Sadece Trabzonpor’un değil Türk futbolunun’da gözde futbolcusu Burak Yılmaz artık Galatasaray’lı.
Burak’ın sarı-kırmızılı takıma katılalı bir hafta oldu diyebiliriz. Bitmeyen ne; transfer tartışması
Anlatmak istemediğimiz ise; alan almış, satan satmış.
Bize düşen her iki camianın yanında Türk futboluna ‘hayırlı’ uğurlu olsun, demek.
Ama, anlaşılan o ki bu iyi dilekleri sunmak, tartışmaları önüne geçmeye yetmeyecek gibi gözüküyor.
 *  *  *   *
Tabii bu saatten sonra asıl konu, Burak Yılmaz’ın yurt dışına değil de Galatasaray’a evet demesi.
Mesele, yani ‘kavganın’ özü ne; Hani, Burak yurt dışına gidecekti (!)
Gerçeğe şahitlik ederken, alınmak/gücenmek yok;  Biz futbolumuzu temel prensip olarak mali değerler üzerine kurgulamadık mı (!)
İşte ispatı; Hamit Altıntop transferinde bol sıfırların karşılığını kim verdi; Galatasaray. Fenerbahçe’ye niyet Aslan’a kısmet. Havada uçuşan milyon dolarcıklar.
Çok değil bundan iki hafta önce Trabzonspor Başkanı ne dedi; 5 milyon euroyu getiren Burak’ı alır
Sonuç itibariyle parayı veren düdüğü çaldı (pardon) Burak’ı aldı.

*   *  *  *

Benimde altını çizmek istediğim husus Burak Yılmaz transferinin Lokomotif Moskova’ya ‘gerçekleşmemiş’ olması.
Yurt dışına gidecek yabancı oyuncu sayısının artması, Türk futbolcusunun yabancı piyasasının canlanması demek olacak (tı). Ama olmadı. Bu canlanma sadece Emre Belözoğlu ile sınırlı kaldı.
Başka ne olacaktı; satıştan elde edilen milyon dolarla ülkeye döviz olarak girdisi…
Ama o da olmadı (!)
Bu saatten sonra olacaklar neler; Hereksin kendi, yani aslı işine bakması.
Burak Yılmaz olayı olmuş ve bitmiş.
Efendim; transfer etik olmamış. Niçin; Burak mutlaka yut dışına gitmesi gerekiyormuş.
Peki nasıl olacak; Bu saaten sonra kılıçlar kınından çıkarıp, dostlukları bir kenara mı atalım.
Söylenen ve yazılanlara bakıyorum da; adeta dostluk ve barışın aksine, iki camiayı karşı karşıya getirecek bir yaklaşım söz konusu.
Bu anlayışın, adımların nereye varacağı malum…Ama bir de görülmesi gerekeni görmek ve gündeme taşınması önem kazanan hususları irdelemek gerekmez mi (!)

*  *  *  *

Burak Yılmaz, attığı ve attırdığı gollerle Trabzonspor’un başarısında önemli rol oynadı. Aynı katkı, Kulübü tarafından da oyuncuya verildi. 
Burak’ın Trabzonspor dergisinin Nisan sayısında çıkan röportajda, başta Şenol Güneş olmak üzere, kendisinin bugünlere gelmesinde emeği olan bordo-mavili kulübe teşekkürü esirgemiyor.
Burak Yılmaz röportajında ayrıca; Eğer Avrupa’ya gidemez isem,  futbolu Trabzon’da bırakmayı arzuluyorum.
Burak Yılmaz’ın bu açıklaması, bir başka takıma transfer olan futbolcunun düzenlenen imza töreninde ‘formalite’ icabı formasını giydiği veya bayrağını öptüğü yeni takımıyla ilgili, ‘Çocukluğumdan buyana özlemini çektiğim kulübe geldim’ açıklamasından ne farkı var. 
Demek ki söylemlerle eylemler bazen bir birleriyle uyuşmayabiliyor. Tıpkı bugün ki gibi ..
Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener bugün gelinen noktanın, ne rastlantı, nede abartılacak bir durum olmadığını, yılların getirdiği idarecilik ‘tecrübesiyle’ bilmiyor muydu (!)

*  *  *  *

Öyle ise gerçeklerle barışmak gerek. Umut, Selçuk, Egemen, Burak Bordo-Mavililerin Türk futboluna kazandırmış olduğu değerin yanında, transferden kulüp kasasına giren oldukça yüklü mali katkı demek. 
Eğer geçmişteki değerler, geleceğe ışık olmasını istiyor isek lütfen yaşananlar karşısında gerçekçi olalım.
Olanlar/yaşananlar tabii ki etik değere sahip olsun… Herkes için çıkarılması gereken bir ders olsun ama aynı olay sadece isimlerin değişmesiyle tekrarlanıyor ise, bunu ‘ne olur(!)’ başka taraflara çekmeyelim. Bu durum ancak kargaşanın doğmasına, camianın da bu kaostan olumsuz etkilenmesinden başka en işe yarar ki...