Son zamanlarda Atina ve Rum yönetiminin Doğu Akdeniz’de gerçekleştirdiği provokasyonlar artışa geçti. Geçtiğimiz pazar günü GKRY, KKTC’nin ve Türkiye’nin kıta sahanlığını ihlal ederek araştırma başlattı. Rum kesimi kendi kıta sahanlığında araştırma gemisinin faaliyete geçeceğini duyurmuştu. Türkiye’nin kıta sahanlığını ihlal etmesi ve 6 Ekim’de gerçekleşecek 63. tur istişari görüşmeleri öncesinde tansiyonu yükseltme çabasıyla birlikte bu eylemi hiçbir tarafa fayda sağlamayacaktır.

Türkiye birçok cephede milli menfaatlerini koruma adına diplomasi ve saha alanında yoğun uğraşlar veriyor. Özellikle taviz veremeyeceği bölge Doğu Akdeniz’de yaşanan bu tarz eylemler gerginliği arttıracak, kalıcı istikrarı sağlanmasında Türkiye’yi daha da zorlayan , dış politikada zorlayıcı ve Türkiye’ye istediklerini yaptırmayı hedefleyen bir amaç olarak karşımıza çıkıyor.

Dış İşleri Bakanlığı provokatif eylemler üzerine “Tüm bu tek yanlı eylemleri Doğu Akdeniz’de gerginliği arttıracak, barış ve istikrarı tehdit edecektir” açıklamasını yaptı. Ayrıca üçüncü ülkelere de bu eylemlere alet olmamaları mesajı verildi. Kıta sahanlığımıza yapılan tacizlere ses çıkarmamayı ve Kıbrıs Türklerinin haklarını savunmaktan vazgeçeceğimizi ümit eden Yunanistan ve Rum kesimi provokasyonları ile neyi hedeflerini bilmeli ve kime, nasıl bir fayda sağladıkları konusunda kendi politikaları çerçevesinde tekrar düşünmeleri gerekiyor.

Türkiye’nin ev sahipliğini yapacağı istişari görüşmelerinin 63. Turu öncesinde provokatif eylemler masadaki çözümü uzaklaştırmak amacı ile yapılmaktadır. Ege ve Akdeniz’deki sorunların çözülmesine yönelik; Türkiye ile Yunanistan arasında gerçekleşecek görüşmeler Türkiye’nin diplomasi tecrübesini yeniden hatırlatacak ve Türkiye için revizyonist devlet yorumlarını yaparken tekrar düşünülmesine yardımcı olacaktır. Diplomaside çareler tükenmediği sürece bu sınırdan çıkmayan ülkemiz yeri geldiğinde askeri varlığını da göstermeye hazır olduğunu Atina Yönetimi ve desteklerine muhtaç olduğu devletler çok iyi bilmelidir.

Çözüm odaklı görüşme öncesi gerçekleşen eylemlerin talimat ile gerçekleştiği açıktır. Yunanistan ‘ın maşa pozisyonundan bir an önce ayrılıp, kendi halkından birçok kesimin de istediği gibi Türkiye ile ortak çözüm yolunda ilerlemesi faydalı olacaktır. Yoksa topraklarını savaş ile kazanmamış bir devletin sahada başarılı olamayacağı gerçeğini; masada da , diplomasi yolu ile de sağlayamayacağını en açık şekilde görmeye devam edeceğiz.

Yunanistan’ın yansımayan en önemli problemlerinden biri de gerek tarihten gelen bir bağdan gerekse güncel dış politikayı çok iyi takip etmelerinden dolayı Yunan halkında oluşan Türkiye yönelik olumlu bakış açıları… İşte bu durum çoğu zaman Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı uyguladıkları politikalarda zora sokuyor. ABD ve AB’den aldığı özel destek ile Türkiye dış politikasını oluşturmaya çalışırken; provakatif eylemlerle gündeme gelmeyi hedefliyor.

Türkiye’nin Ege denizinin silahsızlandırma çağrısı, kapalı Maraş bölgesinin kısmen yeniden açılma adımı ve ada çevresindeki askeri tatbikat planı gibi davranışlarını kendilerince “kabul edilemez” olarak gören Yunan Dış İşleri Bakanı Dendias, Türkiye’ye karşı kozunu ‘ AB yaptırımları’ ile oynuyor.

Sonuç olarak; 63. Turu düzenlenecek istişari görüşmeleri, çözüme muhtaç konular tekrar masaya yatırılarak iki devlet içinde ilerleme kaydetmesi amacıyla gerçekleştirilecektir. Umarım ki , daha önce Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında olduğu gibi Yunan Dış İşleri Bakan’ı Dendias, AB yaptırım tehdidini vurgulayarak ve diplomatik teamüllere aykırı konuşma yaparak kendisine tekrar hadsiz bir görüntü vermeyi düşünmüyordur.

Sağlıklı ve mutlu günler dilerim…