[email protected]

www.instagram.com/ebruylakesfet

www.youtube.com/@ebruylakesfet

www.ebrucomlekci.com.tr

Herkese selam olsun,

Umarım güneşin arada sırada yüzünü göstermesi, içinize az da olsa baharın kaçmasına yardımcı olmuştur… Zira, doğduğumuz ev, topraklar kaderimiz nihayetinde. Bizleri neyin beklediğini bilmeden, garip bir umutsuzluk çöreklendi yüreklere… Dilerim bu yaz her şey çok güzel olur…

Birbirinize güzel cümleler kurun, sevgiyle yaklaşın… Özellikle de öğretmenler öğrencilerine…Depremzede birçok çocuk Türkiye’nin çeşitli illerine yayıldı. Hepsi felaketi bizzat yaşadı. Bu travmatik süreci atlatırken gerek çocuklarımıza gerek ailelerine kol kanat germeye devam etmeliyiz…

Elbette her meslekte olduğu üzere öğretmenlik kadar mukaddes göreve gölge düşürenler çıkıyor. Depremzede çocuklara dahi her türlü psikolojik şiddetle yaklaşan da… Şayet sevmeyi bilmiyor, bir çocuğa şefkatle yaklaşamıyorsanız, zaten öğretmenlik size göre değil! Çünkü öğretmenlikle, vicdan aynı koltukta oturur ve karşısında geleceğe umutla bakan o gözlerdeki ışık sizin sayenizde ya parlar ya da sonsuza kadar solar… Mustafa Kemal Atatürk öğretmenlere çok değer verirdi. ‘Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır’ sözü çok kıymetli ve ders çıkartılası cinsten… Zira bu günleri atlatmamız için en çok öğretmenlere iş düşüyor…

Meslek hayatımda 18. Senemdeyim… Emek verdiğim kurumlarımda, çocuklarımızın bunca yaşadığı felaketi unutmuyor ama onları geleceğe umutla bakmalarını sağlamak namına uğraş veriyorum. Zira gelecek çocuklarımızda saklı… Gelecek onlar…

HAFTANIN KEŞİF YARDIM ETKİNLİĞİ:

“DEPREMZEDELER YARARINA ETKİNLİKLER”

''BU ETKİNLİKLERTEN ELDE EDİLECEK TÜM BİLET GELİRİ ORGANİZATÖR FİRMA TARAFINDAN DEPREMZEDELERE BAĞIŞLANACAKTIR.”

Bildiğiniz üzere, yaşadığımız felaketin üzerinden 2 aya yakın bir zaman geçti. Ancak bu herbirimizin kolay atlatabileceği bir süreç değil. Süreç uzun; sabredeceğiz ve birbirimize kenetlenerek yaşamaya devam edeceğiz… Oradakilerin bizlere maddi, manevi çok ihtiyacı var. Duyarlı birçok insan elinden geleni yapmaya devam ediyor. Birçok sanatçı da yardım konserleri, etkinlikleri yapıyor. Bunları sizler için derledim…


90'LAR DANS GECESİ HER CUMA & CUMARTESİ 21.00-04.00 ARASINDA SANAT PERFORMANCE SAHNESİ'NDE

70’ler 80’ler 90’lardan günümüze Türkçe şarkılarla yeni bir hatıralara yolculuk ettiren bu gecede toplanan tüm gelir depremzedeler için…
Çocukluk anılarınız, ilk aşkınız, büyüdüğünüz yer, hayalleriniz, oyuncaklarınız, kasetler...Hepsi hala içinizde bir yerde hepsi bu festivalde. Hem eğlenip stres atarken, hem de depremzedelere destek olabilirsiniz…


90'LARIN UNUTULMAZ ŞARKILARI DJ EŞLİĞİNDE CANLI PERFORMANS OLARAK YENİDEN HAYAT BULUYOR.


Bizleri büyüten, olgunlaştıran ve hayallerimizin içine yerleştirdiğimiz Türkçe ve Yabancı pop şarkıları eşliğinde eğlenmek istiyorsanız bu etkinlik tam size göre…


GALATA MEVLEVİLERİ'NİN SUNDUĞU SEMA GÖSTERİSİ VE SEMAZEN DÜNYASI SERGİSİ, 9 NİSAN 2023 PAZAR GÜNÜ SAAT 17:00’DA HOCAPAŞA KÜLTÜR MERKEZİ'NDE

Canlı tasavvuf müziği eşliğinde enfes sema gösterisi ve Sema geleneğinin spiritüel bakış açısı ile sunulduğu eşsiz sergi deneyimi büyüleyici bir atmosferde bir arada…
 


Derviş aksesuarlarından heykellere, kıyafetlerden müzik aletlerine kadar sema kültürü ile ilgili her şeyi bulabileceğiniz bu sergi ile Sema ayini daha anlamlı ve daha kapsamlı..

