Serbest rekabete karşı korumacılık tutmuyor.  

Küreselleşme yeni bir olgu; eski kavramlarla analiz etmek yanıltıcı olur. Küreselleşmeye ayak uyduranlar istifade ediyor, tepkiyle içe kapananlar ise küreselleşmeden zarar görüyor.  

Çin küreselleşmeden yararlanıyor; ucuz emeğin ürünlerini küresel pazarlarda paraya çeviriyor, gelişmiş ülkenin pahalı emeğine 'rekabet' ediyor! Küresel sermayeden yılda 50 milyar dolar da yatırım çekiyor!  

Fransa'nın 'hayır'ını yorumlayan Tony Blair yükselen Çin rekabeti karşısında Avrupa ekonomilerinin ne yapacağı düşünülmelidir.  

Çıkış yolu liberallere göre rekabet, karşıtlarına göre korumacılık.  

"Fransızların umduğu gibi, 'korumacılık' bir süre sonra 'milli maliyetler'i yükseltir, fakirleşme getirir. Bu çağda, aşırı korumacılığın geçici cennetinde bir süre sonra aç ve muhtaç kalmamak için, küresel rekabetin pazarlarında terlemek şart..."  

Bizce sürdürülebiler büyümenin temel şartı rekabet ve korumacılıktır. Evet ikisi aynı anda yapılmalıdır.  

Ancak bilimdeki peşin hükümlerden arınma burada da geçerlidir. İdeolojik tercihler, körü körüne AB serapı peşinde koşma batının yalan yanlış iktisat teorilerini bilim zannetme, mesela "sıcak para çok iyidir derken krize' sürüklenmek, 'gelişen ülkelerin ödemeler dengesi açık verebilir, yatırım ihtiyacı ithalatı zorunlu hale getirir" demek kronik açığı hastalık haline getirir. Sistemin devletçi veya liberal olmasının önemi yoktur.  

Türkiye'de sloganlarla düşünmek temel felsefe haline gelmiştir. Sloganlar yüzünden rasyonel politikaların hangisi olduğu bile anlaşılmamaktadır. Allah'tan Sn. Akyol devletçilikten korumacılıktan kurtulmamız lazım derken gerçeklerin bir kısmını anlatmakla birlikte, son cümlesi "küresel rekabetin pazarlarında terlemek şart" tesbiti doğrudur.  

Ancak Çin'in 1980'lerden beri sürdürdüğü azimkârane başarıları fasafiso iktisat teorileriyle ve sloganlarla izah etmeye kalkmak ahmaklıktır.  

Prof. Hurşit Güneş yazısında Çin'in cari işlemler fazlası milli gelirin %5'ine ulaşmıştır. Çin parası Yuan dolara endeksli (Bize ne dediler gelişen ekonomi açık verebilir) olduğu için dolardaki düşüş Çin'in ihracaatını engellemiyor.  

"Aksine ateşliyor" diyor. "ABD Hazinesi Çin'i kur konusunda sıkıştırarak maniplasyon yaptığını söyleyerek Yuan'ı serbest bırakmasını istediğini ABD'nin isteklerini Çin yerine getirse dahi bu rakkam %3-10 arasında olacaktır.  

Bu da ABD ekonomisi üzerinde olumlu etki yaratmayacaktır." ABD'li Morris Goldstein de Çin'in ancak %25'lik bir revalüasyon yapması halinde ABD cari açığının %5 kadar düşeceğini belirttiğini Çin cari fazlasıyla elde ettiği dolarları ABD hazine bonolarına yatırmıştır.  

Çin'in elindeki tahvillerden bir kısmını satması halinde ABD'de faizler yükselecek, tüketim kısılacak, tasarruflar artacak. Ancak diğer Asya ülkelerininde Çin'e katılıp (Polonya, Kore, Malezya vs.) dolardan kaçmaları halinde ABD hazinesi çökebilir Çin'in kozu bu."  

"Evet herkes Çin engellensin istiyor. Ama hepsi beyhude Çin geliyor."  

Şimdi durum bu iken; AB projesi ciddi yara almış euro hızla gerilemeye başlamış, düşen dolara ilaveten euro'daki gerilemede Türk ihracaatını vururken Fransa ve Hollanda'daki oylamadan bize ne diyenler varken, buna rağmen liberalizm korumacılık, özelleştirmecilik vs. gibi sloganlarla düşünmeye devam ederseniz.  

Bu adamlar kamu teşekkülleri zarar ediyor, verimlilik yok üretim düşük diyorlar fakat kâr edenleri yok pahasına yabancılara satın diyorlar.  

Acaba bunların amaçları ne olabilir diye sorgulamıyorsanız. Bana sloganlarla düşünen kimi yazarlarımıza Allah akıl fikir versin demek ve dua etmekten başka bir yol kalmıyor.