Batılılaşma dediğiniz olgu, özellikle 1839 Tanzimat Fermanı’ndan beri Türk milletinin gündeminde merkezî bir yer işgal ediyor. Bu, siyasette, ekonomide, kültürde, edebiyatta, hukukta, eğitimde; her alanda varlığını hâlâ koruyan bir hastalığımız. “Batılılaşma”, inançlardan siyasete kadar her alanda tam batılılar gibi olmaktır. Bizim yaptığımız ise tam batılı olmak değil, “batıcılaşmak”tır. Yani batılı gibi olmaya çalışmak, batıyı kör bir maymun taklitçiliği ile taklit etmek, tam olarak batılı olamamak, yarım yamalak batıcı gibi görünmeye çalışmak. Ne kendimiz olarak kalabilmek, ne de tam batılı olabilmek. İkisi arasında arafta bir yerde durmak. 
Bugün edebiyatta, düşünce ve siyasette batılılaşma, iki ana cenahta devam ediyor: 1.Liberal çevrelerde, 2.İslamcı çevrelerde. İslamcı çevrelerde batıcılaşmanın nasıl olduğu şaşırtıcı gelebilir. Tanzimat’tan itibaren başlayan batılılaşma / batıcılaşma süreci, günümüze kadar devam edip gelirken, bu çizgiye ilk ciddi kurumsal ve toplu tepki, 1908 İkinci Meşrutiyet sonrası yaygınlaşan Milliyetçi ve İslamcı fikir ve edebiyat hareketleriydi. 
Her iki cereyan da haddi zatında yerli, millî ve İslamî zemine dayalıydı. Her alandaki batılılaşmaya tepki olarak İslamcı ve milliyetçi tepkiler koydular. Hayatımızın bütün alanlarını batıya ayarlı olarak yeniden düzenlemeye tepki olarak; yerli, millî ve İslamî değerlerimizle örülen Türk-İslam kültür ve medeniyet yapımızdan hareketle hayatımızı yeniden inşa etmeyi teklif ediyorlardı. 
Yalnız başka etnik kökenlere mensup İslamcıların bir kısmı, Türklüğe düşman olduklarından, İslam’ın da reddetmediği kapsayıcı ve bütünleştirici mahiyetteki sosyolojik mahiyetteki milliyetçiliği kavram kargaşasına getirip ırkçılık olarak anlattılar. 
Bunlar Türk’e Türk düşmanlığı propagandası yaparken, kendi etnik ırkçılıklarını kutsadılar. Ama öbür taraftan Mehmet Akif gibi akıllı İslamcılar, aslında milliyetçilerle aynı paralelde idi. Bu dönem ve Cumhuriyetin erken dönem İslamcıları ile milliyetçiler aşağı yukarı aynı çizgide idiler ve bunlar, antiemperyalistti; yani batıcılığa, batı emperyalizmine, Batıyı maymun gibi taklit etmeye şiddetle tepki koymuşlardı. 
Fakat aşağı yukarı 1960 sonrası süreçte milliyetçi düşünür ve edebiyatçılar yerli, millî ve İslamî zemine bağlılıklarını korurken, İslamcı oluşumlar değişik şekilde batıcılık yapmaya, batıya râm olmaya başladılar. Bugün geldiğimiz noktada İslamcılık iddia eden aydın ve edebiyatçıların büyük çoğunluğunun beslenme kaynakları Kur’an, hadis gibi İslam kaynakları değil; Amerikalı ve Avrupalı yazarlar, düşünürler, edebiyatçılar, akademisyenler, CIA’ya bağlı düşünce kuruluşlarıdır. 
Bugünkü İslamcıların çoğu, Amerika ve Avrupa kaynaklı ucube bir demokrasi dinine intisap etmişler. Bütün yazı ve konuşmalarında referans olarak İslam kaynaklarının adı geçemez. Hepsi batı kaynaklı demokrasi dininin müminleri olarak gevezelik yapar dururlar. Yani batıcılık, İslamcı geçinen bu yapılarda düşünce, edebiyat ve siyasetlerinde tuhaf bir şekilde devam ediyor. İslamcı aydın denen ama aslında Amerika ve Avrupa vesayetçisi güruhun gazetelerinde yazdıkları yazıları, televizyonlarda konuştukları konuları dikkatle izleyin, satır aralarında hep Batılı düşünür ve siyasetçilerin sözleri vardır.
Öbür yandan Tanzimat’tan beri kendisini Türk ve Müslüman kabul etmeyen ya da Türklük ve Müslümanlık değerlerinden uzaklaşmış enternasyonalist, hümanist, kozmopolit, liberal, global, komünist, sosyalist, Türk düşmanı etnik ırkçı bazı çevreler, çizgilerinden sapmadan her alanda ve her anlamda tam batıcılık yollarına devam ediyorlar. 
Bu çevrelerin yazı, konuşma ve edebiyatlarında, eserlerinde batıcılık ana kaynak ve temel zemin olarak varlığını koruyor. Bunlar, Batının bizim âlemimize dair ürettikleri bütün emperyalist proje ve fikirleri aynen tercüme ederek, onların mantalitesini, kavramlarını, yöntemlerini, zihniyet kodlarını kullanarak tercüme aydın vasfıyla Batı sözcülüğünü aynen sürdürüyorlar. Romanlarının, şiirlerinin, hikâye ve denemelerinin içeriğini Türklük ve Müslümanlık karşıtlığı, düşmanlığı, bu iki temel değerin alaylı bir şekilde tasviri oluşturur.