Değerli okurlarım,

Gün geçtikçe ne yazık ki insanların birbirine tahammülü kalmadı. Yeryüzünde yaşayan insanlar ne kadar hayatını anlamsız idame edebiliyorsa, ahirette göç edenlerin de artık bir değeri kalmıyor. Yıllar önce vefat edenin evinde ve yaşadığı toplum içinde aylarca yası tutulurdu. Hatırlıyorum da babaannem vefat ettiğin de üç- dört ay gelen, gidenimiz olurdu. Yıllar geçtikçe taziye bir haftaya daha sonra üç güne ve en son şimdilerde vefat eden kişinin gömüldüğü gün itibari ile iki güne yani bileceğiniz bir buçuk güne indi taziyeler.

Bir buçuk gün içinde duyan olur, duymayan olur velhasıl artık ölünün de bir değeri kalmadı. Tahmin ediyorum ki bir kaç yıl sonra ölü defin edilir edilmez mezarı başında başsağlığı dilenir ve herkes evine dağılır. Çünkü yaşadığımız zaman diliminde gün geçtikçe insanların birbirine tahammülü kalmamış ve kalmıyor. Doğrusu insanlık artık yok olup gidiyor diyebiliriz.

İki tanıdık kişi birbirini gördüğü yerde yön değiştiriyor 'aman göz göze gelmeyelim' diye. Kimse kimseyi evine misafir olarak kabul etmiyor aman ha bir çay ikram etmesin diye. Oturduğu binada kapı komşusunun kim olduğunu bilmez, karşılaştığında selam bile vermez olduk. Hani o eski komşuluk? Akşamları yapılan yemekler komşuya gitmeden sofraya yemek gelmezdi. Öncelikle pişen yemekler evde bulunan en güzel bir tabaka konup komşuya gönderilirdi. Şimdilerde ise kapı komşusundan tutunda oturduğu binada kimlerin oturup oturmadığını bilmez oldu insanlar. Komşusuna nadiren yemek gönderen olsa da bir kağıt parçasına yada hazır tabaklara konup gönderiyor. Akrabalık yok oldu gitti. Ebeveynler çocuklarını  akraba bağından ettiler. Yeni yetişen nesil amcalarını, dayılarını,  teyzelerini, halalarını ve kuzenlerini tanımaz oldu. Yardımlaşma, dayanışma yok olup gitti. Kim nerede nasıl yaşıyorsa yaşasın düşüncesiyle herkes yalnızca Kendi menfaatini ve çıkarını düşünerek daha nasıl lüks bir hayat yaşarım derdinde.

Yaşamak bu mu? Değil!

Hâlbuki Allah' u Teâlâ yeryüzünde yaşayan kullarının doğru yolda gitmesi çin kendi kêlamı olan Kur'an'ı Kerim'i indirdi. Ve Kur'an'ı Kerim Şahı okuyup anlamak içinde akıl verdi. Peygamber efendimizi elçi kıldı. Gerek Allah-u Teâlâ, gerekse Hz. Peygamber efendimiz Resülullah, dayanışma, birlik, beraberlik, kardeşlik  ve iyilik üzerine çok güzel örnekler vermişlerdir. Bunlardan bir kaçı:

"Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah, size âyetlerini böyle açıklar ki, doğru yolu bulasınız."(Âl-i İmran-103)

"Sana, Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar:

De ki: “Sevap kazanmak için harcayacağınız şeyleri öncelikle ananıza, babanıza, akrabanıza, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara verin.” İyilik olarak her ne yaparsanız, Allah onu mutlaka bilir." (Bakara-215)

"Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun."

(Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74-75)

Ebu hureyre’den haber verdi ki, Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Sizleri zandan sakındırırm. Çünkü zanla söylenen sözler yalanı daha çok olandır. Birbirinizin eksikliğini görmeye ve işitmeye çalışmayınız, hususi ve mahrem hayatınızı da araştırmayınız. Birbirinize hased etmeyiniz, birbirinize arkanızı çevirip küsmeyiniz, birbirinize buğz ve düşmanlık da etmeyiniz. Ey Allah’ın kulları, birbirinizle kardeşler (mesabesinde) olunuz!”.

(Sahih-i Buhari ve Tercemesi, Mütercim: Mehmed Sofuoğlu, Ötüken Yayınları, İstanbul 1987, Cilt 13, syf.6046)

 Hz.Peygamber Resülullah efendimiz (s.a.v.) şu yedi şeyi emretmiştir:

-Hastayı ziyaret etmek, 

-Cenazeyi (kabre kadar) takip etmek, -Aksırana Allah’tan rahmet dilemek, -Zayıfa yardım etmek, 

-Mazluma yardım etmek, 

-Selâmı yaymak ve yemin edenin yeminini tasdik etmek.”(Buhari,İsti’zan,8)

Peygamber efendimiz hadislerinde İslamiyet'in daha nasıl güzel bir şekilde yaşanması dile getirmiştir. Bizlerde yaşadığımız toplumda daha nasıl iyi ve faydalı bir birey olmak için çaba göstermeliyiz.Bu geçici dünyada baki değiliz. Yeryüzünde yaşayan ne kadar canlı varsa hepsi fanidir. O halde Allah'ın bizlere lütf ettiği nimetlerinden faydalanırken o nimetlerin kıymetini bilip şükredenlerden olalım. Fakiri, fukarayi gözetleyelim ve elimizde geldiği kadar ufakta olsa yardım edelim. Bilelim ki o nimetleri veren Allah bizi bir sınavdan geçiriyordur. Geçirdiği bu sınavda kim başarılı olmak istemez? O halde iyilikte, yardımlaşmakta, birlik ve beraberlikte yarışalım ki en iyi derecelere gelelim. 

Ne oldu da insanların birbirinin yüzüne bakacak kadar tahammülü kalmadı? 

Allah'a emanet olun.