Şubat 2014 döneminde tüketici fiyatları aylık % 0,43, yıllık ise % 7,89 oranında artış gösterdi. Bu oran tüketim ürünlerindeki ortalama fiyat artışıdır.
Sektör bazında baktığımızda;
Tekstil ve ayakkabıda ise tüketici fiyatlarında %5’lik bir azalış meydana geldi. Bu azalış, sektördeki satışların azalmasından kaynaklanmaktadır.
Tekstile talep olmadığından fiyatlar düşmüşken, bu azalış zaten fazlaca küçülen tekstil sektörümüze bir darbe daha vuracaktır.
Ayrıca Ukrayna ve Rusya’da yaşanan gerginlik, Türkiye’den bolca tekstil ürünleri alan Rusya ve Ukrayna pazarının durmasını ve önümüzdeki dönem tüketici fiyat endeksinin daha da azalmasını sağlayacaktır.
Ulaştırma sektöründe ise tüketici fiyatlarındaki artış aylık %2’dir. Artış varsa talep de vardır. Ulaşım zaruri ihtiyaç; bu sebeple petrol alımındaki kur artışları maliyetleri de artırmıştır.
Gıda artışlarına her daim yıllık olarak bakılır. Tüketiciler, kendi yıllık gelir artışları ile tüketici fiyat artışını karşılaştırır.
Gıda ve alkolsüz içeceklerde artış yıllık %10 oldu.
Ülke ortalamasında, halkın harcamalarının %25’i gıda ihtiyacına yöneliktir. Bu sebeple önemle takip edilen endeks, tüketici gıda endeksidir.
Gelir seviyesi düşük tüketicilerin aylık gelirlerinin %55’i gıda harcamalarına gitmektedir.
Tüketici gıda endeksi arttıysa, gelir seviyesi düşük toplum bu artışı karşılayamaz.
Ortalama Tüketici fiyatlarının neredeyse hiç artmamasının sebebi, parekende sektörünün satış yapamamasıdır. Talep olmadığından ürün satıcıda birikir, bu da maliyetler artsa bile artış yapılamamasına sebep olur. Hatta tekstildeki gibi azalışa sebep olur.
Bir de üretici fiyat endeksimize bakalım. Şubat sonu yıllık üretici fiyat endeksi %12,5 olarak açıklandı.
Hem sanayi hem de tarımsal üretimde ithal ürünlerin çok fazla kullanılması, üretici maliyetlerini yükseltti.
Şubat 2014 üretici endeksi aylık%1,5 artarken, yıllık %12,5 arttı.
Ayrıca geçen yılın şubat ayı ile bu yılın şubat ayı arasında %25’lik USD artışı var. İthal ürünler, kur farkından otomatik olarak pahalanıyor.
Kur artışıyla ithala bağımlı, üretim maliyetleri artıyor.
Mart sonundaki belediye seçimlerinden sonra piyasaların durumunun daha da netleşeceğine dair söylemler var.
Bu söylem piyasalar için iyi bir tesellidir.
Parasal piyasaların, 17 Aralık ve sonrasındaki siyasi süreçte belirsiz olması sebebiyle, belirsizliği belirli hale getirebilmek adına, piyasalar teselli edilip, gün kurtarılmaya çalışılmıştır.
Siyasi belirsizlik belediye seçimleri ile tam olarak giderilemez.
Piyasa, hükümet nezdinde net ve belirli durumun oluşmasını bekler.
Tarihin sayfalarını karıştırdığımızda, “geri gidişin” en büyük göstergesinin suçu kendinde değil de, başkalarında aramakta olduğunda görürüz.
Bir hata yapıldığında “ben” yapmadım, “o” yaptı tavrı, gerici zihniyettir. Ve geri götürür.
Bugün siyasi olarak sancılar içindeyiz. Her sancıda suçlu, başkası gösteriliyor ise sorun vardır ve sorun büyümektedir.
Osmanlı da son döneminde, hep suçlu olarak başkalarını görmüş, onlara odaklanmış ve bu sebeple kendini görmeye fırsat bulamamış ve tabii ki düzeltememişti. Sonuç; Osmanlı toprakları bölündü.
Kendini göremeyince, enflasyon artmıştı, vergiler yükseltilmişti, yüksek vergi maliyetleri üretimi azaltmıştı, daha fazla kolluk gücü alınmış ve asker masrafları daha da artmıştı. Ve en önemlisi sarayın masrafları artmıştı.
Geçmişten ders alır ve bugüne dönersek, demek oluyor ki, önümüzdeki günlerde Merkez Bankası’nın müdahelelerine rağmen döviz artışları görebileceğiz. Bu dönem artmış ve artacak döviz kuru, mart dönemi üretici fiyat endeksini de artıracaktır.
Bu da ithala bağımlı üretilen mallara zam geleceğini bize işaret eder.