Değişik dönemlerde zaman zaman Aleviler bir mesele olarak gündeme getiriliyor. Türk milleti, tarihin ve dünyanın en büyük milletlerinden biridir. Bu büyüklük, kuru bir ırk böbürlenmesi anlamında, boş bir hamaset bağlamında değildir. Türk milleti büyük davalarla yüz yüze geldiği, büyük sınavlardan geçtiği, büyük tarihsel dönüşümlerde rol aldığı, dünyanın gidişatını değiştiren işleri iradesiyle veya gayr-i iradî olarak gerçekleştirdiği için büyüktür. Tarihsel anlamda Hun Türklerinin Batıya akınları sonucu 476 yılında Batı Roma İmparatorluğunun, Fatih’in 1453’te İstanbul’u fethiyle de Doğu Roma İmparatorluğunun yıkılışını sağlayan Türk milletidir. 
1071’de Anadolu’nun fethiyle İslam’ın Avrupa içlerine yayılmasını sağlayan Türklerdir. Haçlı seferleriyle Batının İslam’ı boğmak isteğini kursaklarında bırakan Türklerdir. I. Dünya Savaşı sonrası bu bölgenin emperyalist Batı tarafından yağmalanmasına engel olan Millî Mücadele fedaileri Türklerdir. Bugün de Batının bütün emperyal projelerine engel olacak potansiyel güç yine Türklerdir. 
O yüzden Türk milleti büyük millettir derken, sırtlandığı davanın büyüklüğü, bu büyük dava için çektiği çilenin şiddeti, tarihsel misyonunun önemi dolayısıyla büyüklüğü gibi durumlar söz konusu ediliyor. Batı, karşısında her zaman engel olarak gördüğü bu büyük millet için yıpratıcı, bölücü, parçalayıcı, imha edici projelerinden vazgeçmedi, vazgeçmeyecektir. O yüzden Kürtler ve başka gruplar gibi Aleviler üzerinde de Batı, projeler yürüterek millî birliği bozma, parçalama çalışmalarından hiçbir zaman vazgeçmedi. Kürt sorunu, vs sorunu gibi bir de Alevi sorunu çıkarması normaldir Batının. O, bunları emperyalist amaçları için hep yapa gelmiştir.
Batının genel emperyal ve kolonyal sisteminin önemli bir aracı da sömürgeleştirmek istediği bir ülkede hiç olmayan bir sorun üretmek, o sanal sorunu büyütmek, karmaşık bir hâle getirmek, sonra o ülkenin o sanal sorunu kendi başına halledemeyeceğini düşünüp kendinde oraya müdahale hakkı görmek, kendi kendini hakem olarak tayin etmek ve bu müdahale sırasında da alacağını almak, asıl amacına ulaşmak, o ülkeyi işgal etmek, orayı doğrudan ya da dolaylı olarak sömürge yapmaktır. 
Bu yöntem, eskiden beri uygulana gelmektedir. Tanzimat’tan sonra Osmanlı ülkesinde bir “Doğu sorunu” çıkarıldı, gayr-i müslim azınlıklar tahrik edildi, ekonomik olarak güçlendirildi, silahlandırıldı, siyaseten desteklendi ve doğrudan ya da dolaylı müdahalelerle güya hakem rolünü üstlenip toplanan konferanslarla, yaptırılan anayasalarla, anlaşmalarla, ilan ettirilen fermanlarla, gerekirse savaşlarla Osmanlı ülkesi parçalandı.
Aynı oyun günümüzde de oynanmaktadır. Azınlıklar sorunu çıkarma oyunu devam ediyor. Ermeni sorunu, Kürt sorunu, Süryani sorunu, bilmem ne sorunu derken Alevi sorunu da bu bağlamda, emperyalist proje kapsamında çıkarılan bir sorundur. Amaç, bu coğrafyada doğrudan sömürge olmamak için direnen büyük Türk milleti birliğini parçalayıp zayıflatmak ve kolayca güdülebilir, sömürülebilir, yönlendirilebilir kabileler topluğu bir yığın hâline getirmek. 
Türkiye’de sosyolojik ve kültürel anlamda birleşik, uyumlu, çatışmayan bir millet bütünlüğü yapısı, emperyalist Batıyı rahatsız ediyor. Bunun için başka unsurları olduğu gibi Alevileri de ayrıştırarak, keskinleştirerek, ötekine düşmanlaştırarak çatışan unsurlardan biri hâline getirmek istiyor. Irak’ta bunu başardı. Şimdi orada Sünni-Şii boğazlaşması var emperyalist Batının şeytanca oyunları sayesinde.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş sürecini fırsat biliyor, hemen ilerleme raporlarına, şunlara bunlara sokuşturuyor. Alevileri bir azınlık gibi göstermeye çalışıyor. Alevilerin sürekli baskı gören, insan hakları, kültürel hakları elinden alınan, itilip kakılan bir kitle olduğunu lanse ediyor ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne Aleviler için şunu yap, bunu yap diye emirler yağdırıyor. Başka unsurların olduğu gibi güya ezilen bir grubun hamisi kesiliyor ve Alevileri kendine minnettar ve mecbur hissettirmeye çalışıyor. 
Batı, Alevi kesimi kendi amaçları için hep kullanmak istemiştir. Haddi zatında sadece Alevileri değil tarikatları, cemaatleri, etnik unsurları, ideolojik grupları, meslek gruplarını, kimi bulduysa hepsini kullanmak, ayrıştırmak, farklılıkları tahrik ederek çatıştırmak, Türk millet yapısını çözmek, her unsuru bu yapıdan ayrıştırmak, devlet millet düşmanı yapmak Batının işidir. Batının bu şeytanca oyunlarına inanan, kanan gafil gruplar ve kişiler var; ama farkına varıp erken uyanan ve tepki koyanlar da var.
Aleviler, bana göre özellikle son dönemlerde Avrupa Birliği’nin azınlık tezgahını, emperyalist oyunlarını hemen fark edip uyanmışlar ve tuzağa düşmemişlerdir. Kendilerini azınlık falan değil, Türk milletinin aslî unsuru olduklarını söyleyip, Avrupa Birliği siyaset aracılarını yüz geri püskürtmüşlerdir. Bu konuda çok başarılı bir sınav vermişlerdir.