Soykırım: İnsanların yaşama hakkına ve bekasına karşı her türlü saldırıdır. Bir hadisenin bir öldürme olayının soykırım kapsamına alınması katliamda keyfilik, ölçüsüzlük ve vicdansızlık kriterleriyle ifade edilebilir. Soykırımın birinci ölçüsü gerekçesizliktir. Öldürülen insanlar niçin öldürüldü diye sorduğunuzda Türk, Kürt, Arap, Arnavut, Müslüman, Ermeni vs. oldukları için öldürülüyorsa burada soykırım tehlikesi vardır.

Gene öldürme hadiselerinde ölçüsüzlük varsa mesela bir isyancı gerillayı ararken onun ailesinin evini dozerle başına yıkmak (İsrail'in yaptığı gibi) onu teslim etmeyen akrabalarını kurşuna dizmek, bu çocuklar büyüyüp bize düşman yetişecek gerekçesiyle öldürmek, yaralanmış kişileri ve hastaların hastaneye gitmesini engellemek, yaralı gerillayı tedavi eden doktoru öldürmek gibi ölçüsüz eylemlerle kamu gücünü hukuksuz kullanmak soykırımdır.

Öldürme hadiselerinde vicdansız yöntemler uygulamak işkence yapmak, insanları ailesinin ve akrabalarının yanında aşağılamak, aşağılayıcı yöntemlerle infaz yapmak, b.... yedirmek, kıyma makinalarından geçirmek, diri diri ateşe atmak, parçalayarak öldürmek, çoluk çocuğu öldürmek, karşı tarafı sindirmek için ölçüsüz şiddet ve kuvvet kullanmak da soykırım olarak adlandırılabilir.

Suç tanım ve kavramlarında ölçüsüzlükte soykırım kapsamına girmektedir. Suçluya haber vermeden ceza vermemek, yardım ve yataklık yapanları daha şiddetle cezalandırmak suçlunun akrabası, komşusu veya arkadaşı olmak, suçlu ile evli olmak, suçluya akıl veren kişi olduğunu veya söylentisini gerekçe göstermek, hadise olan bölgede tesadüfen bulunmak, yoldan geçmek, gözünün üstünde kaşın var demek.

Hani meşhur bir temel fıkrası vardır; Sen bana ördek dedin. Cemal bir gün Temel'e der ki bugün yağmur yağacak, Temel Cemal'e bir tokat atar. Bunun üzerine Cemal Temel'e çıkışır neden bana vuruyorsun? Temel der ki, sen bugün yağmur yağacak dedin. Bu ne manaya gelir? Yağmur yağacak, seller akacak göller oluşacak, ördekler yüzecek dolayısıyla sen bana ördek dedin.

Gerekçenin keyfi oluşu, soykırımın genel karekteridir. 2. Dünya Savaşı'ndaki Yahudi katliamı soykırımdır. Kişi ve aileler sırf Yahudi oldukları için öldürülmüşlerdir. Bugün Filistin'e uygulanan tedip harekatı da aynı derecede soykırımdır. Şeyh Yasin'e, Abdulaziz Rantisiye vs. düzenlenen suikast girişimleri ve Mossad'ın çeşitli ülkelerde Filistinlilere karşı yaptığı operasyonlar soykırım tanımıyla ifade edilecek hukuksuz eylemlerdir.

Osmanlı elçisini kazığa oturtan Kazıklı Voyvodo, kendi halkına binbir çeşit işkence yapan korkunç İvan, Katin Ormanlarında katledilen Polonyalı subaylar, Plevne'de Osmanlı askerinin şehri boşaltması nedeniyle hastanelerde kalan yaralı ve hastaları katleden Bulgar yerlileri vb. soykırım suçu işlemiştir.

Yakın zamanda kara Afrika'daki Huto'larla Tüto'lar arasındaki savaş, din ve mezhep eksenli iç savaşlar Jenosid eksenli tariflerle anlatılabilecek soykırım hadiseleridir.

Bir halkın elindeki kaynakları almak veya çalmak için ileriye sürülen stratejik gerekçeler ve savaşlar soykırım kapsamında düşünülmelidir. Mesela petrol için iki halkı kışkırtır, savaştırır; savaştan zar zor galip çıkanı da gelir sen döver kuyuların başına geçerseniz bu operasyona soykırım demek icap eder.

Keza meşru kabul edilen bir savaş esnasında ölçüsüz güç kullanmak, esirlere işkence etmek, sivil halkın yoğun olduğu yerleri bombalamak böyle durumlar için mermi hedeften saptı, yanlışlıkla düştü, dinamit imalatı yapıyorlardı, isyan için toplanıyorlardı gibi uyduruk gerekçeler ileri sürmek soykırımdır.

