(Konuşmadığım Kısım) Güven Hareketi'nin bu dönem yaptığı son toplantıda bir konuşma yaptım. Sn. Başkan Samim Uygun Bey bu ortamda siyasi iktidarı seçime zorlamak için ne yapmak gerekir noktasında bir konuşma yapmamı arzu ediyorlardı. Ancak ben yazının 2. bölümünde anlatacağım konuşmayı yaparak siyasi iktidarı seçime zorlamak meselesi üzerinde durmadım. İktidarı seçime zorlama meselesini şu çerçevede değerlendiriyordum. AKP seçime zorlanmalı mıdır? Buna ihtiyaç var mıdır? Seçim sisteminde temsilde adalet nosyonunun olmayışı AKP'nin suçu mudur? Cumhurbaşkanı'nın AKP tarafından seçilmesi dünyanın sonu mudur? Diyelim ki seçime gittiniz AKP'nin yerine kimi, nasıl getireceksiniz? Bugünün iktisadi, sosyal ve siyasal sorunları çözmede farklı yollar ve farklı alternatifler sunan başka partiler var mıdır? Şayet böyle birşey yoksa AKP'nin gitmesini istemenin yararlı olup-olmayacağını sorgulamak gerektiğini düşünüyordum. Ayrıca krize açık bir yapının devredilmesi enkazın başkalarının üstüne yıkılması gibi bir tehlikesi de bulunuyordu. Bu durumda sırf cumhurbaşkanını AKP seçmesin diye ülkeyi seçime zorlamak ne derece mantıklıdır? Hani bir söz var "leşi leşi öldürene sürükletmek lazımdır" madem ki ekonominin kırılgan yapısı devam ediyor, madem ki ekonomide dengesizlik temel referans haline gelmiş. Bu şartlarda kendi enkazlarının altında kendilerinin kalması veya bu işi düzeltecek çıkış yollarının bulunması noktasında siyasi iktidarın sıkıştırılması daha mantıklı değil midir? Bizce AKP'yi sırf Cumhurbaşkanı'nı seçmesin diye seçime zorlamak külliyen yanlış bir tutumdur. Şayet Sn. Başbakan ülke genelinde yeterli otoriteye ulaşmadan o yüksek makama sıçramak gibi bir hata yaparsa Özal'ın durumuna düşer. Bütün gücünü yitirir bundan sonra yapmayı düşündüğü projelerini de gerçekleştiremez. O makam kendisine bir şey katmayacağı gibi kendisi de o makama birşey katamayacaktır. Tesadüfen Çankaya'nın çatısına yanlışlıkla konmuş bir kuş gibi tüneyecek ve kalacaktır. Cumhurbaşkanlığına Nevzat Yalçıntaş, Mehmet Aydın, Vecdi Gönül ve daha birçok üzerinde muhalefetin de uzlaşabileceği ortak bir adayın bulunması bizce daha makul bir yol gibi gözüküyor. Kimileri mevcut Cumhurbaşkanını da halktan kopuk realiteden uzak biri olarak görüyorlar. Ancak mevcut Cumhurbaşkanı ideolojik tutum itibariyle halka ters düşse de herhangi bir siyasi zümreye istinad ettiği iddia edilememektedir. Devamı yarın