BEN MUHAFAZAKÂR LAİK'İM

Kimi çevreler; kendini tanımlarken net kavramlardan hareketle sarih bir sonuca varmaktan ziyade, muğlak kavramlarla ya da yeteri kadar referans verici kıyaslamalara başvurmadan tanımlar yapmaktadırlar.

Mesela beyazı anlatırken; siyahın zıddı, karanlığın tersi ya da kahverengi, kurşuni, kırmızı, mavi, yeşil, sarı skalasında koyudan açığa doğru geçişin en açık noktasıdır dersiniz. Ya da gözlerimiz hiçbirşeyi seçemiyorsa karanlık, herşeyi görülebiliyorsa aydınlıktır dersiniz. Beyazı eşyaların renginden hareketle de tanımlayabilirsiniz. Mesela yumurtanın kabuğu, güvercinin kanadı, sütün rengi beyazdır dersiniz. Bu tanımlar hem kıyas yolayla, hem nesnenin zıddından hareketle  canlandırma yapılabildiği gibi, sizin tanımları anlayıp anlamamanız yargılama ve bilgi genişliğinize bağlıdır.

Mesela ben muhafazakâr demokratım dediğiniz zaman esasen anlamlı bir şey söylemiş olmazsınız. Ben muhafazakârım+demokratım+ilericiyim+bilimciyim+reformcuyum+devrimciyim dediğiniz zaman anlamlı birşeyler söylemiş olursunuz.

Bu demokratım dediğinizde sizin demokrasi anlayışınızın ne olduğu diğer öğelerin açıklığa kavuşmasıyla bir anlam kazanır. Özgürlükçü, çoğulcu, sosyal, liberal, töleranslı, ılımlı, doğmatik tek partili, çok partili, parlamenter model, başkanlık veya yarı başkanlık sistemi, gibi demokrasi hedef açısından otoriter bir yönetime geçişte bir araç ya da otoriter yönetimden özgürlükçü sisteme geçişte bir süreç olabilir.

Yani ben demokratım deseniz bile bunu net tanımlarla şekillendirmezseniz bu anlayışınızın ne olduğu çoğu kere muğlak kalacaktır, anlaşılmayacaktır.

Muhafazakâr demokrat tabirinde; muhafazakârlığın amaçları, katkıları demokrasi noktasındaki niyetleri tesbitte gerek tanımlamada, gerekse kıyas yoluyla yapılacak (analojide) karşılaştırmalarda bir anlam ifade etmemektedir. Yani muhafazakârlık ne demokrasinin zıddı ne de tamamlayıcısı bir öğedir. İkisi başka başka şeylerdir. Nasıl ki uzaydan gelen birine insanı tanımlarken kafa demek insan demektir, İki bacak demek insan demektir, iki kol demek ve bir gövde artı bir kelle insan demektir deseniz insanı tam anlamıyla tanımlamış olamazsanız. Tanımladığınız nesnenin niteliklerini tam anlamıyla ifade etmeyen, başka nesnelerle karıştıracak, benzer özellikler taşıyan başka varlıkların olması halinde sizin yukarıda yaptığınız insan tanımı anlamlı olmayacaktır. Çünkü  kafa, kol, bacak ve gövde, fareden file kadar bütün canlılarda vardır. Ama siz iki ayak üstünde yürüyen, kuyruksuz, el ve ayak tırnakları yırtıcı olmayan yaklaşık 1.65-1.90 cm boylarında bir canlı derseniz, tanımınızı biraz daha müşahhas (somut) hale getirmiş olursunuz.

