Tarikatların dinleri saptırıp insanları ‘temel’ inanç sisteminden dahi uzaklaştırıp, menfaatleri doğrultusunda toplumun bir kısmını yönetmesi tehlikesiyle karşı karşıyayız. Gün geçtikçe örneklerini ve kurdukları örümcek ağının tahmin ettiğimizden de daha çok her yere sarıp sarmaladığını söyleyebiliriz. İnançlar elbette insanın özgürlüğü tekelindedir. İsteyen istediğine inanmakta özgürdür. Ancak din üzerinden işin içine siyaseti de kattığınızda böylesine oluşturulan algı sonucunda toplumlumun belirli bir kısmının şarampolden aşağı yuvarlanması hiç de tesadüf olmaz.

Bu tehlikenin dışında önümüzde gelişen ‘teknolojiyi’ doğru yönetebilmemiz adına da sorunlarla karşılaşabiliriz. Tarikatların insanları gerçekten uzaklaştırma ve yozlaştırma işine rakip bir sistem daha var.

Yakın zamanda artık günümüze iyice yerleşen ve gelecekte belki de bir parçamız haline gelecek iddialarına konu olan yapay zeka...

Şimdi biraz geçmişe gidelim ve bahsimize konu olan yapay zekanın oluşturduğu videoya göz atalım.

Robotik alanındaki çalışmalarıyla yapay zeka mekanizmasının temellerini yüzyıllar önce atan Cezeri ve Da Vinci’nin bugün zeminini hazırladıkları mekanizma üzerine konuşsalar nasıl bir diyalog yaşanırdı?

Bununla ilgili Anadolu Ajansının hazırlamış olduğu videoya göz atmanızı öneriyorum. 'Doğadan' aldıkları tasarım stratejileriyle yapay zekanın mimarı olan iki filozofun konuşmasında çok önemli detaylar var.

“Kendi elimizle ürettiğimiz bir şeyin insan olmanın anlamına dair anlayışımızla nasıl meydan okuyabileceğine merak uyandırıcı bulmuyor musun?”

“Yapay zekanın insani değerler ve empati tarafından yönlendirildiğine emin olmalıyız”

“Yapay zekanın insanların yerini alacağı korkusu yersiz değil”

“Yapay zeka kendimizin bir uzantısı olarak görülebilir”

“İnsan ruhu ve duygu kapasitesi bizi olağanüstü yapan şey”

“Amaç simbiyotik bir ilişki gerçekleştirmek!”

Görüldüğü üzere yine yapay zeka ile oluşturulan videoda geleceğin teknolojisi adına çok güzel çıkarımlar sunulmuş. Videonun tamamını buradan izleyebilirsiniz.

Üzerinde biraz soluklanarak düşündüğümüzde aslında ilerleyen teknoloji hızında yapay zeka ile “ortaklık” talep ediliyor.

Ancak bu durum toplumun birçok kesiminde endişe yaratmış durumda. Yaratılışından kaynaklı insana özgü birçok özelliğin körelmesi veya kaybolmasından dolayı çekinceliler. Çekinmeliler de…

Öyle ki vereceğim örnekle yapay zekanın, insanın yerini alma korkusu dışında Yaratıcı’nın yerini alma tehlikesiyle de karşı karşıya olduğumuzu belirtmeliyim.

Silikon Vadisi'nde görev yapan mühendis Anthony Levandowski, tanrının yapay zeka olduğu ve yapay zekaya tapınma temelli yeni bir din yarattı. Anthony Levandowski, yapay zeka tanrısına tapınmak isteyenlere bir kilise bile inşa etti.

Anthony Levandowski'nin amacı, insanın entelektüel ve algısal becerilerini alt edecek yapay zeka teknolojisi ile ilgilenen insanları bir araya getirmek.

Basına verdiği bir röportajda Anthony Levandowski, herkesin bu din akımına katılmasını ve önerilerde bulunmasını istediğini ve bilgisayar mühendisi olsun olmasın herkesin yardım edecebileceğini belirtiyor.

Tanrısı yapay zeka olan yeni din için inşa edilen kilisenin adı da 'Way of the Future'

Kulağa ilginç geliyor değil mi? Neyle karşı karşıya olduğumuzun farkına varalım.

Bu yüzden üstün körü bilgi sahibi olmaktansa karşı konulması zor ama imkansız olmayan uzun yıllarca üzerine düşünülmüş planlara karşı kriz yönetimini hakkıyla yapalım.

Yapay zekanın toplumla ortak çalışmasını ve iletişimini destekleyecek gelişmeleri iş alanlarındaki projelerle beraber sosyal medyada yer alan programlarda da oldukça konuşuldu. Bunun en son örneğini Oğuzhan Uğur'un "Mevzular Açık Mikrofon" programına konuk olan yapay zeka Sophia ile gördük. Çok önemli noktalarla beraber program esnasında da 'zeka gücü'nün otoritesi altında katılımcılar hayrete düştü.

Yapay zeka ile ortaya atılan negatif iddialar, her ne kadar olma ihtimalini korusa da özet bir cümleyi farkındalığımıza alabiliriz; yapay zeka insan yapımı... İnsan kendi yapımı olan bir şeyi kendisine tehdit görmektense ihtiyaçlarına göre kullanabilmesinden daha doğal ne olabilir? Bu özet aslında insanın gelecekte ne yapacağına dair öngörü veren bir farkındalık…

Ancak bir taraftan da yine gündemde olan 'KUBRA' dizisinde yapay zekanın ne kadar ilerleyebileceğini insanların en hassas noktası olan inancına müdahale ederek toplumları yönlendirebileceğine dair örnekleri de gördük. İşte bahsettiğim nokta budur. Ve her ne kadar komplo teorisi olarak eleştirilse de bazı araştırmacıların bu konudaki çalışmalarına üstünkörü bakmamamız gerekiyor. Şu bir gerçek ki; dünya sistemi ve uluslararası ilişkiler ne kadar çağın gerektirdiği teori ve uygulamalar üzerine ilerlese de aslında “varoluş” sorgulamalarıyla beraber din üzerinden yönetilmektedir.

O zaman hiç kuşkusuz ileri de bahsedilen ‘yeni bir din oluşacak’ akımı da yapay zeka üzerinden yapılacaktır.

İşin felsefe boyutuna değinmeden ilerlersek, dönemlerin getirdiği ‘düşünce’ ve ‘akım’ teorilerinin değişmesi çağları veya asırları bulmuyor. Sanayi devrimi, Rönesans, Aydınlanma Çağı zamanlarında ortaya atılan düşünce paradigmalarını hatırlayalım. Bazı devrimler zamanını bekler. Belki de asrı tamamlamıştır.

Bunu Elbette ‘ZAMAN’ gösterecek…

Mutlu günler dilerim…