal farkındalıkları konu alan ilk göz ağrım. Saygı, empati, şiddet, eğitim… Ve daha birçok konuya değinmiş olduğum ve her bir konu gözlemlerim sonucunda kalemime yansıyan çok değerli çıkarımlar.

“Hayatındaki Rolün”, adlı eserim ise kişisel gelişim üzerine yazmış olduğum, okuyan her bireyin mutlaka kendinden bir parça bulacağı ya da bahsettiğim bilgiler ışığında kendinde olmayanı edinebileceği bir kaynak kitap olarak görmekteyim.

“Frezyanın Yaprağında Altı İspinoz”, adlı eserim ise altı farklı kısa öyküden oluşan her öykünün okuyucusuna farklı mesajlar verdiği bir eser oldu.

I M G 5543

Karaktere nasıl çalışıyorsunuz? Belli bir ritüeliniz var mı?

Öncelikli olarak çalışacağımız oyunu baştan sona iki kez okuyup metnin içinde geçen olayları anlamaya çalışırım. Ardından yönetmenimizin benim için uygun gördüğü karakter hangisiyse o karakterin biyolojik, fizyolojik ve psikolojik özelliklerini çözümleyerek nasıl biri olduğunu zihnimde canlandırıp not defterime yazarım. Sonra da karakterimin metnin içinde yer alan diğer karakterlerle olan ilişkisini soru cevap şeklinde çözümleyerek diğer diğer karakterlere olan tepkisini analiz ederek prova takvimine göre planlamalar yapıp çalışmalarıma başlarım.

I M G 5544

Gençlere ve sanat dallarıyla ilgili alanlarda okuyanlara önerileriniz var mı?

Hedef belirlediklerimiz karşısında eğer süreklilik varsa elbet başarı da vardır. Ancak doğru stratejiler ve ilişkilerde bulunmak oldukça önemli. Bazen hedeflerimiz karşısında planlarımız istediğimiz gibi olmaz; bazen de tekrar deneriz ama yine de istediklerimize ulaşamayız. Böylesi durumlarla karşılaştıklarında dahi hedeflerini asla bırakmamalarını öneririm. Koşamadıkları zaman yürümeyi, yürümekten yorulduklarında ise emeklemeyi ama daima ileri doğru adımlar atmayı kendilerine ilke edinmeliler. Eğer süreklilik varsa başarı avuçlarımızın içine aldığımız bir kavramdır. Bu sebeple rasyonel düşünerek kararlarına cesaretle adım atmalı ve belirledikleri hedefi bir sürece yayarak sabretmeliler. Gerçekten emek verilmiş bir hedef evrende karşılıksız kalmaz. Evren, zamanı geldiğinde karşımıza çıkaracaklarıyla bizi mükafatlandırır. O an geldiğinde kapıdan içeri girmekten çekinmeyin. Cesaretle o adımı atın.

I M G 5542

Tiyatro mesaj vermeli mi, tiyatronun günümüzdeki rolü nedir?

Her oyunun bir amacı olduğuna inanmaktayım. Bu amaç ise seyircisine olumlu yönden bazı mesajlar vermektedir. Yazarlar eserlerini kaleme aldıklarında muhakkak metnin içinde topluma yönelik bazı mesajlara yer verir. Ancak bu bir kural değildir. Her oyun bu amaç için yazılmaz. Şahsen oyunların bir amacı olması gerektiğini savunmuşumdur. Bu amaç ise oyun içinde topluma yönelik olumlu mesajlar vermesi veya izleyicisinin içindeki bazı duyguları yeniden canlandırması olmalıdır.

Siz nasıl bir izleyicisiniz?

Detayları görebilen ve bu faktörü önemseyen biriyim. Herhangi bir oyunu izlerken kendimi, “Oyunu yönetiyor olsam rejiyi böyle yapmayı tercih ederim” derken bulabiliyorum. Oyuncuların oyun sırasında jest ve mimiklerine, sahneye ne kadar hakim olup olmadıklarına, sesini iyi kullanıp kullanamadıklarına dikkat ederim. Elbette benim için dekor da oldukça önemli bir detay. Sahnelenecek oyun seyircisini önce görsel olarak yakalamalı görüşü içindeyim. Bu durum elbette oyunun konusuna göre değişkenlik gösterecektir. Ancak iyi bir dekor her zaman artı puandır. Bazı oyunları hayranlıkla seyrederken bazen, “Senaryo daha farklı olabilir miydi? Ya da bu sahneye böyle bir mizansen koyulmalı mıydı? Diye de sorgularım. Elbette her oyun büyük bir emek ve fedakarlık gerektiriyor. Birçok ayrıntı üzerine çokça düşünülmüş halde sahneye konuluyor. Bu sebeple sahnelenen her oyuna ve verilen emeğe saygım çok büyük.

En son hangi oyunu izlediniz?

“Öfkeli” adlı oyunu izledim.

Son olarak küçük bir oyun oynayalım. Size bir kelime söyleyeceğim, aklınıza gelen ilk şeyi söyleyeceksiniz.

Sahne: Heyecan

Mutluluk: Sanatı aktarmak

Şöhret: Kontrollü haz

Kalem: Sesleniş

Başarı: Süreklilik

Röportajımıza, “Şimdi veya yıllar sonra tek bir insanın dahi hayatına olumlu yönde değişiklikler katabilecek işler yapabiliyorsak başarmışız, demektir ve bu edinilmesi gereken en güzel amaçlardan bir tanesini oluşturur. Bu amaçla çıktığım yolculuğuma daha nice eserler bırakarak devam etme amacını içimde hep yaşatıyor, bunun için çalışıyor ve umut ediyorum”. Sözlerini de ekleyen sevgili sanatçımız Doğancan Pınar’a beni kırmayıp, röportaj sorularını cevapladığı için çok teşekkür ediyor ve başarılarının devamını diliyorum.