Brezilyalı oyuncu üzerinde oynanan oyun, bu ‘sorunun karşılığını bir kez daha aranmasını gündeme getirdi.
Dikkat ettiniz mi; Hiç kimse tam anlamıyla bir mana veremiyor, her defasında cevabı aranıyor; Durup dururken ‘Alex’ konusunda saçma sapan gelişmeler neden meydana geliyor(!) Öyle ya 10 yıla yakın bir geçmişin, ilk başlangıcı ile bugünü arasında her geçen sürede ‘yıldızının’ parlaklığı doğrultuda ilerleme gösterdi. Ama nafile…
Bir kulüpte en uzun süreli olarak Kulüp başkanı yer alabilir, sonrasında sporcu hemen ardından antrenör gelebilir. İnsan düşünmüyor değil; Bir futbolcusunun, Kulüp başkanından daha fazla görev alması garipsenmeli mi? Aynı yaklaşım teknik adam içinde geçerli. İçerden karıştırılan Fenerbahçe’de sonuç ne olur kestirmek çok güç ama; her defasında ‘heykeli dikilecek futbolcu’ tanımıyla uyuşan böyle bir yeteneğin harcanması için çaba gösterilmesi, oturmuş camianın üzerinde oyun oynamak gibi bir durumu ortaya çıkarır ki bu da hoş karşılanmaz. Sorun belli ama özünde  ne var ?
Dikkat ettiniz mi; Hayatımızın her aşmasında, sorunlar, çözümlerden daha fazla. Bunun birkaç nedeni var. Onlarda bir kaçı ya ‘vizyondan’ düşmeme hevesi, ya da çözümsüzlük noktasında biraz ‘bilgisizlik’, birazda ‘inatlaşma’
Sonuç; Şartlar ne olsun (futbolcun fazlaymış, hafta da üç maç oynuyor muşsun) hepsi ‘masal’ dan öteye gitmeyen fikir ‘angaryası’. Önemli olan, sarı-lacivertli camianın (ama teknik adam, ama taraftar veya başkan) ortak hareket ederek Brezilyalı oyuncuyu 90 dakikada sahada tutabilmek. Ve futbol camiasının da Alex artık miladını doldurdu mu doldurmadı mı ‘bariz’ olarak görebilmek. Ondan sonra ise kendisine emeklerinde dolayı teşekkür edilmesi.
Aksini düşündüğünüzde, camianın olaylardan ne kadar zarar göreceği apaçık ortaya çıkıyor, çıkmaya da devam edecektir.
Galatasaray ‘gayriciddi’              başaramaz 
Geçene sezonun Şampiyonu, bu yılda mutlu sona ulaşma adına ‘ısrarını’ takım kadrosuna bakıldığında çok net olarak görmekteyiz.
Antrenman da sakatlanan Tomas Ujfalusi’nin yerine, anında görüntü yapılıp Fransa'nın Lyon takımından Cristiano Marques Gomes'i bir yıllığına sarı-kırmızılı takıma kazandırıldı.
Bu transfer, ‘camianın’ süper lig ve şampiyonlar ligine inanmışlığını gösteriyor.
Geriye ne kalıyor, yönetim bazında gösterilen başarının aynı şekilde sonuca yansıtılması.
Oyuncuların teknik kapasitesi açıdan hiçbir sorun çıkacağını inanmıyorum. Tek endişe verici durum, futbolcuların bireysel olarak, giydikleri formanın ‘ağırlığını’ kaldıramaması.
İşte Engin Baytar ve Burak Yılmaz olayı. Sarı-kırmızılı oyuncuların içerisinde yer aldığı daha henüz üç hafta olmasına rağmen, erken uyarı mahiyetinde gözler önüne serdi.
Baytar’a verilen 11 maçlık caza ve hemen ardından Burak Yılmaz’ın caza alanında kendini yere attı mı, atmadı mı tartışmalarına ‘bizzat’ katılması, ‘erken’ alarm niteliğinde.
Olayların mahiyeti iki taraflı, karşı tarafın baskısı ve oyuncunun içinde yer aldığı ‘ruh’ hali.
Bugün takımlarda futbolcu sakatlıkları  ‘erken’ alarm niteliği taşıyor ise aynı şekilde futbolcunun ‘psikolojik’ durumu da dikkate alınacak önemli bir husus.
Her geçen hafta mutlaka bir ‘patlak’ ses çıkacaktır. Ama tribünlerin vereceği tepki (Hamit örneğinde olduğu gibi), ama basının ‘diline’ düşen futbolcunun hallaç pamuğuna çevirme gayreti. Veya oyuncuların arasında transferde ki ‘astronomik’ dengesizlik.
Sonuç olarak gözüken o ki sadece kağıt üzerinde değil, uygulamada da profesyonelce hareket eden takım bu ligden ‘kazançlı’ ayrılır.
Transfere ayrılan ‘uçuk’               rakamlar
Transfer konusunda yazımızın sonunda ‘söyleyeceğimizi’  başında söyleyelim de rahat bir nefes alalım; Takıma kazandırılacak yeni oyuncular için ‘saçılan’ paralara bakıldığında, insanın içinin daralmaması mümkün değil.
Transferde kulüp yönetimlerinin tavrı endişe verici. Rakamlara bakıldığında ‘uçmuş’ diyebiliriz. İnsanın, tablo karşısında iyi ki transfer sezonu bitti diyesi geliyor.
Geçen sezonun zirvesini paylaşan iki ismi Galatasaray ile Fenerbahçe transferde de ‘yarış’ halinde. Ülkemizi Avrupa Kupalarında temsil edecek bu takımlarımızın transfere harcayacağı para ‘144 milyon 700 bin Euro’ (Hürriyet). Transfer edilen oyuncu yası ise her iki takımda eşit sayılır.
Rakamları gördüğümüzde, Kulüp yönetimlerin başarısı saha içinde alınacak ‘skorlara’ bağlı, onu da yapmanın ‘transferle’ mümkün olacağı kanaati oluşuyor kişide. Bu takımlar ligin ilk iki sırasını paylaşmışlar. Yani ortada bir başarı var ama halen en az yedi isim takıma dahil ediyorsunuz. Fazlalıkları ne yapıyorsunuz; Aldığınız fiyatın çeyreğine elden çıkarıyorsunuz.
Kimsenin umurunda değil UEFA kriteriymiş, şuymuş, buymuş. Dün Beşiktaş’ın kapısını çaldılar, yarın Fenerbahçe ve Galatasaray’ın kapısını çalarlar, ama nafile. Günü gün olarak yaşamak varken, gelecek hiç kimsenin umurunda değil…