Sözün bittiği yerde ne yazılabir ki diye düşünüp durdum. Çünkü acılar sözcüklere sığmayacak kadar büyüktür. Acılar ne tarif edilebilir ne de anlatılabilir. Acılar yaşanıldığında anlaşılır.  Bir depremzedenin bir çığlığı, enkazın başında dolu dolu gözlerle umut dolu bekleyişi; başka bir kardeşimizin feryadı her şeyi fazlasıyla anlatıyor zaten.

  Bir gece ansızın feryatlar arşı alaya yükseldi. Kıyamete şahit olduk adeta. Bir anda 85 milyonun hayatının akışı değişti. 

      Akşamleyin çaylarını yudumlayıp sabah neler yapacaklarının planlarını yaparken bir gece vakti acının en tarifsiz şekliyle uyandılar yâda uyanamadılar veya tonlarca beton yığınları arasında bir birlerine sarılıp ağladılar kardeşlerimiz.  Günlerce sonra enkazdan çıkarılanların o saatin yeniden doğum günü olarak kayıtlara geçeceğini kim bilebilirdi.

    Evet, çok büyük bir afeti yaşadık iki ayrı büyük depremle.  Yüz yılın afeti olarak tarihe geçti. 10 ilimiz adeta haritadan silindi.  Bütün bu yıkımların boynumuza yüklediği ağırlığı ve acıyı tarif etme gibi bir hadsizliği düşmeden inşa edilen binaların çürük oluşunu ve kusurlarımızın neler olduğunu işin uzmanlarının bırakarak şunu ifade etmek isterim: 

 Depremin büyüklüğü nedeniyle bazı aksaklıklara rağmen felaketin ilk gününden itibaren devlet ve millet bütün imkân ve kabiliyetleriyle depremzede kardeşlerimizin yanında olmuştur bunu inkâr etmek art niyetle izah edilebilir.   

    Acının büyüklüğü karşısında kelimeler boğazımızda düğümlenirken birlik ve beraberliğin en mükemmel örneğini sergileyen bu necip milletin vefa ve fedakârlığı karşısında da gurur duymamak da mümkün değildir. İyi ki böyle bir milletin mensubuyuz diye ne kadar övünsek azdır. 

   Adeta seferberlik ilan edildi. Yardım tırları ilk saatlerde yollara koyuldu. Gönüllüler işini gücünü bırakıp nasıl yardımcı olabilirim kaygısına düştü. Enkazın başında ağlayanla ağladılar, sevinenle sevindiler.  Saatlerce sonra enkazın altında canlı çıkan bir kardeşimiz için millet olarak sevinç gözyaşlarına boğulduk.  

   İşte asıl sağlamlık budur. 

   Bir millet için asıl deprem de böyle bir birlik ve beraberliğin olmayışıdır.  Birlik duygusunu kayıp edenlerin kayıp edeceği başka bir şeyleri kalmamış demektir. 

   Zaman her şeyin ilacıdır. Zaman gelir, zorda olsa, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner; yıkılan binalar yeniden inşa edilir. Birlik ve beraberlik sarsılırsa, merhamet anlayışı yıkılırsa onu inşa edecek hiçbir şey bulamazsınız. Vatan bölünürse, devlet yıkılırsa onu inşa etmek mümkün değildir.  Devletin olmadığı bir yerde, ister beğenin ister beğenmeyin, millet de olmaz. En kötü devlet devletsizlikten daha iyidir. Başı olmayan toplumda kaos olur, kargaşa olur, önü alınmaz olaylar baş gösterir.  

  Bir an Halep’in, Bağdat’ın görüntülerine benzettim yıkılan şehirlerimizi; sağlam bir bina dahi ayakta kalmamıştı,  acıda da benzerlikler vardı.  Sonra Rabbime şükrettim. Dedim ki;  hamdolsun devletimiz ayakta, bu milletin kökleri sağlam, bu millet her enkazın altında çıkmasını bilir.  

    Bütün bunlara rağmen belki deprem kadar içimizi acıtan başka şeylere de şahit oluyoruz maalesef. O da bazı soysuzların ve kanı bozukların acılar üzerinden nemalanmaya çalışacak kadar şeref ve haysiyet yoksunu olmaları…

 Akıllı olun, bindiğiniz dalı kesmeyin! Gemiyi tamir etmek yerine batırmayın. Yapmak yerine yıkmayın. Unutmayın ki bu acılardan ne saadet ne de gelecek inşa edilebilir.  Bu gözyaşları sizi boğar. Bu feryatlar kulağınızı sağır eder. Bu korkunç manzara gözlerinizi kör eder. 

   Acılar üzerinden prim yapmaya çalışan; siyaset kalpazanlığı yapanlar bu acı aklınızı başınızdan alır. Unutmayın!  Bir koltuk uğruna felaketlerden medet umanlar, bu ülkenin harcıyla, hamuruyla uğraşanlar;  fay hatlarını tetiklemeye çalışanlar; demir ve çimentosundan çalanlar; bizi bir arada tutan değerlerimize dil uzatanlar unutmayın ki, vallahi sizde bu enkazın altında kalırsınız;  hayallerinizi bile kuramayacak duruma gelirsiniz.   

Yoğun bir şekilde yaşadığımız acı ve duyguları sömürüp maddi çıkar sağlamak için bunu fırsat görenler;  o kazandığınızı zannettiğiniz şey içinizi yakan ateşe dönecek unutmayın!  

Yalan, yanlış haberlerle provokatörlük yapanlar; acılarımızda boğulacak ve hedefinize asla ulaşamayacaksınız! 

Acıdan kıvranan insanların çığlıkları arasında ayetlerle felaketleri özdeşleştirip dini insanların üzerinde kılıç gibi gösteren din bezirgânları size de bir sözüm var:  Hz. Muhammet böyle bir din getirmedi bilesiniz!

"Allah ne derse o olur" deyip sebepleri ihmal eden tedbirsizler Sünnetüllah'ı çinediğiniz için tövbe edin.

  Bu sıkıntılı dönemde millet ve devlet olarak el ele ve gönül birliği ile çıkacağımızı ümit ediyor;  vefat eden kardeşlerimize rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun