Tüm dünya 3 Kasım'da gerçekleşecek olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanlık seçiminin sonuçlarını merak ediyor. Etmeli de. .  Revize olan uluslararası ilişkilerden tutun, Doğu Akdeniz’deki krize kadar, ekonomiyi , dünya siyasetini  ve  bloklaşmaya başlayan ülkeler diplomasisini etkileyecek bir seçim sonucu ile karşı karşıya kalacağız. Bu kadar önemli bir seçimden bahsederken, ABD Başkanı Donald Trump ve eşi Melania Trump’ın koronavirüs testlerinin pozitif çıkması hali hazırda aklımızda olan sorulara yenilerini ekledi. ABD Başkanı Donald Trump ve Demokrat Partili rakibi Joe Biden’ın dış politikadaki duruşunu tartışmanın yanı sıra, seçimlerin ertelenme olasılığı  ve bu zamana kadar seçmen saygınlığı olmayan daha çok seçmen sahtekârlığını vurgulayan Amerika’da seçimler sonrası yaşanan memnuniyetsizliğin nereye varabileceğini düşünür olduk. O halde ihtimalleri konuşalım.


3 Kasım ABD seçimleri ertelenir mi?

ABD'de başkanlık seçimleri; ABD federal yasalarına göre 1845'ten beri  dört yılda bir Kasım ayının ilk salı günü yapılıyor. Bu zamana kadar seçim ertelenme durumu yaşanmadı. Kaldı ki seçimlerin ertelenme kararının Kongre’nin iki kanadından çıkması gerekiyor. Kongre’nin alt kanadı Temsilciler Meclis’inin çoğunluğunu Demokratların oluşturması da bu ihtimali yok sayıyor. Yani; seçimlerin ertelenmesi gibi bir olasılığı tartışmak bu açıdan manasız kalıyor.

Trump’ın  seçim öncesi koronavirüs nedeniyle ölümü veya görevini yerine getiremeyecek durumda olması halinde, Cumhuriyetçi Parti Ulusal Komitesi (RNC) başkanlık için yeni bir aday belirleme hakkına sahip. Ancak seçmen pusulaları birçok eyalete ulaştı ve oy pusulaları üzerinden Trump’ın ismini kaldırmak mümkün gözükmüyor. Dolayısıyla Trump için kullanılan oylar Cumhuriyetçi Parti'nin göstereceği yeni adaya yönelik olacağını söyleyebiliriz. Seçim sonrasında ölümü veya görevini yerine getiremeyecek durumda olmasın da ise çelişkili yasalar bu konuda net bir şey söylememize imkan vermiyor. Seçmenlerin oy pusulasındaki kazanan adaylara oy vermesi gerektiğini vurgulayan Michigan Yasası aksine, İndiana yasasında adayın ölmesi durumunda seçmenlerin bir partinin yerine geçmesi  kabul edilmiştir.

ABD seçim yasasının ek maddesine göre, seçilmiş bir başkanın görevine gelmeden önce ölmesi ya da görevini yapamayacak hale gelmesi durumunda, başkanın yardımcı adayı başkanlık görevine geçer.Bu ihtimalde akla gelen isim Eski Indiana Valisi ve Evanjelik bir Hristiyan olan Mike Pence geliyor. Trump’ın sadık ve büyük destekçisi olarak bilinen Pence’ın, ihtimallerimiz doğrultusunda yani; Trump’ın seçim öncesi veya sonrasında görevini yerine getiremeyecek durumda olması halinde  yeni başkan olarak gösterilebileceğini belirtmiş olalım.

Bütün bu ihtimallere ek olarak söyleyeceğim, Amerika Birleşik Devleti'nin seçimlerinin kaosa sürüklenme olasılığının tüm dünyaya etki edeceğidir. Şaşırma eylemine alıştığımız 2020’de bütün olasılıkları tartışma eğilimine dökmek, yeni dönemin bize verdiği bir hediye olarak görüyorum. 


Realiteye dönersek; Trump ve Biden’ın dış politikadaki yöntemleri neler?

Joe Biden Demokrat Parti’nin başkan adayı gösterildiği zaman Amerika’yı yeniden inşa etmek amacını taşıyan “Eskisinden Daha İyi İnşa Etmek” sloganıyla yola çıktı. Geçtiğimiz son 4 yılın Amerika dış politikasına baktığımızda Trump’ın diplomasi hamlelerinin sıra dışı geldiği birçok olaya şahit olmuştuk.Bu açıdan Biden’ın bu sözleri aslında yeni değil eskiye dönüş anlamı taşıyor. Ancak gerek Türkiye-ABD ilişkileri olsun gerekse revize olan dünya sistemi 4 sene önceki ABD'yi ve uluslarararası arenayı yerinde bulamayacak.

Biden, Trump ile birlikte literatürden kalkan diplomasiyi tekrar canlandırmak amacıyla girişimlerde bulunmayı hedefliyor. NATO ülkeleriyle kuracağı daha samimi ilişkilerle patronun aslında kim olduğunu belirtmeyi amaçlıyor. Bu durum Avrupa Birliği ülkelerine yaramasıyla birlikte ayrıca Trump’ın Türkiye ile kurmuş olduğu ve hep dile getirdiği dostluk ilişkisini yıkarak, Türkiye kontrolünü sağlayan bir Amerika olmak istiyor. Bunu geçtiğimiz zamanlarda gündem olan New York Times editörleri ile gerçekleştirdiği mülakatta, Türkiye ile ilgili hadsiz ve tehditkar açıklamalarında görmüştük.

Son on yılda Çin’in artan teknoloji ağının getirmiş olduğu ticaret savaşında Trump, Çin ile olan ilişkilerini istediği alana yönlendiremedi. Üzerine tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgının faturasını Çin’e kesti ve  seçimlere de etki yaptığı gerekçesiyle kopma noktasına gelen  Çin –ABD ilişkilerini Biden toparlayıcı bir düzene sokmak istiyor. Ayrıca Covid nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü için ayrılan fonların kısıtlanması ve buna benzer paslanmış uluslararası örgütlerin  yeniden canlandırılması adına politika izleyeceğinin sinyallerini veriyor.

Türk düşmanı Biden ile diplomasiyi yok sayan Trump arasında gerçekleşecek   seçim sonuçlarını merakla bekliyorum. Dünyayı etkileyecek bu seçim sonrasında, Doğu Akdeniz  ve benzer kriz süreçlerinin de yeniden şekilleneceği öngörüsündeyim.  

Mutlu günler dilerim..