Adı futbol olduğunda tartışma ortamı da kaçınılmaz oluyor. İşte lig tarihinin en ‘erken’ derbi karşılaşması.
Maçın son anlarında gelen hakem kararı, siyah-beyazlı camiayı ayaklandırıyor. Ayaklanma, bu kadar basit ve ucuz olmamalı diyorum.
Maç sonu düzenlenen ‘basın’ toplasında ki açıklamalarınız, deyim yerindeyse ‘emeğinizi’ çalmamalı.
Maçta yenersin veya yenilisin ama asla ve asla vazgeçmediğimiz bir tarafımız var ‘tartışma’ oluşturacak bir açıklamadan geri kalmamak.
İşte Beşiktaş-Galatasaray maçın son anlarına dayanılarak ‘hakem canımızı’ acıttı tarzından söylemler. 
Verdiği penaltı sonrasında, teknik direktör Samet Aybaba’nın açıklamaları ‘hakem’ odaklı.
Bu da yetmezmiş gibi siyah-beyazlı yöneticilerinin Burak Yılmaz’ın rakip ceza alanında yerde kaldığı pozisyonla ilgi, bu oyuncuya karşı sarf ettikleri ‘ağır’ serzenişler.
Ligin daha henüz ikinci haftası ve herkes lige ısınıyor, besbelli. 
Kısıtlı imkan, sınırlı kadro dediniz. Ortaya konan futbol ise ‘onurlu’  ve ‘dik’ bir mücadelenin en güzel örnekleri…Ortaya konan kapasitesinin çok üzerinde, takdir toplayan bir mücadele.
Açıklamalara tüm bu emeğe ‘açıkçası’ haksızlık diyorum. 
Yapılması gereken ne… Ligin henüz başı ve eldeki malzemenin ‘yarışın’ kalitesine göre işlerlik kazandırmak.
İhtiyaç duyulan mevkilere yapılacak transferlerle, ‘feda’ sürecindeki Beşiktaş’ı gelebildiği noktalara kolaylıkla ulaştırmak. 
Tribündeki bayan ve çocuk seyirciler
Fenerbahçe seyircisi bay, bayan, erkek, çocuk, kadın hiç fark etmiyor, tribünleri adeta doldurarak Kadıköy’ü festival alanına çeviriyor.
Şükrü Saraçoğlu Stadında kendisine ‘dur’ diyemeyen saha kenarında görev yapan güvenlik elamanı. Ona sorsanız; sahaya giren kişinin ‘bayan’ olduğu için dur diyemedim şeklinde bir savunma yoluna gideceğinden eminim.
Burada devreye, günümüz futbolundaki kirlenmesinin etkisinin bayan ve çocukları da etkileyeceği konusunu sokuyor.
Federasyonun seyircisiz oynamama cezasını ‘çocuk ve bayanların’ maç izlemesini, rahatlıkla cezanın mükâfata dönüşmesi şeklinde yorumlayabiliriz.
Fakat, burada durmak ve önemine değineceğimiz bir durum var ki ‘tribünlere’ maç izlemeye gelenlerin ‘seyirci’ kimliğinden uzaklaşıp, ‘taraftar’ kimliğine bürünmesi.
Kadın seyirci, önce tezahürat etmeyi, sonrasında futbolcuların isimlerini öğrendi, şimdi ise saha içine ağırlığını koymaya çalışılıyor.
Fenerbahçe-Gaziantep maçında Alex’in yokluğunu protesto edilmesi, maç oynanırken bayan taraftarın saha inmesi...
Mümkün değil denilenler, ihtimal dahilinde zaman olur gerçeğe dönüşür.
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın maç oynanırken sahaya kadar inip taraftarı takımına sahip çıkması için ikaz etmesi, erken uyarı olarak görülebilir.
Dediğimiz gibi bayanların önce seyirci, kısa sürede taraftar daha sonra ise ‘fanatik’ kimliklerine bürünürse hiç kimse şaşırmasın. Öyle ise gerekli önlem alınmalı ve bu değişimin önüne geçilmeli ve yasak herekse yasak anlayışı ile, ceza almış takımlar maçlarını boş tribünler önünde oynamalı. Hiç kimse (bayanlar dahil) maça gelmez, dolayısıyla benzer durum yaşanmaz.
Bir hususu daha belirtmek istiyorum; Cezalı bir takımın maçını ‘yöneticilerin’ izlemesi, altı çizilmesi gereken ayrı bir tartışma konusu…
Trabzonspor maceraya girmemeli (!)
Fenerbahçe gibi Trabzonspor da bayan ve çocukların taraftarının desteğiyle ‘konuk’ etti, Elazığspor’u.
Ligimizde saha ‘kapanması’ moda olduğu için, kimsede olayları garipsemek gibi durumu gündeme getirmiyor.
Bizim saha niçin kapanır, kapanması kimden kaynaklanır, sorumlular…Bu tür bir sorgulama yoluna gitmemeyi artık ‘garipsenmiyoruz’.
Çünkü saha kapanmasına en büyük etken önceleri ‘taraftardı’, şimdilerde ise yöneticilerde bu ‘cezaya’ ortak oluyorlar. Onların her bir açıklaması ‘resmen’ taraftarı spor dışı harekete sevk ediyor.
Halbuki, iyi her zaman iyidir. Bunu kimse inkâr edemez. Buna da en güzel örnek, Elazığ kazanılan galibiyette ‘yıldız’ oyuncuların belirleyici olması gibi.
Avrupa maçından sonra morale oldukça ihtiyacı olan Trabzonspor rakibi karşısında yıldız oyuncuları sahip olması….İşte Alanzınho…İşte yıldız adayı Soner….
Bir maçla ‘net’ bir görüntü elde etmek mümkün değil tabii. Avrupa Kupası maçında olduğu gibi son karşılaşmada görüldü ki bordo-mavililer oyunun belirli bölümleri dışında usta oyuncularının bireysel yetenekleriyle kazanıyor. İnanın bu durumdan, yöneticiler hariç bordo-mavili camiada herkes şikayetçi.
Trabzonspor eski başarılı günlerin ‘özlemini’  giderilmesi isteniyor ise yine altını çizerek söylüyorum; Bu takıma transfer şart derim….