Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol ile küresel enerji piyasalarının durumu ve geleceği hakkında gerçekleşen konferans programının ardından kısa bir görüşme fırsatı yakaladım.

Dünya liderlerinin kendisi ile görüşmek adına çaba sarf etiği ve onun öngörüleri ile ülkelerinin enerji politikalarını şekillendirdiği referansı ışığında, Sayın Birol, ülkemiz ve enerji sektörümüz adına hem gururumuz hem önemli değerimizdir.

Küresel enerji piyasalarını dört ana başlıkta ele alan Birol, Kömürün cazibesini yitirdiğini, doğalgaz fiyatlarının düştüğünü, güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerjiye ilginin arttığını ve nükleer enerji santrallerine geri dönüşün hızlı bir şekilde başladığını belirtti.

Doğalgaz piyasasında fiyat düşüşlerinin yaşanmasının Türkiye adına avantaj sağladığını söyleyen Birol, “Ukrayna-Rusya savaşının başlamadan 10 dolar altı seviyelerinde olan doğalgaz fiyatları savaşın başlamasıyla 40 dolar gibi çok yüksek seviyelere yükselmiştir. Doğalgaz fiyatları şimdi ise 5 dolar gibi makul seviyelere gelmiştir. Doğalgaz fiyatlarında yaşanan bu ciddi düşüş Türkiye için güzel bir haberdir. Gelecek 3 yıl içerisinde doğalgaz piyasalarına bazı kaynaklardan ciddi anlamda arz gelecektir. Bu arz 30 yılda tesis edilen doğalgaz miktarının yarısına denk gelmektedir. ABD ve Katar’dan gelecek olan sıvı doğalgaz sonrası satıcıların güçlü olduğu piyasadan, alıcıların güçlü olduğu bir piyasaya dönüşümün gerçekleşeceği öngörülmektedir” diyerek bu arzın alıcı konumda olan ülkeler adına olumlu bir durum olduğunu söyledi.

Çin ve Hindistan haricinde dünya genelinde kömüre yatırım yapan ülkenin olmaması ve bu iki ülke haricinde kömüre olan talebin tamamen azalması, küresel ısınma ve geleceğimiz adına sevindirici bir durum olarak hafızalarımıza kazınmaktadır.

2023 yılında dünya genelinde devreye alınan tüm elektrik santrallerinin yüzde 85’inden fazlası yenilenebilir enerjiye sahip durumdadır. Nükleer santrallere yeniden dönüş hızlanmaya başlamış ve neredeyse nükleer enerjiye karşı çıkan ülke kalmadı diyebiliriz.

En son nükleer kazanın yaşandığı Japonya’da bile nükleer santrallere dönüş konusunda ciddi artış yaşanıyor. Fransa, Polonya, Türkiye ve Amerika’da yeni nükleer santraller yapılıyor.

Fatih Birol, 2025 ve 2026 yıllarında nükleer elektrik üretiminin en yüksek seviyelere ulaşacağını belirtiyor.

Her ne kadar enerji üretimi adına bir seferberlik başlatılsa da esas üretimden önemli olanın enerji verimliliği olduğu unutulmamalıdır. Enerjiyi tasarruflu şekilde kullanma bilincinin oluşturulamadığı ülkelerde enerji üretiminin artırılması tam başarı olarak düşünülemez.

Avrupa ülkelerinin enerji fiyatları, enerji güvenliği ve enerji ekonomisi açısından bakıldığında zor bir durumda olduğunu görebilmekteyiz. Bu durum Avrupa ülkelerinin, Rusya’ya enerji açısından göbekten bağımlı olmasından kaynaklanmaktadır. Tek bir ülkeye bağımlı olmalarının Avrupa’ya büyük zarar verdiğini belirten Birol, “Avrupa Birliği ülkeleri petrolün yüzde 65’ini, gazın ise yüzde 75’ini Rusya’dan alıyordu. Bu büyük bir hata. İkinci hata Avrupa ülkelerinin geçmiş zamanda nükleer santrale sırtını dönmesi, üçüncü hata güneşte yıllar önce başlattıkları atılımın devamını aynı tempoda yürütememeleridir. Doğalgaz fiyatları Avrupa’da 5 dolar seviyesinde ancak ABD’de 2 doların altında. Avrupa’da elektrik fiyatları Çin’in neredeyse 3-5 katında. Avrupa’nın bu şartlar altında ne ABD ne de Çin’le rekabet edebilmesi mümkün değildir. Bu nedenle Avrupa’ya yeni bir sanayi master planı önerdim” diyerek önemli bilgiler verdi.

Evet, Avrupa kan kaybediyor ve bunun altındaki en önemli neden tek bir ülkeye bağımlı olmaları ve bu ülkenin de Rusya olması durumlarını daha da tehdit eder hale getirmiştir.

Yenilenebilir enerji kapsamında ilk güneş teknolojileri imalatı yapan ülkelerin Almanya ve İtalya olduklarını biliyoruz. Bu teknolojileri geliştirmeyen Avrupa ülkeleri güneş teknolojilerini Çin’in eline kaptırmıştır. Bu Avrupa’nın en büyük hatasıdır.

Tüm ülkeler önümüzdeki yıllarda emisyonları sıfıra getirmek için taahhütte bulunduklarını belirten Birol, Dünyada yeni bir enerji sisteminin ufukta görüldüğünü ve yeşil hidrojen konusunda da çalışmaların arttığını belirtti.

Küresel enerji piyasalarında, yenilenebilir enerji, hidrojen, elektrikli arabalar, dijitalleşme, nükleer önemli bir yer tutarken, enerji verimliliği de ilk yakıt olarak en ön sırada yerini koruyor.

Enerji verimliği konusunda farkındalık yaratmak, dünyamızın geleceği adına asli görevimiz olmalıdır.