Kitap okurları için kitabı ucuza alabilmek son derece önemlidir. Ülkemizde dünyanın en pahalı benzinini, doğal gazını ve elektriğini kullanıyoruz. Temel yaşamsal giderlerimiz o kadar yüksek ki kitaba ödeyeceğimiz 25TL. bütçemiz için düşünülerek harcanacak bir meblağ olarak çıkıyor karşımıza.
Kitap okurları için kitap alınabilecek en güzel ortamlar kitap fuarları. Artık neredeyse hemen her şehrin bir kitap fuarı var. İstanbul’da TÜYAP’ın Beylikdüzü’nde düzenlediği İstanbul Kitap Fuarı, Kadıköy Belediyesi’nin Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlediği kitap fuarı, Diyanet İşleri’nin Ramazan boyunca Sultanahmet’te düzenlediği kitap fuarı, Mavikum’un şehrin merkezinde Harbiye’de düzenlediği Boğaziçi Kitap Fuarı hesaplı kitap alınabilecek yerler. Sahafların sayısı  da geçmiş yıllara göre çok arttı. İkinci el kitap almak da kitap için yapılacak harcamayı düşürmek için bir çözüm.
Geçen hafta İstanbul’un önemli alışveriş merkezlerinden biri olan Cevahir’deydim. Ferhan Özpetek’in şahane filmi Şahane Misafir’in ilk gösterimine gitmek istedim.  Gösterim öncesi alışveriş merkezindeki tek kitapçıya girdiğimde ortaya yığılmış ve etiket fiyatı ne olursa olsun 4TL.’ye satılan kitapları gördüm. Aralarında Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın 25TL. etiket fiyatlı kitapları da vardı. Çok sayıda kitap toplayarak ayrıldım kitapçıdan. Ortalama olarak kitapların değerinin dörtte birini ödemiştim. Tabii bu beni çok mutlu etti. Ancak diğer yandan kitaplarını bu fiyata düşürerek satmak zorunda kalan yayınevleri  için üzülmeden edemedim. Aynı hisleri fuarlarda stoktan düşmek için 1TL.’ye satılan kitapları gördüğümde de yaşıyorum.
Bir kitap kolay hazırlanmıyor. Kitapçı raflarına gelene kadar üzerine koyulan emek çok fazla. Yazardan başlayan üretim süreci çevirmen, editör, dizgici, tasarımcı ve matbaaya kadar uzanıyor. Kitabı kitapçıya ulaştıran dağıtımcı zaten kitabın etiket fiyatının %50’sini alıyor. Geri kalan %50 diğer emeğin karşılığı... Ne yazık ki, Avrupa ülkelerinde de böyle durum. Dağıtımcılar aşağı yukarı aynı yüzdeyi alıyorlar. Ancak o ülkelerde kitap fiyatları çok daha yüksek ve yasa gereği kitap fuarları dahil ülkenin her yerinde ve platformunda bir kitap aynı fiyata satılmak zorunda. Yani fuar indirimi diye bir şey yok. Böylelikle kitap fuarları da ucuza kitap alınan yerler değil, yazarların okurlarıyla buluştuğu, yayın haklarının alınıp satıldığı, kültürel etkinliklerin yoğun olarak izlendiği, çeşitli eğitimlerin verildiği entellektüel ortamlar oluyor.
Diyeceksiniz ki, ülkemizde kitap okuma alışkanlığı ne düzeyde? Sayısı her gün artan yayınevlerine ve yaptıkları kaliteli işlere bakarsak, son on yıl geçmiş on yıllara oranla kitap okuyan sayısında artış var. Tabii bu artış Fransa, İngiltere ya da İsveç gibi ülkeleri yakalayabileceğimiz bir düzeyde değil.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, ISBN Ajansı ve Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı rakamlara göre 2011’de 43.190 çeşit kitap yayınlandı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda ücretsiz olarak dağıttığı 204.275.611 adet kitap dahil 493.469.643 kitap üretildi. 2010’da 34.865 değişik başlıkta kitap yayımlanmış, 408.339.289 adet kitap üretilmiş. Buna göre 2011 yılında yayımlanan kitap çeşidi olarak %25.70 lik, üretilen kitap adedi olarak %20.84’lük bir artış olmuş.
Türkiye’nin nüfusu 74.724.269 ve bu durumda 2011’de ders kitapları dahil kişi başına 6.6 adet kitap düşmüş.  Aslında ders kitabını bunun dışında tutarsak kişi başına üç, dört kitap okumuşuz... Demek ki üç ayda bir kitap okuyoruz.  Anlayacağınız kitap okuyan bir ülke haline gelebilmek için daha çok yolumuz var.