Yılbaşına Cunda' nin o büyülü atmosferinde girmiş üç günlük kısa bir tatilden sonra Bursa' da çalışma kokan programıma hızlıca giriş yapmış en son dün sabah saatlerinde başlayan programda Muharrem İnce ' yi ağırlamış, sabah saatlerinde yatağa ancak girmiştim. Uyumak isteyen bedenime inat yatağa girdikten üç saat sonra sabahın dokuzunda zombi gibi kalkmış,  kahve üstüne kahve içerek kendime gelmeye çalışıyordum ki bir danışanımin "Ne zaman geliyorsunuz Nazan hanım" sorusuna , bir anlık anı bir yanıtla " Akşama Eskişehir ' deyim diye yanıtlamış, telefonu kapatmış "Nasıl yani?"demiştim hayretler içinde kendime.

 Siz de yapar mısınız bilmem. Konu işim, ilgi alanlarım, seyahatler olunca kol çantama sıkıştırdığım üç beş parça eşya ile anında yollara çıkanlardanim ben. Mesafeye, zamana takılmadan atarım kendimi böyle zamanlarda. Öyle çok programlı işlerin insanı olamadım hiç bir zaman . "Kafa nereye biz oraya "şarkı sözünde ki gibi yaşayanlardanim. Hızla hazırlanmaya çalışıyorum gözümden akan uykuya rağmen

Ama içim uyuyor....

Hemen üst üste iki kahve içiyorum, şimdi biraz daha iyiyim diye geçiyor içimden.

Kuaföre uğrayıp, terminale geçiyorum yılların alışkanlığı olan firmanın bankosuna yanaşıyorum,  ilk gelen Eskişehir otobüsüne atıyorum kendimi. Sezonda eşek yükü paralar ödediğimiz ulaşın bedelleri kış şartlarıyla beraber şehir içi ulaşımdan çok daha ucuz bir fiyata satılıyor. "Tam zamanı" diyorum  , canım yolculuklar çekiyor. Hafta içi bir de İstanbul çalışma programım var ki henüz yeni girdiğimiz yılda üç şehir dışında çalışmam olduğu için yalnızca iki gün evimde uyandım.

Seviyor muyum bu hayatı !!!?

.......

Hem de çok...

Yolları, yolculukları çocukluğumdan beri hep sevmişimdir. Heyecan dolu bir macera oyunları gibidir.

Son üç yıldır ayda en az bir Eskişehir, iki ay da bir İstanbul yolculuğum kaçınılmazdır. Geçen yıl buna yurtdışı turlarıda eklenince toplamda yalnızca dört ay evimde uyandım.Bazi sabahlar hangi şehirde uyandığımi anlayabilmek için ilk duvara bakar zaman ve mekan kavramını o şekilde belirlerdim. Daha önce gelmedigim bir şehir ya da ülkedeysem odaya bir Türk kahvesi isterim önce. O kahve beni rahatlatır, sakinleştirir, rahatlatır..

Otobüs Mezitlere geldiğinde bu düşüncelerimden yedek şoförün yoldan aldığı kaçak yolculardan aldığı ücretin hesabını tutturamamasi üzerine yarattığı kargaşa, gürültü nedeniyle uzaklaşıyorum. Ardından şoförün iki buçuk saatlik uykuyla yola çıktığını öğreniyorum. Her gün farklı bir şehirde uyanmanın zorluğunu anlatıyor yedek şoföre gerginlik içinde.

Aynı eylemleri yaşayan , birimiz çok keyif alan, diğerimiz yorgun ve bezgin ifadelerle şikayet eden aynı otobüste bulunan iki kişiyiz.

Ben işimi yaparken ne kadar keyifli ve mutluysam , o aksi bir  şekilde şikayetçi ve keyifsiz. Bir nehrin iki yanı gibiyiz.Birini mutlu eden, diğerini mutsuz ediyor hayatta. Ve o nehir herşeye rağmen durmaksızın ediyor.

Ben kendi nehrimin tüm yollarından sağlıkla, keyifle ilerlemeyi       seçiyorum . Gidilecek çok yol, gezilecek çok rota, öğrenilecek çok bilgi var. Tüm bunlara karşın sınırlı bir ömür. Mutlu, keyifli de olsanız, şikayetçi, eleştirisel de olsanız bitecek.

Değerlendirmesi, yaşaması size ait..

Hayat yolculuğunuz ŞEN olsun..