Değerli okurlarım, 

Tam bir yıl geçti Türkiye'nin yüzyıllar sonra yaşadığı asrın felâketi dediğimiz "6 Şubat Depremi". Türkiye'de 11 şehir telef olurken bunun yanında tüm Türkiye yara almıştı. Giden binlerce can ve insanımız. Bir yıl geçmesine rağmen hala acılar taze halen yürekler yaralı ve bitkin. 

Bu asrın felâketi bize neyi öğreti; bugünün yarınını yaşamak bir ihtimaldır. Evet maalesef bugün varız, yarın yok olma ihtimalimiz çok. Hiç bir zaman yarını yaşayacağımızın garantisi yok. Bu ne demek oluyor; hiç bir işimizi yarına bırakmayacağımız anlamına geliyor. Bu işler nelerdir derseniz, hayatın daha dolu dolu geçmesi için her vaktin ne kadar çok değerli olduğunu öğreti bize 6 Şubat.

Fani bir dünyada yaşadığımızı ve birgün ölümün gelip kapımızı çalacağını öğreti bize 6 Şubat. Tabii ölüm dediğimizde bunun hayırlısı da var. Hani bir söz var ya" Allah ölümün hayırlısını versin" diye. Evet, Allah ölümün hayırlısını her kuluna nasip etsin. Çünkü her ölen muhakkak gömülecek belli bir yerin olmasını ister ki, geride kalanlar en azında onları hatırladığın da gelip mezarının başında ansınlar.  İşte 6 Şubat Depremi maalesef bunu da öğreti bize. Çünkü binlerce insan çöken enkazlar altında yok olup gittiler. Yeri yurdu belli olmadan. İnsanlar yakınlarından bir uzuv aradılar günlerce. Yeter ki bir mezarı olsun diye. Halen acılar diri, halen acılar taze. Ateş düştüğü yeri yakıyor elbette. Evet, 6 Şubat bize neyi öğreti; hayatta yaşarken hiçbir şeyin insan yerini tutmadığını ve hiçbir şeyin insan kadar değerli olmadığını. Peki biz bunu biliyor muyuz? Birbirimize ne kadar değer veriyoruz? Birbirimizi ne kadar sayıp seviyoruz? Bugün var isek yarın yok olduğumuzu kavrayabiliyor muyuz? Yetirip kaybetiklerimizi tekrar hayata görmek istediğimizde görebiliyor muyuz?  Ya da hep ertelediğimiz işlerimizi ya da eşimize, çocuklarımıza, annemize, babamıza ve yakınlarımıza karşı duyduğumuz ilgiyi, sevgiyi gösterebiliyor muyuz?

Bazen tek ihtiyacımız olan bir el ve bizi anlayacak bir yürektir. Der Can yücel.İşte, 6 Şubat Depremi bize çok şey öğreti. Sevenlerimizin ve sevdiklerimizin kıymetini bilelim geç olmadan. Bunları yaşarken hayatı zenginliğiyle değil, hayata insan kalabilmeyi başarmalıyız. 

İnsanların zayıf noktalarını takip edip onları beklenmedik yerinden vurmak insanca yaşamak değildir.Bir malın fiyatını olduğundan yüksek gösterip insanların o malları almak için çaresiz bırakmak insanca yaşamak değildir.Eğer insanca yaşamıyor her gün bedeninize yeni bir elbise giydirip insan olduğunuzu düşünüyorsanız bilinki ancak kendinizi kandırmış olursunuz. 

Evet, 6 Şubat  birçok şeyi öğreti gibi insana da insanca yaşamayı. Ders alan var, almayanlar var. Bir atasözümüzün dediği gibi:" Ne ekersen onu biçersin" diye.

"Aslı olan hakkın helal edilmesi olmalıdır.Aslı olan helaleşmek olmalıdır.Helaleşmek; mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz." Ne güzel anlatmış hayatta helal yaşamayı, edebiyat duayeni Alev Alatlı. Edebiyatın üstatlarından bir yıldızı daha kaybettik 2 Şubat'ta. Allah gani gani rahmet ve mağfiret eylesin. 

Böyle felaketlerin bir daha yaşanmaması temenisiyle yakınlarını kaybedenlere Allah'tan sabır, yaralı olanlara acil şifalar diliyorum. Ayrıca bu günün Miraç Kandiline denk gelmesinden de bir hayır vardır diye düşünüyorum. Tüm Müslüman aleminin Miraç kandili mübarek olsun.Sağlıkla, huzurla, muhabbetle kalın.

Allah'a emanet olun.