Günlerdir devam eden ve Şemdinli'de başlayıp Hakkâri ve Yüksekova'da doruk noktaya çıkan olaylar tüm ayrıntıları ile vatandaşın gözünün önünde gerçekleşti. Gelişmeleri örgütün eski ve yeni yöntemler ile nasıl gerçekleştirdiğini aktarmaya çalıştık. Bu arada demokrasinin nimetlerinden faydalananlar, devleti kendine herhangi bir sebepten hasım görenler, durumu fırsat bilip asker, polis demeden saldırdılar. Demokrasinin nimetinden bir türlü faydalanma şansına sahip olamayanlar ise hala Türk bayrağına sarılı tabutlarla evlerine gelmeye devam ediyor.

 

Bu son 15 yıldır aralıksız böyle. Kalkıp Danimarka'dan yayın yapan Roj TV'nin kapatılmasını isterken, yurt içinde yayımlanan "Ülkede Özgür Gündem" gibi gazeteleri kapatmayı ihmal etmeyelim. Bu gazete dağda ölen teröristlerin ölüm ilanlarını yayınlıyor. Askerine, polisine, JİT'e, MİT'e darbe üstüne darbe indirmeye çalışıyor.

 

Durum ülke içi dengeler açısından özetle böyle iken, komşu ülkeler ile AB ve ABD açısından nasıl bir denge oluştuğunu ele alalım.

 

Hemen belirtelim, olaylar sırasında devlet otoritesi yok gibiydi. Devlet otoritesinin güvenlik ayağı adeta kediyi fareye ezdirir gibi ezdirildi. Güvenlik güçleri olaylar karşısında geride tutuldu, hatta gerektiği gibi kullanılmadığı için devlet orada yokmuş gibi gösterildi.

 

DEHAP'lı İl ve ilçe belediye başkanları duruma hakim oldular, halkı onlar sakinleştirdiler. Ama aynı zamanda bunların terör örgütüyle kolektif çabaları sonucunda olaylar başladı.

 

Şimdi bu durumu hemen fırsat bilip istismar edecek, geleceğe yönelik olayları provoke edecek biri Irak kuzeyinde hazır bekliyor. Bahsettiğimiz kişi Barzani'den başkası değildir. Hemen belirtelim ki daha PKK terör örgütü hayata geçmediği zamanlarda, PKK terör örgütünün kullandığı arazi yollarından Barzani peşmergeleri yurt içine girip çıkar, yöre halkı ile toplantılar, sohbetler yaparlardı. Daha sonra bölgeye hakim olan PKK militanları bu yolları ve güzergahları kullanmaya başladı.

 

Her anı fırsat bilen Barzani, daha dün "eğer Irak'ta iç savaş çıkarsa bağımsızlığımızı ilan ederiz, ABD Başkanı Buş ile bu konuda mutabıkız" dedi.

 

Eğer Irak'ta iç savaş çıkarsa çok kan dökülecektir. Aynı zamanda Irak'ta ki iç savaşı derhal Türkiye içinde de yaymaya çalışacaklardır. Zaten paylaşım bu şekildedir. Bu gün İmralı'da yaşayan sapık ruhlu terör örgütü başının payına sözde Kuzey Kürdistan dedikleri Türkiye dilimi düşmektedir. Barzani ve Talabani de Irak'ı ve İran'ı paylaşacaklardır.

 

Amirlerinin dediğinin dışına çıkamayan, halkını düşünmekten çok elde edecekleri maddi çıkarlarını gözeten, emir kulu bu iki lider zaten ABD ve AB senaryolarını uygulamaya hazırlardır. Kendilerine verilecek görev bellidir.

 

Burada batının rolü önemlidir, zaten doğu kontrol ediliyor olacaktır, böylece Batı birçok alternatif içerisinde hareket edecektir.

 

Öncelikle batı, yurt içinde çeşitli çıkar çevrelerinin oluşturduğu ve faaliyetlerine devam eden sivil toplum örgütleri içerisindeki etki ajanları ve provokatörleri ile iç hareketliliği başlatırken, aynı zamanda yine bazı akademik çevrelerin içindeki teorisyenlerin; demokrasi ve insan hakları adına söylemleri ile toplum tahrik edilmek istenecektir.

 

Batı aynı zamanda başlayan ve başlayacak olan eylemselliğe daha diplomatik bir üslupla yaklaşacak ve doğu güneydoğu bölgesi hareketliliği ile yurt içinde belli kritik illerdeki hareketliliği bu diplomatik yaklaşım ile daha da pekiştirmeye çalışacaktır.

 

Ama en önemlisi İran-Irak-Türkiye çatalında gelişecek hadiseler olacaktır. Hemen belirtelim ki batı özellikle ABD başta olmak üzere İran'ı daha köşeye sıkıştırmaya çalışacaktır. Burada esas amaç Kürtlere bir federatif yapı sağlamak kadar, başta İran olmak üzere Suriye ve kısmen de Türkiye'yi çözmek olacaktır.

 

Türkiye'den istenecekler zaten bellidir. Esas çatışma İran ve Suriye içlerinde olacaktır. Böylece Türkiye diğer iki ülkeye göre daha az cezalandırılmış ama aynı zamanda bu iki ülkenin başına gelenler ile terbiye edilmiş bir ülke olacaktır.

 

Bu eylemsel hareket dalgası bir sonraki safhada Kuzeye yönlendirilerek Kafkaslar hedef alınacaktır.

 

Çizdiğimiz bu tablo tabiî ki karamsar ve olmasını istemediğimiz olaylar zinciridir. Ama birileri bu tablo oluşsun diye elinden geleni ardına koymamaktadır.

 

Su uyuyor düşman uyumuyor

 

Mutlu, huzurlu ve devlet otoritesi olan bir Türkiye dileği ile.

 

Bitti.