Haliyle başlıktaki B’nin ne anlama geldiği merak edilecektir. O, AB olacaktı, Fransa şimdilik A’sını yedi geriye B’si kaldı. Bu iştah onda varken kalanını da yiyeceğinden kuşkunuz olmasın. Fransız parlamentosunun aldığı kararda Ermeni seçmenlerinin hatırından çok, hayvancılıktan ve tarımdan geçinen vatandaşlarının ve bu sektörden Avrupa Pazarında elde ettiği payın rolü bulunmaktadır. Orta vadede kabul edilebilir bir rekabetle Türkiye önünde kaybedeceğini bilen Fransa, zaten epey den beridir karnını tutup dolaşıyordu. İşin içine Ermenilerin yalanları ve cazgırlıkları da girince Fransa kendine yakışanı yaptı. Meclisi A’yı yedi Senatosu B’yi yiyecek. Yiyecek mi? Hiç kuşkunuz olmasın kesin yiyecek. Fransa hükümetinin yumuşak sözlerine kanmayın Türk Devleti’ne yakışanı eksiksiz yapın. Onlar B’yi de yesinler. Gerisini de şimdilik B’si kalan AB düşünsün. Zaten AB Türkiye’ye mecburiyet duymasa bizimle uğraşır mı? O da işin farkında olduğu için tavşana kaç tazıya tut diyerek zaman kazanma ya çalışıyor. Fransa B’yi yemeden önce sade B’si kalmış AB’ye de gerekli cevabın verilmesinde fayda var. Özellikle Fransa’nın yaptığı bence anlaşılır bir şey. Adamlar bizi gördükçe Alman kralı tarafından kaçırılan kral ve kraliçelerini hatırlıyorlar, yine bizi gördükçe daha 18–19.yy da vebadan geberirlerken Osmanlının Paris’e doktorlar gönderip nasıl ellerini yıkamayı öğrettiklerini hatırlıyorlar. Bu kolay dayanılabilecek bir durum mudur? Şimdi bu B yiyicilere dünyanın kaç bucak olduğunu gösterme zamanıdır. Şöyle ki: —Hiç bir Fransız malını almamalıyız. —Fransa’nın hiçbir sözüne güvenmemeliyiz. —Başta Cezayir olmak üzere yaptıkları tüm katliam ve soy kırımlarını bütün dünyanın gözleri önüne sermeliyiz. —Avrupa’nın B’sine hasretinden dumanı tüten ne kadar gazeteci, monşer vb. varsa hepsine gecikmeden en medenî vasıtalarla hadlerini bildirmeliyiz. Zira haber yayınlanır yayınlanmaz bu çevreler yalakalaşmaya başladılar bile. —Elçimizi geri çağırmalıyız ve Fransız elçisini göndermeliyiz. —Milli Eğitim’e bağlı tedrisat yapan Fransız mekteplerini derhal kapatmalıyız. —Bu mücadeleyi büyük bir karalılıkla ve top yekûn, milletçe yapmalıyız. Daha da önemlisi AB ye ve cümle âleme bir ders vermek istiyorsak LÜBNAN’A GİDEN BİRLİKLERİMİZİ DERHAL GERİ ÇEKMELİYİZ. Şayet bu cesareti ve feraseti göstermezsek, Batıdan gelecek yeni dalgalara hazır olmalıyız.