Mevlevilik ve Sema
Mevlevilik, adını ve ilkelerinin kurucusu olan Mevlana Celaleddin Rumi'den (Mevlana) alır. Farsça’dan Arapça’ya geçmiş bir kelime olan Sema (sufi) ise, mevlevi seremonilerinde yer alan;
dua, dua eden kişi, şarkı, dans aktiviteleri anlamında kullanılır. Mevlevilik felsefesi, 800 yılı aşkın bir süredir “Sema” ile gelecek kuşaklara taşınmaktadır.

Mevlana’nın tasavvufu, bireysel ihtiraslardan tamamiyle sıyrılarak sosyal hayatta sınırsız bir sevgi, insanî bir görüş ve mutlak bir birlik halinde, hayra, güzele ve iyiye doğru bir gidişi simgeleyen bir tasavvuftur. Bu tasavvuftan ilham alarak oluşan ve gelişen Sema, kemale doğru manevi bir yolculuğu yani bir gidiş-gelişi temsil eder. 7 bölümden oluşan Sema’nın her bölümünün ayrı bir manası vardır ama temel düşünce “Var olmanın temel şartı dönmektir” ilkesi üzerine kuruludur. Evrendeki her ufak zerreden en uzak yıldızlara kadar mevcut her varlığın arasındaki ortak benzerlik, kendi etrafındaki döngüsüdür. İşte bu temelden yola çıkarak Sema, kulun gerçeğe yönelip, aklı ve aşkla yücelip, nefsini terk ederek Hak'ta yok oluşu ve olgunluğa ermiş, kamil bir insan olarak tekrar kulluğuna dönüşünü simgeler. Sağdan sola kalbin etrafında dönerek gerçekleşen bu dönüş, bütün varlıklara, bütün yaratılanlara yeni bir ruhla ve bütün kalbiyle sevgi ve aşkla kucaklayışıdır.

Semazenlerin başındaki külah mezar taşına, sırtındaki hırkası mezarına ve üzerindeki tennuresi ise de kefenine işaret eder. Semazenler, geleneksel ve kutsal rutinleri sonrasında semaya başlar. Kollarını çapraz bağlayarak, görünüşte BİR rakamını temsil eden, böylece Allah'ın birliğini tasdik eden Semazen, Sema ederken sağ elini yukarıya (dua edercesine göklere), sol elini de aşağıya (Hak gözüyle) bakacak şekilde yere dönük çevirir. Bu duruş, Mevlana'nın "Allah'tan aldıklarını kendisine mal etmeden halka ulaştırmasını ve kendisinin bedenen önemsizliğini” temsil etmektedir.

BURDA OLAN BURDA KALIR  10 NİSAN 2023 PAZARTESİ GÜNÜ SAAT 20:30’DA 01 BURDA, PGM SAHNE, ADANA’DA…

Zafer Algöz ve Can Yılmaz'dan "Burda Olan Burda Kalır", izleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Tüm biletlere biletix.com web sitesinden ulaşabilirsiniz…

HAFTANIN KEŞİF ÇOCUK ETKİNLİĞİ:

TARİHİ EYÜP OYUNCAKÇISI”

Kızım Masal Ebru Yavuz ile beraber farklı etkinlikler keşfetmeyi seviyoruz. Hem stres atmak hem de internetten uzak kalabilmesi adına sürekli yeni bir şeyler arıyor, keşfediyorum. İşte bunlardan biri de ‘Tarihi Eyüp Oyuncakçısı’… Masal ile beraber oldukça keyifli bir yolculuğa çıktık. Önce tahtanın verdiği güven ile Geleneksel Eyüp Oyuncakları’nı keşfederken; tatlı ve harika enerjisiyle bizleri kucaklayan Şennur Ülker Hanımla tanışmış olduk…

Oyuncak benim ince çizgimdir… Özellikle içinde tarihi saklıyor ve günümüze kadar getirme cesaretini ve yüceliğini barındırıyorsa… Zira oyuncak müzelerini dolaşırken ayrı keyif almam da bundan sebeptir… Çocuklar için oyuncak ne demekse, benim için de o’dur… Yani her zaman keşfedilecek bir yanı vardır…

