Şiir, çok nadir ele geçirilen bir cevherdir. O yüzden edebiyatın en nadide çiçeğidir. Başka milletlerde olduğu gibi, bizde de en iyi şiirlerin bir seçkisi yapılsa yüzü geçmez. Büyük şairlerin bile şiir denmeye layık ürünleri üçü beşi geçmez. Şiir diye yazılan bir metin ya şiirdir ya değildir. Vasat şiir diye bir şey olmaz. Çünkü şiirde idare edelim olmaz. Eskiden şiirler, edebiyat encümenlerinin, büyük şairlerin sıkı denetimlerinden ve tartılarından geçerek divanlar tertip edilirdi. O yüzden klasik edebiyatımız, genellikle iyi şiirlerin kayda geçtiği metinlerdir. 
Günümüzde ise popüler kültür modası yaygın. Matbaa, dağıtım, reklam gibi imkânların arttığı ve kolaylaştığı günümüzde iyi şair de kötü şair de parayı verip kitabını bastırıyor ve bol miktarda şiir kitabı yayınlanıyor. Ayrıca ciddi bir eleştiri anlayışı kökleşip kurumlaşarak gelenekselleşmediğinden, iyi şiirle kötü şiiri ayırma mekanizması da çok sağlıklı işlemiyor. 
Diğer yandan toplum genelinde estetik değer aşınması çok ileri düzeyde olduğu için, genel geçer, sıradan, yavan kültür üretimi, tüketimi ve paylaşımı oldukça yaygın. İletişim araçları da piyasaya hitap ettiğinden değerli olana değil, çok tüketilmeye uygun olana eğilim gösteriyor. Nihayet bu alan da pazar piyasasına döndürüldü. O yüzden popüler kültür istilası, bir gerçeklik olarak ortada duruyor. 
Popüler kültür ve edebiyat üreticilerinin gelenekten beslenmemesi ise, amaçları bakımından anlaşılabilir bir durum. Zira onlar, piyasanın taleplerine göre üretim yapıyorlar. Geleneğin barındırdığı yüksek hakikatlere, derin ve ince teknik ve söylem biçimlerine değil, kolayca algılanabilecek, sıradan, yüzeysel, beyni ve ruhu yormayan, kısa süreli olarak duygulandırıp hemen geçilecek, boş zaman öldürecek, eğlendirecek basit, yavan metinler üretmeye önem veriyorlar. 
Gelenekten beslenip, o derin dünyanın özlerini yakalayıp, onları modern bir kurgu içinde yeniden inşa etmek gibi zahmetli işlere girmezler, girme gereği duymazlar.
Aslında gelenekten beslenme, geleneği işleyip günümüze özgü olarak yeniden üretme meselesini popüler şair ve yazarlardan değil, has edebiyatçılardan bekleyelim. Onlar da zaten var ve bu işi yapıyorlar. 
Türk milletinin millî kimlik varlığını sağlamlaştırması, tahkim etmesi aslında onun beka meselesidir. Bunun yolu da geleneksel millî kültür birikiminin yeni zamanların ruhuna, şart ve özelliklerine uygun olarak uyarlanarak, yeniden üretilerek devamına bağlıdır. Bunun gerçekleşme alanları arasında edebiyat, önemli bir yer işgal eder. Millî edebiyat, Türk milletinin en eski nesliyle en yeni nesli arasında ruh, şuur, duygu, düşünce ve yaşantı birliği oluşmasına; dolayısıyla ahenkli tek bir millet bilinci oluşturmaya yarar.