Muhafazakarlıkla demokrasinin temel değerler, tanımlar hedefler ve  metodlar açısından benzerliği var mı yok mu onu düşünelim: muhafazakârlık halka ait bir takım sabit değerler olduğunu kabul eden ve her toplumda korunması gereken bir takım değerler olduğundan hareketle bunları savunmayı gaye edinen bir zihniyettir. Muhafazakâr değerlerin iyi veya kötü olması önemli değildir. Siz Hindunun ineğine saygı gösterirseniz, ineğe değil ona kutsiyet atfeden Hint insanına değer vermiş olursunuz. Demokrasi gücünü halktan alan halka hizmet etmeyi şiar edinen yönetim sistemi olduğu için muhafazakâr değerlerle demokrasiyi bağdaştırmış olursunuz. Yani halka değer verir halkın değerlerine saygı gösterirsiniz. Bir yönüyle demokrasiye katkıda bulunursunuz. Ancak halkın değerleri sürekli değişme halinde ve atılımcı istikamette ise muhafazakâr değerleri ileri sürerek halka değer verdiğinizi söyleyemezsiniz. Muhafazakârlıkta hangi değerler, hangi metodla, hangi amaçlar için kullanılacaktır. Hangi değerler vazgeçilmez olmazsa olmaz prensiplerdir. Bu değerler yeterli halk desteğine sahip mi? Halkın desteklemediği veya sahiplenmediği değerleri zorla ve halka dayatmada bulunarak zorlamak demokrasiyle bağdaşır mı?

Bu analizlerden hareketle şunu söylemeye çalışıyoruz; Demokrasi başka birşeydir, muhafazakârlık başka birşeydir. Demokrasiyle muhafazakârlık bazen birbirini destekleyebilir bazen ters düşebilirler. Bu durumda; bu iki zıt maddeden bende var demek ne derece tutarlıdır? Bizce muhafazakârlığın analoji yapacağı benzer alan laikliktir. Laiklik teoride dinle devlet işlerinin ayrılması prensibidir. Uygulamada sekülerizm (dünyevileşme), agnostik (hiçbir şeye inanmazlık), ateizm (din tanımazlık), solculuk ve komünizmdeki (materyalizm) laikliği istismar etmektedir.

Hiçbir şeye inanmayan hiçbir değer yargısını tanımayan bir zat laikliğe dayanarak halkın değerlerine saldırabilir ve dayatmacı bir laiklik anlayışıyla demokrasinin aleyhine alan yaratabilir. İşte bu nedenle muhafazakâr demokrat tanımı nasıl anlamlı değilse ben laik'im tanımıda anlamlı değildir. Sapla samanı birbirinden ayırmak gereklidir.

- Laikliğin rejime ve sisteme ait değerler manzumesi içinde yer alabilmesi için bu değerin muhafaza edilmesi gerektiği anlayışının kuvvet kazanması gerekir. Yani laiklik muhafazakâr değerler içine alınmalıdır. Bunun için halkın değerleriyle bağdaştırılması yaygınlık kazandırılması gereklidir.

- Laiklik tek başına anlamsızdır. Milli, demokratik, sosyal, hukuk devleti nosyonu içinde yani birleşik ve diğer değerlerle ortak bir tanımı yapıldığı zaman bir değerler manzumesi olmaktadır. Halbuki tek başına laiklik Baas tipi rejimler yaratarak ilkel, dayatmacı ve çağdışı baskıcı yönetimlerin temelini oluşturmaktadır. Ortadoğu coğrafyası laikliğin bu tanımına dayalı devlet sistemlerine ev sahipliği yapmıştır. Laik demokrasimiz tanımı (yani diğer değerlerden soyutlanmış) aynı derecede boş ve anlamsız manalara gelmektedir. Bunun içini doldurulması Anayasanın 2. maddesinde yazan milli, demokratik, sosyal hukuk devleti tanımıyla mümkündür.

- Ben laikliğin muhafaza edilmesi gereken değerler manzumesi içinde yer almasını isterken kendimin muhafazakâr laik olduğunu ifade etmek zorundayım. Çünkü ben ateist, agnostik, materyalist, nihilist, sekülerist bir anlayışa değil bizzat Türk muhafazakârlığının temeli olan İslamın evrensel üstünlüğüne ve değerlerine inanıyorum. Dolayısıyla halkının %99'u Müslüman olan bir ülkede marjinal seviyede kalmış görüş ve cemaatlerin kaprisleri uğruna çoğunluğun değerlerine saygısızlık etmeyi yanlış buluyorum.

Evet ben muhafazakâr laik'im çünkü halka ve halkın değerlerine inanıyorum. Dinden soyutlanmış laiklik temelden yanlıştır. Halkıyla sürekli çatışan tutarsız bir rejim yaratır. Bu durum zaafiyet yaratarak dış güçlerin maniplasyon yapmalarına imkân sağlayan kolay müdahale alanı oluşturur. Ben halkla devleti bütünleştirecek muhafazakâr laikliği savunuyorum.