Maliye Bakanlığı geçen hafta yaptığı açıklamayla akaryakıttan alınan “kültür vergisi”ni kaldırmak için çalışmaya başladıklarını duyurdu. Bu vergi İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı projelerine kaynak sağlamak amacıyla 2008 yılının Haziran ayından bu yana aldığımız benzin ve motorin üzerinden ödediğimiz ÖTV’ydi. O günden bu güne benzin alırken 1,5 kuruş, motorin alırken 1 kuruş fazla ödedik.
Vatandaşlar olarak üç buçuk yılda toplam 581 milyon lira biriktirdik kültür için. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı 30 Haziran 2011 tarihinde tasviye edilerek faaliyetlerine son verildi. Aslında etkinlikleri ve işlevleri 31 Aralık 2010 tarihinde sona ermiş ve çalışanlarının neredeyse tamamının işlerine son verilmiş, desteklenen projelerin hesapları kapatılmış olmasına karşın akaryakıt üzerinden alınan “kültür vergisi” kaldırılmadı. Biz dünyanın en pahalı benzinini tüketen ülkelerden bir olmaya devam ettik.
ÖTV geliri olarak biriken para,  yürütme kurulu üyeleri ve direktörleri yarı yolda değiştirilen ajansın, İstanbul’un kültür mirasına ve kültür hayatına kalıcı eserler bırakması için harcanacaktı. Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan ajansın organizasyon şemasını hatırlayanlar en üstte Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ve daha sonra sorumlu Devlet Bakanı olarak da Hayati Yazıcı’nın isimlerinin olduğunu bilirler. Danışma Kurulu Başkanı Hüsamettin Kavi ve Yürütme Kurulu Başkanı Şekip Avdagiç’di.
Ajansın gerek desteklediği projelerle ilgili, gerekse reddettiği projelerle ilgili şaibeler aldı yürüdü. Reddedilen projeyle ilgili nasıl şaibe olacak diyeceksiniz? Proje başvuruları kayboldu, görüşmeye çağrılıp reddedilen projelerin bazıları dışarıdan başka şirketlere yaptırıldı, sözlü olarak onaylanan, imzadan geçtiği söylenen projelerin sahipleri aylarca oyalandı ve sonunda hiçbir destek verilmeden mağdur edildiler...
Ajansın açılış ve kapanış etkinlikleri de tepki aldı. Hiçbir kalıcılığı olmayacak, hatta şu anda ne olduklarını bile hatırlamakta güçlük çektiğimiz çalışmalara milyonlarca dolar harcandı.  Aslında yalnızca projeleri değil, ajansta kurullara seçilen  ve kısa bir süre büyük yetkilerle donatılıp, bizim benzin üzerinden biriktirdiğimiz parayı en iyi şekilde harcamakla görevlendirilen yetkililerini bile hatırlamakta güçlük çekiyoruz.
Ajansın biriktirdiğimiz parayı nasıl harcandığı bir kenara, ajans tasviye edildikten sonra toplanmaya devam edilen paranın akıbetinin ne olduğu vatandaş olarak beni ilgilendiriyor. Yapılan açıklama şöyle: “Bütçe ilkelerinden olan belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilememesi esası gereğince toplanan tüm vergiler, merkezi yönetim bütçesine gelir kaydedilmekte, kamu hizmetlerinin gerekleri doğrultusunda bütçeden harcanmaktadır.”  Yani biz parayı “kültür” için ödedik ama merkezi yönetim bütçesine gidip, bilmediğimiz kamu hizmetleri için harcandı. Pazara gittim elma almaya, eve dönüyorum elimde pırasayla.
95 oktan kurşunsuz benzin alırken şu an ödemeye devam ettiğimiz 1.8915 lira olan ÖTV, “kültür vergisi” kaldırılırsa 1.8765 liraya inecek. Motorinde 1.3045 liradan 1.2945 liraya düşecek. Son karar Bakanlar Kurulu tarafından verilecek. Ancak Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ilk kez bir dolaylı vergiden vazgeçtiklerini söylüyor. Şanslıyız yani... Bir de benzin 4.5 lirayı, motorin 4 lirayı aşmasaydı kimsenin aklına kültüre harcanmayan “kültür vergisi”ni kaldırmak gelmeyecekti.
Evet vatandaş olarak İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı için toplanan paranın ajans sonlandırıldıktan sonra nereye harcandığını detaylı olarak bilmek istiyorum. Kaynaksızlıktan sona erdirilen, kaynaksızlıktan gerçekleştirilemeyen kültür ve sanat projelerini düşündükçe daha çok bilmek istiyorum...