Soğuk Savaş döneminde ABD ile ittifak ilişkisi kuran Tayland, Soğuk Savaşın sona ermesinden bu yana Çin’e yönelik dış politika davranışında önemli bir değişim yaşamıştır. ABD’ye karşı peşine takılma stratejisi izleyen Tayland, ABD-Çin rekabetinde büyük ölçüde daha proaktif bir dış politika takip etmeye başlamıştır. 

Çin hükümeti, Tayvan’ı "yeniden kendi topraklarının parçası olacak ayrılıkçı bir bölge" olarak görüyor.
Tayvan halkı ise kendi para birimi, pasaportu, silahlı kuvvetleri, anayasası ve seçilmiş cumhurbaşkanı olan bölgenin bağımsız bir ulus olarak görülmesi gerektiğini düşünüyor.

Tayvan’ın statüsü hakkında bir kafa karışıklığı söz konusu.

Bölgenin kendi anayasası, demokratik yollarla seçilen vekilleri ve yaklaşık 300 bin askeri bulunan bir ordusu var.

Çan Kay Şek’in sürgündeki Çin Cumhuriyeti hükümeti, ilk etapta Çin’in tamamını temsil ettikleri iddiasıyla ortaya çıkmış, Çin topraklarını işgal edeceğini öngörmüştü.
Birçok Batılı devletin o dönem Çin’in resmi ve tek hükümeti olarak tanıdığı Çan Kay Şek iktidarı, Çin’in Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ndeki koltuğunun da sahibiydi.

Ancak 1970’lere gelindiğinde bazı ülkeler Taipei hükümetinin Çin anakarasında yaşayan yüz milyonlarca kişiyi temsil ettiğini düşünmenin artık mümkün olmayacağını dile getirmeye başladı.

Washington’un politikası uzun süredir “stratejik muğlaklık” üzerine kurulu.

ABD, Çin’in Tayvan’ı işgal etmesi halinde duruma askeri olarak müdahale edeceğini söylüyor.
Bir yandan Pekin’in sadece tek bir Çin hükümeti olduğunu öne süren “tek devlet” politikasını destekliyor ve Taipei ile değil Pekin’le resmi diplomatik ilişkileri var.

Ancak diğer yandan da Tayvan’a savunma silahları tedarik edeceğini söylüyor ve Çin’in olası bir saldırısının büyük endişe yaratacağını söylüyor.

ABD Başkanı Joe Biden, Mayıs 2022’de ülkesinin Tayvan’ı askeri açıdan savunup savunmayacağı yönündeki bir soruya duruma müdahale edecekleri yönünde yanıt vermişti.

Kısa süre sonra Beyaz Saray konuya açıklık getirmeye çalışmış, ABD’nin Tayvan politikasının değişmediğini belirtmiş, Çin’in “tek devlet” politikasına taahhütlerini yinelemişti.

Tayvan konusu, ABD-Çin ilişkilerinde yıllarca gerilime neden oldu.

Çin, Washington’un Taipei’ye desteğini kınayan açıklamalar yaptı ve Biden’ın ABD Başkanı seçilmesinden bu yana Tayvan hava sahasında ihlallerini artırdı.

Son olarak şu an gündem de olan İsrail -Filistin krizi uluslar Arası aramayı farklı bir sahneyi izlemeye itti. Eğer ki bu gerilim yaşanmasaydı muhakkak ki konuşacağımız konu Çin, ABD ve Tayvan gerilimi olacaktı. Bu sebeple de bu İsrail Filistin krizinin Çin tarafına oldukça fayda sağladığını söylebiliriz.