Sizlere biraz Şennur hanımdan da bahsetmek istiyorum. Kendisine her zamanki meraklı Ebru edasıyla birçok soruyu ard arda sıraladım. Ki maalesef hep para kazandıracak meslekler sanki bir elin 5 parmağını geçmezmiş gibi bir zihniyet, beni de peşinden arada sürüklüyor. İşte bundan dolayı, farklı meslekler seçip, hayatlarını oralardan sürgit kılanlara ayrı bir saygı ve hürmet duyuyorum… Şennur Ülker, geleneksel oyuncaklar üreten bir devlet sanatçısı… Kendisiyle sizler için mini bir ropörtaj yaptım… Keyifle okumanız dileğiyle… 


E.Ç: ŞENNUR ÜLKER KİMDİR?

Ş.Ü. : Eyüp Sultan’da doğdum, büyüdüm, evlendim. Çocuklarımı burada büyüttüm. Uzun yıllar çocuklarım doğmadan önce, çeşitli kuruluşlarda Bilgi işlem üzerine yöneticilik yaptım. Çocuklarım doğduktan sonra mesleğimi bıraktım.

Sonrasında  çocukluğumu geçirdiğim Zalmahmut Paşa Camisinin külliyesinde  çocuklarımı gezdirirken benim tutku ile sarılacağım mesleğim ile tanıştım. Çocukken de oynamış olduğum birçok oyuncağı burada yapmayı öğrendim. Aslında ilk amacım çocuklarıma oyuncak yapmayı öğretmekti. Hayalimi o kadar büyük tuttum ki sadece kendi çocuğuma değil birçok çocuğa da faydalı olmayı seçtim.

E.Ç. : PEKİ GELENEKSEL EYÜP OYUNCAKÇILIĞI VE MÜZENİZİ KURMA YOLCULUĞUNUZU BİZİMLE PAYLAŞIR MISINIZ?

Ş.Ü. : Kadınların istihdam edilmesi amacı ile 2005 yılında Avrupa Birliği projesi kapsamında Tarihi Eyüp Oyuncakları Eğitimini 60 hanım ile birlikte almıştık. 2006 yılında 60 hanımdan 12 kadın girişimci Tarihi Eyüp Oyuncakları Kooperatifi’ni kurduk.

GELENEKSEL AHŞAP OYUNCAK SANATÇISI ŞENNUR ÜLKER…

Kurucusu olduğum kooperatifte 4 sene yöneticilik de yaptım. 2017 yılına kadar aktif olarak çalıştığım kooperatiften 2017 yılında ayrıldım. Sonrasında Kosgeb’e sunduğum projem ile kendi kurumumu açıp; markalarını tescil ettirerek bu anlamda işletme açan ilk kadın girişimcilerden biri oldum. 2019 yilinda ‘Geleneksel Ahşap Oyuncak’ dalında Kültür Bakanlığı sanatçısı unvanını aldım. Eyüp Oyuncakları Müzesi markam ile kurmuş olduğum müzemde; 500 yıllık oyuncak geleneğini 15 senelik birikimim ile okullarda ve kendi işletmemde tanıtıyorum. Aynı zamanda eğitimler de veriyorum.

Kooperatif dönemimde gönüllü olarak 4 sene möntesori üzerine anaokulunda eğitmenlik yaptım. Mezunu olduğum çocuk gelişimi bölümünün bana kattıklarını işletmemde kullanmaya devam ediyorum. Bütün birikimimi Eyüp Oyuncakları ile harmanlayarak çocuklara şeker tadında programlar sunmaya ve kültürümüzü aktarmaya devam ediyorum.

E.Ç: EYÜP OYUNCAKLARININ TARİHİNDEN BAHSEDER MİSİNİZ?

Ş.Ü. : Bu soruyu soranlara cevabım hep masallarla olmuştur. Çocuklarıma oyuncakları masallarla aktarıyorum.

Bunu da size masalımla aktarayım..

Bir varmış bir yokmuş 1635 yılında Evliya Çelebi masallar şehri İstanbul'a Eyüp’e gelmiş. Burada 100 oyuncak dükkanı ve 105 usta ile karşılaşmış.

