Değerli okuyucular,

Bu hafta yazıma gündem dışı bir konuyu ele alarak yazmak istiyorum.

Ben şahsım olarak 4 yıla yakındır gerek yerel, gerekse ulusal gazetelerde köşe yazarlığını yapmaktayım. Ve bunun yanında 2016, 2017 ve 2019 yılında  çıkardığım üç kitabım bulunmaktadır. Tabiki bu yerlere kolay gelmedim. Kendi gayretlerimizle ve çabalarımızla... Tabiki her bir kitabın yazımı ve basımı yıllar sürmektedir. Ve son aşamasında çıkan bir kitabın maliyeti yazara 7- 8 bine mal olmaktadır. Tabiki her çıkan kitap okunur mu? diye söylemeden geçmek istemiyorum. Çünkü her eline kalem alan " ben kitap yazdım" diyebiliyor. Maalesef ortalık yazarlardan kaynamaya başlayan bir dönemi yaşıyoruz.

Fakat kitapları okunacak ve okunmayacak yazarları siz okuyucular seçecektir. Işte bu yazarların kitaplarına tabiki ulaşmanız ve yazarları tanımanızdan geçmeli. Maalesef bazı yayınevlerinin yazarlara verdikleri vaatler yanlız paralarını alana kadar. Sonrası mı? Maalesef yalan vaatlerden ileri gitmiyor. Çünkü kitapları satışları, tanıtımları, imza günleri, konferanslar, söyleşiler hepsi havada kalıyor. Ve kitapların satışlarıyla ilgili bir bilgi verilmemesi maalesef yazarları hayal kırıklığına uğratmaktadır. Kimi yazar ne zorluklarla emek verip bir kitabı nasıl çıkarıyor biliyormusunuz? Sanki iki saniyede yazmış ve bedava çıkarmış gibi kitabı. Işte öyle değil. Kimi hanımın kolundaki bilezikleri satmış, kimi çocuklarının boğazından kısmış sırf bir kitabı olsun diye. Böyle gayretli, azimli insanlarımıza destek vermeliyiz. Kalemi sağlam olan yazarlarımıza destek verip bir plakette olsa başarılarını kutlamak gerek. Ve yazarı daha çok yazmaya teşvik etmek lazım. 

Maalesef yüzyıllardır Ortadoğu'nun nasıl bir Avrupa hayranlığı varsa, bizimde asırlardır Batı yazarlarına karşı hep bir hayranlığımız olmuştur. Avrupa ülkeleri  yüzyıllardır hep Ortadoğu toprakları üzerinde nasıl rant sağladılar ise Batı yazarlarda hep üzerimize rant sağladılar. Daha anlaşılır bir şekilde örnek vereyim. Şimdiki Türkiye coğrafyasında gidersek; Batı yazarların Doğu'da kazandıkları rantlar gibi... 

Çünkü Batı hep yazarlarına destek vermiş, gerek imza, söyleşi, konferans alanlarında ön ayak olmuştur. Evet, destek veren kimlerdir diyeceksiniz. Kimler mi? Yerel yönetimler, mili eğitim müdürlükleri, kaymakamlıklar ve valiliklerdir.  

Fakat Doğu bunu bir türlü beceremedi. Ve gerek yazarlarını gerek sanatçılarını tanıtma konusunda sınıfta kalmıştır. Doğuda çıkan yazarlar yokmu ki? Elbette var. Fakat bu yazarlar da Batıya giderek yani Istanbul, Ankara ve Izmir bölgelerinde ses getirmişlerdir. Doğunun toprakları üzerinde yaşayan ve Mezapotamyanın bağrında çıkan yazarların kalemlerini okumanızı tavsiye ederim. 

Evet, ben Urfa'lı bir yazar olarak kendi çabalarımla çıkardığım kitapların hiç bir zaman maaliyetini düşünmedim. Tek düşündüğüm şey, kitaplarımın okuyucularımla buluşmasıydı. Yeri geldi, kitaplarımdan yüzlerce hediye ettim. Yeterki okunsunlar diye. Çok şükür kendi gayretlerimizle kitaplarımızı okuyucularımıza ulaştırabiliyoruz. 

Ben bundan aylar önce yaşadığım bölge deki yerel yönetime, "yazarları  kitaplarıyla birlikte okullarda bulunan öğrencilerle ve velilerle buluşturun." demiştim. Çünkü yazılan kitapların insanlara  ulaşması gerekli ve insanlar okuyabilsin. Hem insanları okumaya teşvik etmek ve hemde yazarların o kadar emek verdiği kitapların okuyucularla buluşması için bir ön ayak olmasıydı. Bunlarda belediyeler ve milli eğitim müdürlüğüdûr. Bunlar bölgesindeki yazarlarına ve sanatçılarına  destek vermese, başka kim destek verebilir acaba? Ama maalesef bir söyleşi ,konferans ve imza günleri için Batıdaki yazarlara yer veriyoruz. Ve yazarlarımızı ofsayta bırakıyoruz. Böylece Doğuda hiç bir yazar ne Türkiye'de nede Avrupa ülkesinde maalesef söz sahibi olmuyor, ve tanınmıyor.

Asırlardır Avrupa ülkeri nasıl Ortadoğu toprakları üzerinde rant sağladıysa, Batı yazarlarda bizim üzerimizde hep rant sağladılar. Ve şimdiki nesilde de aynı şeyler devam etmektedir. Batıya olan hayranlığımız gözlerimizi kör etmiş, mezepotamya toprakları üzerinde yetişen yazar ve sanatçılarımızı göremiyoruz. Bundan dolayıda hep bölge olarakta geri kaldık ve kalmaya devam ediyoruz. Bölgesindeki yazarına ve sanatçısına değer vermeyen yerel yönetimler hep geri kalacaklardır unutmasınlar! Ne bölge olarak gelişecektir,  nede eğitim ve okuma konusunda ilerleyecektir. Burada şunu söylemek isterim; " kapımızın önündeki çayır çimen bize hoş gelmez. Fakat komşunun kapısında çıkan cılız bir ot dikkatimizi çeker ve gözümüz hep o ota takılır. Böylece içinde yaşadığımız o bolluğun farkına varmadan hep başkalarının kuyruğuna takılıp gideriz."

Daha çok kitap okumanız dileğiyle.

Allah'a emanet olun.