İsrail ve Filistin, tarih boyunca kadim uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan Akdeniz havzasının en eski sakinleri sayılacak ülkelerdir.

1948 yılında İsrail devletinin kurulmasından bu yana çatışmalar sürekli devam etmektedir. Öyle ki bu çatışma sadece bölgesel niteliğin dışında Doğu Akdeniz sahasında da etkisini göstermiştir. Gazze Şeridi kıyısının yaklaşık 30-36 km açıklarında, Filistin karasuları sınırları içinde bulunan açık deniz gaz sahası, Gazze Marine doğal gaz sahası, Doğu Akdeniz'de keşfedilen ilk doğal gaz sahası olma özelliği taşıyor. 1999 yılında keşfedilen saha, 2000 yılında British Gas (BG) şirketi tarafından geliştirildi.

Tabi ki İsrail, Filistin'in Gazze Marine doğal gaz sahasını geliştirmesine izin vermiyor. Filistin söz konusu doğal gaz sahasındaki hakkını teyit etmek ve uluslararası boyutta İsrail üzerinde baskı unsuru oluşturmak için üç yıl önce Doğu Akdeniz Gaz Forumu'na katılmış olsa da hala bu doğal gaz sahasını kullanamıyor. Ayrıca İsrail’in Filistin topraklarını işgali, Gaza Marine gaz sahasının kime ait olduğu sorusunu karmaşık hale getiriyor.

Gazze’yi Filistin’in işgal altındaki diğer topraklarından ayıran en mühim özelliği, Akdeniz’le kıyısı olması… İsrail’in şu an için şeriat kanunlarının verdiği “Arzı Mevud” hayallerinin yanı sıra doğal gazdaki rezervleri de hedeflediğini söyleyebiliriz. Yani bu çatışma öngörüsü yüksek devletlerin planları dâhilinde işleyen çatışma senaryosu; Türkiye için oldukça önemli milli konularından biri olan “Mavi Vatan” olgusuna kadar ulaşıyor.

İsrail Gazze şeridini ele geçirirse ne olur?

İsrail’in Gazze Şeridi’ni ele geçirmesiyle birlikte öncelikle Gazze'yi yeniden işgal edip, kontrolü altına alacak. Hamas'ın bir kez daha asla İsrail'e saldıracak askeri kapasiteye sahip olmadığını garanti altına alarak, İsrail’in bölgedeki diğer hasımları Hizbullah ve İran’ı caydırma kuvvetini kullanacak. Ayrıca “Vaddedilmiş Toprakların “ en önemli kısmını ele geçirmiş olacak.

Doğu Akdeniz için konuşursak Filistin’in artık Akdeniz’de kıyısı bulunmayacak. Ayrıca bu kargaşanın Suriye, Şam gibi ülkelere dağılacağı öngörüsü gerçekleşirse, bu çatışmanın yüksek ihtimalle Türkiye’yi de etkileyeceği ortada.

Böylesi bir durumda Türkiye Suriye’deki operasyonlarını arttırma yoluna giderek, bölgede Batılı güçler tarafından ısrarla beslenilmeye devam edilen terör unsurlarının, İsrai-Filistin çatışması ile bölgede güç elde etme çabasının önüne geçecektir.

DÜNYA JANDARMALIĞINA GİRİŞEN ABD

2020 yılında en çok konuşulan konulardan biri olan Doğu Akdeniz denkleminde ‘ABD bölgesel güç arenasının parçası nasıl olabilir’ sorusunu tartışmıştık. Her krizin doğumunu lehlerine çeviren devletlerin başında gelen ABD  ve İngiltere için İsrail-Filistin çatışması kaçınılmaz bir fırsat.

Çatışmalar gölgesinde gözden kaçmayan iki olay var ki ABD ve İngiltere’nin , "İsrail'i desteklemek" amacıyla Doğu Akdeniz'e gözetleme uçağı donanma ve uçak gemisini göndermesi…

İngiltere'de Başbakanlık ofisi gözetleme uçağının , "silahların terörist gruplara aktarılması gibi bölgesel istikrara yönelik tehditleri takip etmek" amacıyla görevine başlayacağı aktardı.

Gözetim uçağının yanında helikopterler, P8 deniz karakol uçağı ve bir denizci birliği de  yer alacak.Bunun caydırıcı bir etki yapacağını savunan Başbakan Rishi Sunak, askeri desteğin tansiyonun “daha fazla tırmanmasını önleyeceğini" söyledi.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, ise  USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisinin Doğu Akdeniz'e gitmesi konusunda emir verdiğini açıkladı.

Austin, bu hamlenin İsrail'e karşı 'düşmanca hareket edenleri' caydırmaya yönelik olduğunu belirtirken, uçak gemisine farklı yetenekteki üç savaş gemisi ile bir uçak filosunun eşlik edeceğini kaydetti.ABD bölgeye  ayrıca F-15, F-16 and A-10 savaş uçakları da gönderdi.

Abd görünen tabloda resmen Ortadoğu’ya el koyuyor. Güç gösterisi ve caydırıcılığın dışında ve Doğu Akdeniz’deki varlığı ile Yunanistan ‘a desteği hedeflerken Türkiye’ye de ile göz dağı veriyor olabilir mi?