İşte o gün 500 yıllık oyuncak hikayesinin ilk zamanları Evliya Çelebi' nin Seyahatnamesi’nde kaleme alınmış. Kaleme aldığı bu oyuncaklar ahşaptan, deriden ve çamurdan oluşuyormuş. Birgün; yurt dışından bir sürü doğal olmayan oyuncaklar ülkemize akın etmiş. Çocuklar ve büyükler plastikten, tenekeden yapılmış bu oyuncakları görünce tarihi oyuncakları 1950’li yıllarda tamamen unutmuşlar. Bir anda bunlarla savaşmak isteyen bir kadın oyuncak ustası Şennur Ülker 2017 yılında Geleneksel Eyüp Oyuncakçısı’nı kurmuş. O gün bu gündür düşlerinizdeki kadar birbirinden renkli. onlarca oyuncağı hiç durmadan, yorulmadan, canlandırıp; yaşatıyormuş.

Gökten 3 elma düşmüş. Biri çocukların başına, biri Şennur Öğretmenin başına. Biri de eskiden bu oyuncakları yapan oyuncak ustalarımızın başına…

E.Ç. : BİRAZ DA ŞİRKETİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ? KURULUŞUNDAN BU YANA NE GİBİ EVRELERDEN GEÇTİNİZ? ŞUNU DA SÖYLEMEDEN EDEMEYECEĞİM; HEM KADIN GİRİŞİMCİ HEM DE DUYULMAMIŞ BİR MESLEĞİ İCRA ETMEYE ÇALIŞAN BİRİ OLARAK TAKDİRE ŞAYANSINIZ…

Ş.Ü. : Bir girişimci olarak sosyal medyada ürünlerimi tanıtmaya başladım. Televizyonda yayınlanmak üzere birçok reklam, haber, belgesel çekimi ile ahşap oyuncakların önemini anlattım. Bir çok semti  gezerek ellerinden eski Eyüp Oyuncakları’nı topladım. Topladığım oyuncaklarla Eyüp Oyuncakları müzesini oluşturdum.

Kendi yazdığım masalları; sandıktan çıkan oyuncaklarla pekiştirip; çocuklara geleneğimizi unutmayacakları şekilde aktardım. Sandığımla okulları dolaştım. Dev Eyüp Oyuncakları yaptım. Bunları Ankamal gibi büyük avmlerde, şehirlerde etkinliklerle tanıttım.

2017 yılında kurmuş olduğumuz firmamızı  2020 yılında  tek başına yönetmeye başladım.  2020 yılına kadar markalaşma ile %50 büyüme kat ettiğimiz bir gelişme yaşadık. 2020 yılında pandemi neticesinde yaptığımız tüm çalışmalara ara verme zorunluluğu, bizi finansal olarak zora soksa da bu güne kadar gerek banka kredileri gerekse de bireysel desteklerle firmamı taşımayı başardım.


E.Ç.:  TEBRİK EDİYORUM…PEKİ BU YOLCULUKTA SİZİ EN ÇOK YORAN NELER OLDU?

Ş.Ü. : Eğitimlerimi tamamlayıp kooperatif ve etkinlikler sayesinde kendimi geliştirdikten hemen sonra kendime ait bir yer açmayı planladım. Maddi olarak elimde yeteri kadar para olmadığı için bir ortak ile bu işe giriştim.

 KOSGEB'ten aldığım destek sayesinde de oyuncak yapımı icin gereken ağır malzemeleri  temin ettim, mekanımın iç tasarımında oyun, oyuncak ve çocuk alanında bilgi sahibi olan insanların sözlerini dikkate alarak ilerledim.

Covid 19 ortaya çıkana kadar senelerce zorluklara rağmen binlerce çocuk, yüzlerce öğretmen ve oyuncağa gönül vermiş birçok insan ile biraraya gelerek  oyuncakları üretmeye ve öğretmeye devam ettim. Bunun yanında Eyüp Oyuncaklarının birçok kurum ve kişi tarafından rant kapısı olarak görülmesi beni her gün zorlayan başka bir etmendir.

Pandemi sürecinde de hijyen kurallarına uyarak; yine çocukları ağırlamaya devam ettim, fakat maddî olarak kazancımın düşmesi ile eş zamanlı ham madde fiyatlarının artması da kurumumu çok etkiledi. Bu süreci de atlatmak için yakın tarihte vefat eden babamın bana bıraktığı son parayı da kurumuma kullanarak ayakta kalmayı başardım.

