Bol kahkahalı bir yolculukla geliyoruz Mordoğan'a. Amca gelinim Özlem' le bu tatilimiz . İkimizde tüm yorgunluklarımizdan aranabilmek için " kendimize' kaçıyoruz.
Oldukça yoğun, bedenen ve ruhen yorulmuş bir kış geçirmiş "Acil tatil yapmalıyım " derken, her yıl Mordoğan ' da evinin kapılarını sonsuz açan Mehmet ağbimi aramış " Ağbi kaçmaya ihtiyacım var, geliyorum " dediğimde  " Kızım İstanbul' dayim 2 aydır ama sen anahtarın yerini biliyorsun, git" deyince duraklamiş , yalnız sıkılırım derken aklıma Özlem gelmiş "Ağbi kapat , arayacağım"  diye cümlemi tamamlamıştim.

Mehmet ağbim...
Hala oğlumdur benim.
Babamın vefatından sonra annemi de kaybedince ağbi - baba arası koruyup kollayanim . İlk balık tutma deneyimim. Her başarımda yüreklendirip, ilk tebrik edenim.Aramizda kilometreler olsa bile nefesini hep ensemde hissettiğim. "Tek çocuğum ben" derken bile "Ama bir ağbim var, babası babam olmasa bile babamın kanını taşıyanim " deyip muzipçe kafa karıştırdığım.

Özlem'i arıyorum. Özlem amca gelinim. Kan bağı değil can bağı olanim. Sırdaşlık edenim. Canı gönülden sevenim. Bir gün sülale ile yollarını ayıracak olsa bile can bağımız devam edecek olanim.
Şımarık bir ses tonuyla " Özlem hazırlan hemen, Mordoğan'a gideceğiz" dediğim.O kadar alışık ki ani kararlarima hiç sormuyor bile ayrıntıları. "Tamam" diyor yalnızca." "Ne zaman gideceğiz?"
" 3-4 gün daha yoğun programım var. Salı akşamı İstanbul'da Talat Er - Ayşe Ekiz konseri var, konser sonrası Talat Er korosunun gece çorbası olur tüm sevenlerine.02.30 gibi çıkarım İstanbul' dan 05.00 gibi Bursa'da olurum, eve gelip valiz hazırlayıp 09.00 gibi terminalde buluşuruz diyorum." Salı gecesi konser sırasında arıyor " Program geçerli mi " diye. Kısacık bir yanıtla kapatıyorum. Sahnede sanat müziğinin Barbie bebeği Ayşe Ekiz var ne de olsa.
Program bitimi tüm arkadaşlara çorbacınin yolunu tutuyoruz.
Günün ilk ışıklarıyla Bursa'dayım.Yorgunluk ve uykusuzluk gözlerime vurmuş. O boncuk mavisi gözlerim kan çanağına dönmüş, mavi - mor arası gözlerle bakıyorum dünyaya. Dinlenecek zaman yok, duşa girip, fırına börek atıp, hazırlanmaliyim. Zaman dar, zamanla alabildiğine yarış var.

Sabah 09.00 da terminalde karşılıklı kahvaltıdayız Özlem'le. Kaç aydır görmedik birbirimizi. Benim yoğun siyaset - seçim çalışmalarım uzak bıraktı bizi. Kısa bir sohbetin ardından bilet almak için gişeye yaklaşıyoruz. Sorumlu müdür gide gele ezberledigi için beni sıcacık bir " Günaydın"la selamlıyor her zaman ki nezaketiyle şık bir indirim de yapmayı ihmal etmeden bilet ücretlerinde. Küçük, minik bir sorun var :) otobüs rötarlı gelecekmiş. Sorun değil...Biz Özlem ile zamanın nasıl geçtiğini anlamayız birlikteyken. Otobüs söylenenleri yalan çıkarmamak için olsa gerek aynı " küçük" gecikmeyle :(  bir saat rötarlı olarak 11.00 de geliyor perona. Bir film senaryosu yazılacak diyaloglar yaşanıyor servis elemanı ve yolcular arasında.
Daha şimdiden belli... Bu tatil çok keyifli olacak, ruhumu ve bedenimi yenileyecek. Kahkahalar ata ata yolculuk yapıyoruz. "Allah vere de bizi otobüsten atmasalar" diyorum içimden. Gülmeyi unutan milletin kahkahalar atan iki kadınıyız biz.
  İzmir terminale geldiğimizde saat 17.00. Servis bekliyoruz bir süre. İzmir - Mordoğan arası 80 km. Servis bizi yarı yola bırakacak en azından. Şansımıza servis hemen kalkıyor. Fahrettin Altay'a gideceksiniz diye de bilgilendiriyor. Canım Özlem, bitanem benim.
"İyi de "diyor "Fahrettin Bey' i tanımıyoruz ki biz...
Kopuyorum...
Yol boyunca karın kasları mız ağrıdı gülmekten aklımıza geldikçe.

Sonunda yolculuğu tamamlayıp Mordoğan'a "Ortadoğulular"sitesine ağbimin şahane manzaralı villasına atıyoruz kendimizi. Özlem becerikli kadındır , benim gibi yazıp - çiziyorum söylemleri yok. Mutfağa atıyor kendini, ben hazırlanana kadar sofra hazır bile.
   Karşımızda Mordoğan'in muhteşem koyunun mavi- yeşil denizi, masada sıcak muhabbet, denizden tatlı tatlı esen rüzgarın yüzümüzde bıraktığı dinginlik, uçsuz bucaksız bir huzur....
   Sabah en üst katta denizin üstündeymis gibi  uyuduğumu hissettiğim yatağımda düşünürken tüm yaşananları Özlem beliriyor kapıda. Sımsıcak bir "Günaydın" seslenişiyle. Boşverin kan bağıniz olmasın herkesle. Can bağı olanlar girsin hayatınıza.

 Bugün Mordoğan' da ilk günümüz. Yağmurlu bir şafaktan sonra şimdi sıcacık bir güneş kucaklıyor yeni günü. İçimi ısıtıyor tıpkı sabah kapıya gelen Özlem gibi.

   Tüm can bağımiz olanlara Ege' nin o büyüleyici atmosferinden Mordoğan'dan "Günaydın"