Amerikalı gazeteci Claude Salhani "The American Conservative'nin Eylül sayısında bir senaryo yayınlandı. Bu senaryoya göre İsrail-İran savaşı dört aşamada cereyan edecektir. 1. aşamada Necef çölündeki askeri üslerden kalkan İsrail uçakları, İran'ın Buşehr'deki nükleer tesislerine saldırır. İsrail operasyondan sonra herhangi bir açıklama yapmaz. İran bir kaç İsrail uçağı düşürüldüğünü açıklar. Harekâtın hangi ülke üzerinden geçerek yapıldığını tesbit etmeye çalışır. İsrail bir misilleme yapılacağı endişesiyle beklemeye başlar. İran'ın Pakistan'dan nükleer silah alıp fırlatamayacağını değerlendirir. Pervez Müşerref'in de İran'a nükleer silah vermeyeceği değerlendirilir.  

2. aşamada İran, Irak'a girer ve Amerikan ordusu ile devrim muhafızları arasında çatışmalar başlar. Irak'lı Şiiler Amerika'ya karşı kışkırtılır. Lübnan'da üstlenen Hizbullah Örgütü İsrail'e karşı harekete geçirilir. İsrail'in sınır kentleri yoğun şekilde ateş altına alınır.  

3. aşamada Ankara dahil bütün İslam coğrafyasında Kazablanka'dan Karaçi'ye kadar halk ayaklanır. İsrail aleyhtarı gsöteriler başlar iş çığırından çıkar.  

4. aşama Pakistan'da yönetim el değiştirir. İktidarı ele geçiren İslamcılar İsrail'e nükleer misillemede bulunur. Karşılıklı milyonlarca insan ölür. İslam coğrafyasında yönetime gelen radikaller İsrail'e savaş açarlar. Suriye, Ürdün ve Mısır İsrail'le savaşmaya başlar İsrail'de yönetim zayıflar, nükleer silahlarla Arap başkentlerini vurur. Amerika ateşkes için büyük gayret gösterir.  

Bu senaryo mantık itibariyle çürük adeta temenniden ibaret elmalarla, armutları toplamaya çalışan ciddi mantık atlamalarına ve yanlışlara haiz bir varsayımdır. Şöyle ki İran'ın bir nükleer şokla karşılaşması veya nükleer tesislerinin vurulması halinde topyekün İslam coğrafyasının birlikte hareket edeceği yanlış bir kurgudur. Ayrıca İran'ın Pakistan'dan nükleer silah alacağı veya Pakistan üzerinden İsrail'e nükleer silah atılacağı faraziyesi kökten hatalıdır. Bu kurgunun tek doğru tarafı vardır o da şudur: İsrail mutlak surette İran'ı vuracaktır. Bunu yapmak için Amerika'dan 500'e yakın beton delici (sığınak yıkıcı) ağır tahrip silahı almıştır. Bunu ne zaman yapacağı sualinin cevabı ise şudur:  Amerikan Başkanlık seçimleri bittikten sonra seçimleri Bush kazanırsa İsrail saldırısı birlikte plânlanacak, şayet Kerry kazanırsa Irak'tan çıkmayı ve savaşa son vermeyi düşünen bu başkan oldu bittilerle karşı karşıya bırakılacak. Hadiseler hiçbir zaman Kerry'in kendi plânladıkları gibi gitmeyecektir. CFR, Amerikan Yahudi (Likud cephesi) merkezi ve JİNSA yeni proaktif plânları devreye sokacaklardır.  

Bir İsrail saldırısı ile karşı karşıya kalacak olan İran şunu hesap etmek zorundadır. Böyle bir durumda ne yapabilirim? Tesislerimi nasıl koruyabilirim? İsrail saldırısını erkenden nasıl haber alabilirim? Bu saldırıya daha ağır bir karşılık vermeyi nasıl başarabilirim?  

Şayet İran istihbaratı İsrail'in ne zaman harekete geçeceğini tesbit edebilir (buna elektronik tesbit imkân kabiliyeti de dahil edilmelidir) ve saldırıyı orta ve yüksek irtifa hava savunma tedbirleriyle bertaraf edebilirse İsrail'in direk İran'a nükleer taarruzdan başka bir mukabele imkânı kalmayacaktır. İran'ın elinde İsrail'e karşı kullanabileceği kitle imha silahı varsa bunları İsrail'e karşı kullanma hak ve meşruiyeti doğacaktır. Claudi Salhani'nin analizinde dikkati çeken önemli bir ayrıntı şudur; İsrail'in, Pakistan dahil İslam coğrafyasında her yere vuracak yeteneğe ve silah kapasitesine sahip olduğunun ifşa edilmesi. Yani İsrail hem kitle imha silahlarına sahiptir hemde bunların uzun menzilli atma vasıtalarına sahiptir. Konuyu bu açıdan değerlendiren Ian s Lustick (Ortadoğu uzmanı) "İran'ın nükleer programı ideolojik endişeden çok güvenlik endişesinden kaynaklanmaktadır" diyor. Gene Lustick; Amerika ve batılı güçlerin İsrail'in nükleer silah edinme politikaları karşısında takındığı çifte standart İran'a yönelik politik baskı ve diplomatik yıldırma siyaseti İran'ın çabalarını haklı gösterebilir" diyor.  

1991'deki Körfez Savaşı'nın hemen ardından dönemin Hindistan Genel Kurmay Başkanı'na Irak'taki ani ve ezici Amerikan zaferinden ne gibi stratejik dersler çıkarttınız sualinin sorulması üzerine Başkanın verdiği cevap şu olmuştur; "Amerika'ya kafa tutmadan önce atom bombanız olduğundan emin olun"  

Evet İran, İsrail ve ABD'ye direnmek için nükleer programda ısrar etmekte haklıdır. Kaldı ki İran'ın SSCB dağıldığı zaman bit pazarına düşen nükleer madde kaçakçılığı döneminde bir takım silahlar elde etmediğine dair bir bilgide yoktur. Dolayısıyla İsrail, İran'a vurduğu takdirde beklenmedik bir şokla karşılaşması mümkündür.  

Konuya devam edeceğiz...