E.Ç. : BAŞINIZ SAĞALSIN. RABBİM YATTIĞI YERDE İNCİTMESİN. ONLAR İYİ Kİ VARLAR… BU YOLCULUĞUN EN BAŞINA GİDELİM, SİZE NELER KATTI, NELER ÖĞRETTİ?

Ş.Ü. : Hayallerimde hep öğretmen olmak vardı.  Başörtüsü sebebi ile okuyamadım.  Ama hayallerimin peşini bırakmadım. Girişimci kadın olarak çocuklarımdan ayrılmadan bu eğitimleri vermeye devam ettim. Kendime inanarak birçok kadının vazgeçtiği yerde ben işime devam ettim, bir yolunu buldum.

Tarihi Eyüp Oyuncakları  kooperatifi benim hem girişimci hem  öğretmen  olmama giden yolculuğun başlangıcıydı. Kurduğum  Geleneksel  Eyüp oyuncakçısı girişimim de benim bu yolda yapmak istediğim hayallerimin meyvelerini tıopladığım sevgi üzerine atılmış tohumun fidan ve koca çınara  doğru giden yolculuğumdur. 

Böylece girişimlerim başladı. Ve  emeklerimin karşılığını da yıllar içinde aldım .

E.Ç. : EYÜP OYUNCAKÇISI BİLDİĞİM KADARIYLA BİR MARKA… PEKİ BAŞKA MARKALARINIZ MEVCUT MU?

Ş.Ü. : Biz alanımızda yaklaşık 7 marka oluşturduk. Kendi adıma oluşturduğum ilk markam " Geleneksel Eyüp Oyuncakçısı" dır. Akabinde Tarihi İstanbul Oyuncakları, Osmanlı Oyuncakçısı, Osmanlı Oyuncakları, Eyüptoys, Eyüp Oyuncak müzesi ve en sonunda da kooperatifle beraber oluşturduğumuz ‘Tarihi Eyüp Oyuncakları’ markamı da alarak elimizi daha da güçlendirdik.  Tanıtımlarda hızla yol almaya devam ediyorum.

Üretimleri bizzat kendimiz yaptığımız için ticari olarak bir adım öndeyiz. Diksiyon eğitimi ve çocuk gelişimi üzerine eğitim aldım. Çocuklarla ve yetişkinlerle diyaloğum çok iyidir.

Ticari başarımız 2018 ve 2019 yılı içinde başladı. Pandemi öncesi yüzde elli büyüme sağladık Bu yıl yeni atölye çalışmaları, yeni oyuncak yapımı etkinlikleri, tasarımları, geleneksel el sanatları ile Eyüp Oyuncakları’nın birleşimi ile ilgili çalışmaları da listemize ekliyorum. Özellikle patent ve tescil çalışmalarına önem veriyorum. 2023 yılı hedeflerimde atölye ve müze konseptimizi Anadolu ile birkaç şehirde varlık gösterebilmek. Pandemi sebebi ile hedeflerimizi  2022 yılı ve sonrası için değiştirmek zorunda kaldık.

E.Ç:. BU TARZ ZANAATLARLA UĞRAŞIP, MADDİ KAZANÇ ELDE ETMEK İSTEYENLER İÇİN ÖZELLİKLE BU SORUYU SORMAK İSTİYORUM. BELKİ BİRİLERİNE DENİZ FENERİ OLURSUNUZ. SATIŞ, MÜŞTERİ YÖNETİMİ YA DA PAZARLAMA KONUSUNDA FARK YARATAN ÇALIŞMALARINIZ VAR MI? BUNLARIN TİCARİ BAŞARINIZA NASIL KATKISI OLDU?

Ş.Ü. : Müzemin diğer müzelerden farkları vardır. Öncelik  ürettiğim oyuncaklar insanların gelip 1- 2 dakika içinde seçip, para verip satın aldığı oyuncaklar değildir. Çocukların gelip ellerine ham maddeyi alarak benim anlatımlarım doğrultusunda kendi kendine keserek, boyayarak, çivileyerek, yapıştırarak ortaya çıkardığı; el yapımı oyuncaklardır. Elbette onlara anlattığım hikayelerle de hayal ederek, yaşayarak, hissederek ortaya çıkıyor tüm oyuncaklar…

Müşteri potansiyelim ise, şimdiye kadar ağırladığım insanların ve çocukların  birbirlerine memnuniyetlerini anlatması sonucunda katlanarak çoğalmaktadır. Ben ilk yıllarımda maddi sebeplerden reklam tanıtım bile yapamazken insanların bana gelmesinin ana sebebi budur. Pazarlama konusunda da yaşayan bir müze gibi sadece oyuncak değil Istanbul'un Somut Olmayan Kültürel Mirasını da aktarıyorum. Sadece ürünleri değil buranın tarihini de anlatarak birçok şeyi  aynı anda aynı  zamanda sunuyorum.