Gene bugünlerde başkalarına vurmak için gerekçe olarak Amerikan Başkanının ileri sürdüğü terörizme karşı savaş, özgürlük savaşı, demokrasiyi evrensel çapta yayma kavramları cadı suratına makyaj yapmak gibi şeyler olup, gerekçesiz soykırım operasyonları kapsamındadır.

Bir memleketteki huzur ve asayişi fitne fesat yoluyla bozup, bilinçli olarak çatışmayı kışkırtarak halkı birbirine düşürmek soykırımdır. Çünkü tarih boyunca öfkeli halklar sel gibi önüne kattığı herşeyi yok ederek ağır cinayetler işlemiştir.

Öfkeli halkların psikolojisi memleketten memlekete, tarihten tarihe, halktan halka pek değişmemiştir. Kendini haklı karşı tarafı haksız gördüğü andan itibaren iş bitmiştir. Öfkeli halkın hukuku yapılan eylemin hukuku olarak kabul edilmiştir. Mesela Fransız İhtilalinde Marat diyor ki; Cumhuriyet'in düşmanları sadece düşmanlık edenler değildir. Cumhuriyetin düşmanlarına karşı harekete geçmeyenlerde düşmanımızdır.

Bir tanım ne kadar oportinistçe ifade edilirse o kadar soykırım tehditi yaratır.

Şimdi bütün bu ifadelerden sonra Ermeni soykırım iddiaları için hukuki alt yapı bulunabilir mi?

- 1071'den 1878'e kadar geçen 800 sene boyunca Doğu Anadolu'da neden bir Ermeni katliamı olmamıştır?

- Bu süre içinde Türklerle-Ermeniler arasında hiç mi bir ihtilaf olmamıştır?

- Geçen 800 sene içinde bu toplumun zorla (İspanyolların Endüliste yaptıkları gibi) Müslüman yapılması mümkünken neden yapılmamıştır?

- Doğu Anadolu'da ve tüm Osmanlı coğrafyasında misyoner faaliyetleri başladıktan sonra ard arda Yunan, Bulgar, Ermeni isyanları olmuş, neden bunlarla hadiseler arasında bir rabıta kurulmamıştır.

- Savaş içinde Rus ordusununda kışkırtmasıyla kurulan Ermeni çetelerinin susturulması ve asayişin temini için bir tedbir alınmasının gereği neden düşünülmemektedir.

- O gün için Türk ve Arap dünyasının Kalpgahına (Doğu Anadoluya) bir Ermeni devleti kurarak Türk-Azeri, Türk-İran, Türk-Arap irtibat hattını parçalamaya matuf bir Ermeni devleti kurmaya yönelik İngiliz plânı bugünde Ermenistan-Azerbeycan-Nahcivan hudutları birlikte düşünüldüğünde aynı parçalayıcı rolünü oynadığı ve Ermeni halkın dış odaklı kışkırtmalarla stratejik bir plânın bir parçası olarak yemelendiği anlaşılmaktadır. Bu plânlar yürürlükte olduğu müddetçe bin sene birlikte yaşamış iki halk arasında barış tesis edemezsiniz..

Halk sel gibidir. Kapakları açarsanız su önüne kattığı herşeyi alır götürür. Öfkeli halkların ne dini, ne imanı, ne vicdanı, ne ahlâkı vardır...

Bizce iki halkın birbirine karşı yaptığının suçlusu emperyalist batıdır. Avrupa'nın  ortasında Sırplar bütün dünyanın gözleri önünde 300 bin Boşnak'ı öldürmedi mi? Şüpheniz olmasın ki Karabağ meselesinde emperyalist batı kaşıyor ve kışkırtıyor. Halklar kışkırtılmadığı sürece hemen barışır hemen kaynaşır.

Soykırım tartışmasını ikide bir ısıtıp ısıtıp getirmenin hiç bir manası da yoktur. Yukarıda sıraladığımız tanımlar gereği ortada suçta yoktur, suçlu da yoktur. Bunu nesiller boyu tekrarlamanın iki tarafa faydası da yoktur.

Yeniçeri bir Yahudi'yi yakalamış  götürüyormuş. Yahudi dönmüş sormuş:

- Ağam suçum ne?

- Siz Hz. İsa efendimizi öldürmüşsünüz!

- Ooo... O ikibin sene evveldi.

- Olsun ben yeni duydum.

Hadisenin lastik gibi uzatılması her iki taraf içinde zararlıdır.

Yarın konuya devam edeceğiz...