Tam bir hafta oldu ve devam ediyor bu bayrak yürüyüşleri. Sonrasında televizyonlar çok demokratik bir şekilde bayrak yürüyüşlerini programlarında tartıştırıyorlar. Sonuçta ne tartışılıyor? Türk bayrağı...

 

Programlara katılan kişilere bakın bir tarafta milliyetçi-ulusalcı bir kesim diğer tarafta kim var? Geçmişte, ya solcu olmaktan, ya da dinci (dindar demiyoruz) olmaktan dolayı kendilerini Marjinalleştirmiş insanlar. Bu model insanlar AB'nin zaten kulu-kölesi. Avrupa kafası ile düşünen kişiler bunlar. Bu model insanlar için bayrağın önemi yoktur çünkü biri derin bir ümmet anlayışı ile bayrağa ihtiyaç duymazken, diğeri de modern evrensel anlayış ve 'küresel' bir yaklaşım içerisindedir. Bu bayrak hareketine muhalefet eden bir başka kesim daha vardır ki, bunlar zaten bilinen ve biline biline ceza evinden sokağa salınmış insanlardır. Bu kesim bu gün DEHAP ve DTH denen, PKK/KADEK/KONGRA-GEL terör örgütünün 1990'ların başında siyasallaştırılmış grubudur.

 

Öncelikle bayrak tartışılmaz, bayrak göndere çekiliyorsa, bayrak elde dolaştırılıyorsa tartışılmaz. Bayrak saldırıya uğruyorsa yine tartışılmaz çünkü gereği yapılır...

 

Pazar akşamı yine bir TV kanalında yayınlanan programda aynı şeyi yapıldı. Sırrı Sakık ve Sinan Aygün karşı karşıya oturtuldu. Hemen belirtelim, eğer konu ile ilgili program yapılacaksa, son bir haftadır bayrak yürüyüşlerine büyük önem veren Sinan Aygün'ün yanına aynı cephede insanlar koyulmalıdır, bu eylemi yine anlatsınlar, arkasında saklanan olayları da anlatsınlar.

 

Sırrı Sakık gibi bir adama o platformda yer vermek demek Türk bayrağını dağdaki teröristle tartışmak demektir. O zaman bu programın amacına başka gözle bakılır. Bu tartışma programının amacı farklı olur. Cezaevine bölücü terör örgütüne destek vermek suçundan içeri girmiş ve bu konuda geçmişi belli olmayan birine ben bu ülkede milletvekilliği yaptım deme fırsatı vermenin anlamı ne olabilir acaba? Eğer program sunucusu ve yapımcısı bilmiyorsa söyleyelim, öncelikle onların milletvekili olması bölgede terör örgütünün birebir şehir, kasaba, köyde saha çalışması sonucunda olmuştur. Diğer bir husus da şudur, o dönemde asker ve polis bu adamların milletvekilliğini asla kabul etmemiştir. Zaten Sinan Aygün de, Sırrı Sakık ve yanındaki diğer terör örgütü taşeronun kulvarında değildir. MHP'li katılımcı ise hala parti siyaseti havasında konuya devam etmiştir.

 

Evet, bu bayrak bu milletindir. Bu bayrak var olmuştur ve olmaya devam edecektir. Bu bayrak ancak bu millet yok olursa yok olacaktır.

 

Eğer olay halka anlatılacaksa bunu böyle anlatmak, halkı bir yere yönlendirmek ve akıllara artık bayrağı da tartışabiliyoruzu yerleştirmeye çalışmak demektir. Bu, bayrak olayını fırsat bilerek çıkar sağlayacak yabancı güçlere hizmet etmekten öte bir şey değildir.

 

Arkasındaki olaylara değinilecekse, Sakıklar, Zanalar programa katılacaksa, karşılarına konuya hâkim en az onlar kadar sahayı bilen kişileri oturtmak gerekir. Bu modellerin dilinden anlayan, onlara mukabele edebilecek donanımda insanlarımız var.

 

Konuyu esas yerine taşıyacak ve bir önceki yazımızda eksik kalanları tamamlayacak olursak perdenin arkasında başka detaylar vardır.

 

1.         Nevruz PKK/KADEK/KONGRA-GEL terör örgütünün kontrol ettiği bir eylemdir.

 

2.         PKK/KADEK/KONGRA-GEL terör örgütü başı, cezaevinden Demokratik Toplum Hereketi'ne (DTH), DEHAP'a, örgütün Irak/Kandil dağı yönetimine, örgütün Avrupa yönetimine 16 Mart 2005 tarihinde talimatlar göndererek nevruz olaylarının istikametini ve örgütün bu yılki hedeflerini bildirmiştir.

 

3.         Örgüt yurt içinde Halkın Savunma Güçleri (HSG) adı altında yeni bir silahlı yapı ve yönetim heyetini oluşturmuştur.

 

4.         DEHAP ve DTH terörist başı Abdullah Öcalan'ın talimatları doğrultusunda Avrupa'da Zübeyir Aydar ile toplantı yaparak bu yıl nevruz kutlamalarının şeklini belirlemiştir.

 

5.         Zübeyir Aydar, Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Aysel Tuğluk, Belçika Onursal Senatörü Hugo Van Pompey, AP Milletvekili Luigi Vinci terör örgütünün yürütme konseyi başkanı Murat Karayılan ile toplantı ve telefon görüşmeleri yaparak örgütün nevruz kutlamaları ve sonrasında sağlayacağı desteği belirlemişlerdir.

 

6.         16 Mart 2005'de terörist başı ile görüşme yapan avukatlar terörist başının yeni eylem dönemi planlarını örgüte iletmişlerdir.

 

7.         Örgüt yürütme konseyi başkanı Murat Karayılan Nisan ayı içerisinde Avrupa'ya geçerek bazı AP milletvekilleri ve KONGRA-GEL Avrupa yönetimi ile bir toplantı yapması planlanmıştır.

 

8.         Örgüt 2005 Nisan'dan itibaren güneydoğu ve doğu illerinde şiddetli eylemler ile birlikte, halkın da katılacağı eylem ve yürüyüşlere iştirak ederek kitleleri ayaklanmaya yönlendirmeyi ve güvenlik güçleri ile halk içerisinden çatışmayı planlamıştır.

 

9.         DTH VE DEHAP tarafından 2005 bahar aylarında Türkiye Cumhuriyeti devlet yönetimine ortak olma çağırısı eğer kabul edilmezse halk isyanları (serhildan) başlatılarak konfederasyon ve konfederasyonun Irak kuzeyi ile birleşme hareketinin başlatılması planlanmıştır.

 

10.       Eylemlerin örgüt güvenlik güçleri arasındaki çatışmaya dönüşmesinden önce, ülke genelinde Türk-Kürt çatışmalarının başlatılması ve halkın sokakta karşı karşıya getirilerek buradan da siyasi bir çıkış sağlanması, daha sonra HSG'ler ile birlikte örgüt militanlarının silahlı çatışmalara devam etmesi planlanmıştır.

 

Bu önemli örgüt kararları bu yıl hayata geçirilmek istenmekte iken Türkiye bayrak yürüyüşleri ile oyalanmakta, gerçekler perde arkasına saklanmaktadır.

 

Buna ilave olarak, Irak'ta yönetim için kıyasıya devam eden Kürt-Şii anlaşma zeminleri istenmeyen istikamette devam etmektedir. Türkmenler inisiyatifi tamamen kaybetmek üzeredir.

 

Son yıllarda değişiklik yapılan yasalar ile bu yıl meydana gelmesi kuvvetle muhtemel terör eylemlerinin önlenmesinde güvenlik güçleri ciddi sıkıntılar yaşayacaktır. Bu yasalara verilen son şekil terör örgütü ve örgütün yurt içindeki DTH ve DEHAP yasal siyasi uzantılarına avantajlar sağlamaktadır.

 

Toplumun bayrağı taşımasına kimsenin bir sözü olamaz ama arkasındaki gerçekleri otaya çıkartmanın, bayrağı taşımanın devamlılığını sağlayacağı da unutulmamalıdır.