E.Ç. : TOPLUMSAL FAYDA, SOSYAL SORUMLULUK ÇALIŞMALARI YAPIYOR MUSUNUZ?

Ş.Ü.: Toplumsal fayda olarak hükümlü annelerin çocuklarına ücretsiz seminerler, oyuncak yapımı ve boyama eğitimlerimiz devam etmektedir. Sosyal sorumluluk olarak; okulların sosyal projelerine destek eğitimleri veriyoruz. Birçok öğrencimizin kalbine giden, ruhunu besleyen oyuncakları nasıl hayata geçirebileceklerini öğretiyoruz. Aynı zamanda müzemiz tamamen ücretsizdir. Hayal edin; cebinizde paranız yok, yine de en çok istediğiniz hayalinizdeki oyuncağı, sosyal proje dahilinde bizimle gerçekleştirebilirsiniz

E.Ç. : PEKİ MÜZE OLARAK HEDEFLERİNİZ NELERDİR?

Ş.Ü. : Eyüp Oyuncak Müzesi Türkiye’mizin kazanımlarından biri olabilecek büyük bir kültür hazinesidir. Çünkü tarihimizin tek oyuncak geleneği olan ve 500 sene evvel kurulan ilk oyuncak sanayisinin geleneğini yaşatmaya çalışıyoruz. İstanbul İl Kültür Müdürlüğü Eyüp Oyuncakları’nın Kültür mirası olması için bir çalışma başlattı ve bu çalışmayı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na sundu. Tarihi oyuncaklarımız Kültür Bakanlığı tarafından Somut Olmayan Kültür Mirası olarak kaydedildi. Şimdiki en önemli hedefimiz Eyüp oyuncaklarını UNESCO' nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Miras listesine girmesini sağlamak. Eyüp oyuncakları adına kurduğum en büyük hayal; şehir şehir, ülke ülke dolaşan Gezen Müze ve Atölyeyi gerçekleştirebilmek.

E.Ç: SON OLARAK BU ROPÖRTAJI OKUYANLARA SÖYLEMEK İSTEDİĞİNİZ BİR ŞEY VAR MI?

Ş.Ü. : Bugün sizlere içimdeki oyuncak bahçemden sesleniyorum. İçimde büyümesini istediğim bir oyuncak bahçem vardı. Onu masallarla dışarı attım. Şimdi hepsi birer kelebek oldu. Çocukların ellerinde oyuncak olarak hayat buluyorlar. Var mısınız sizde içinizdeki bir yerlerde saklı olan oyuncağınızı bulmaya. İşte orası Şennur Ülker’in kurduğu Geleneksel Eyüp Oyuncakçısı… En acı gününüz belki de oyuncaklarımızda bulduğumuz tesellide saklıdır. Teselli biziz. Hadi Çıkalım Eyüp Oyuncakları ile nice mutlu bilgelik dolu yolculuklara…

Kendisine kattığı her şey için minnetarız. Masal ve ben keyifli bir yolculuğa çıktık, hayatın yaşattığı zorlukları bir nebze de olsa o güzel mekanın dışında bırakmayı başardık…

Güzel enerjinize sağlık…

DÜZELTME :

Sevgili dostlar, geçen haftaki sayfamda büyük bir hataya imzamı atmışım. Değeri hocam Deniz Karaoğlu’ndan ve elbette ‘Biz Kimden Kaçıyorduk Anne’ dizisinin ekibinden de defalarca özür diliyorum. Bazen bir şeyleri yetiştirmeye çalışırken, hatalar yapabiliyoruz. Nihayetinde hepimiz bu hayatta birer öğrenciyiz ve bu yolculuk kara toprağa kadar devam ediyor… Bu arada dizi, harikalar yaratmaya devam ediyor… Dünya sıralamasında harika yerlere geldi ve artık sizler için 3 farklı dil seçeneğiyle…

Önümüzdeki hafta görüşene değin, kendinize çok güzel bakın… Sevgiyle ve umutla ışıldayın…