Turnuvanın çeyrek final maçları keyifli ve heyecanlı anlara sahne oldu. Birçok futbolseverin Brezilya ve Arjantin’i favori göstermesine karşın sürpriz takımlar oyunun en keyifli anlarını izlememizi sağladı. Futbolu güzel yapan da tam olarak bu sürprizlerle dolu olması.

Çeyrek finalin ilk gününde Hırvatistan Brezilya’yı, Arjantin Hollanda’yı, penaltılarla geçti. Brezilya çok iyi kadrosuna ve oyun kalitesine rağmen turnuvaya veda ederken, Hırvatistan’ın Sambacılar karşısında taktik planı oldukça işe yaradı. Ama itiraf etmeliyim ki Hırvatların oyun tarzı çok sıkıcı 90 dakikayı geriye düşmeden tamamlayıp penaltılarla işi bitiriyorlar. Penaltılar hayat gibi acımasız ve adil değil. İyi oynayan takımlar bile atışlarda kaybedebiliyor. 

Hollanda - Arjantin maçı ise turnuvanın en keyifli maçıydı. Weghorst takımını müthiş bir geri dönüşle sırtladı ama Arjantin’in yıldızları penaltılarda çok iyiydi. Hollanda bu turnuvada sürpriz beklediğim takımlar arasındaydı, olmadı. Arjantin tecrübesiyle Hollanda’yı kupa dışına itti. Maç sonunda yaşananlar, Arjantinli futbolcuların davranışları galibiyet sevincine gölge düşürse de Dünya Kupa’sına yakışır bir maç izledik. 

Dün akşam ise Portekiz tam bir kalp kırıklığı yaşattı futbolseverlere Fernando Santos’un kadro tercihi ve egosu maça damga vurdu. Ronaldo’yu sonradan alması bencilce bir seçim. Santos’un Ronaldo’yu yedek başlatması oyuna katkı sağlamadı. Tam aksine Portekiz ekibi son onlarda daha etkili bir oyun ortaya koydu. Santos, her ne kadar İsviçre maçında bunun işe yaradığını söylese de karşısındaki rakip turnuvanın en iyi savunma yapan ekibiydi. Bu tip sert savunma yapan takımların kilidini açmanın tek yolu yıldızlardır. Fakat Santos bu silahı kullanamadı ve artık istese de kullanamayacak! 

Öte yandan Fas, Dünya Kupası tarihinde yarı finale yükselen ilk Afrika ülkesi oldu. Şu ana kadar turnuvanın en beklemedik sonucuna imza attılar. 

Gecenin diğer maçındaysa son Dünya Kupası’nı alan Fransızların şovunu izledik. Fransa - İngiltere karşılaşması adeta yıldızlar geçidine sahne oldu. Harry Kane’in takımının ve kendisinin ikinci penaltıyı kaçırması sonucu İngiltere kupaya veda eden taraf oldu. O an şöyle düşündüm. Penaltı atışları yapısı gereği normalin dışında gerçekleşen bir aksiyon zaten. Böylesine stresli bir maçta bir futbolcuya bu kadar yük yüklemek akılcı bir tercih değil. İngiliz teknik adam Gareth Southgate, ikinci penaltı için başka bir oyuncu tercih etmeliydi. 

Turnuvada en etkilendiğim şey ise kaleci performansları. Hep sorulur bu soru. Kaleci mi kurtarır, golcü mü kaçırır? diye. Her ne kadar atan oyuncu daha ön planda olsa da muazzam kurtarışlar izledik. Üstelik sadece penaltılarda değil maç içerisinde de. Bu seviyeyi gördükten sonra insan daha azla yetinmek istemiyor.