Sivil toplum örgütlerinin en fazla istismar ettikleri konu demokratik kitle örgütü olarak algılanmak istenmeleri ve demokrasinin vazgeçilmez unsurları olarak kabul edilmeleridir. Küreselleşmeci ve yabancı istihbarat örgütlerinin kullandığı NGO'lar hiç bir şekilde resmi makamlardan yardım almayacak şekilde organize olmaları ve bağımsız gelir kaynaklarına sahip olmalarıdır. (Tabi yabancı kuruluşlardan yardım, hibe, proje bedeli alıntısı vs almak serbest)

Yasal demokratik kitle örgütleri, meslek odaları, birlikler, sendikalar ne kadar milli niteliğe sahipseler NGO'lar o ölçüde küreselleşmeci ve milli değerlere karşı görüntüye sahiptir. Küreselleşmeci NGO'lar Kıbrıs'tan Türk askeri çekilmeli, bu görüntü işgalci görünümü veriyor. Kıbrıs zaten bizim değildi ki, alalım... gibi söylemlerde bulunabiliyorlar. Küreselleşmeci NGO'ların söylemlerine dikkat edildiğinde Türkiye'nin K. Irak'ta ne işi var? Türk vatandaşları Irak'a gitmesin. Büyük Ortadoğu Projesi bütün halkların lehinedir gibi sözleri her gün söyleyebiliyorlar.

Küreselleşmeci NGO'lar nezdinde gelir dağılımındaki adaletsizliğin önlenmesi ülke ekonomisinin gelişmesi, üretimde ve iş gücünde verimliliğin artırılması, işçi-memur-esnaf ve köylünün hakkının hukukununun korunması, kadın hakları, köylünün koruması ve tarımdaki sübvansiyonların devam ettirilmesi, bilimsel ve teknolojik gelişme, devletin bölünmez bütünlüğü, halkın huzuru ve güvenliği gibi konu ve kavramlar hiç bir mana ifade etmez.

Küreselleşmeci NGO'lar, dini özgürlükler (mezhep, tarikat, cemaat, terörist dinci yapılanmalar olması fark etmez), etnik parçalanma özgürlüğü, alt kimlik ve kültürlerin siyasallaşması konusunda çok duyarlı hareket ederken Yugoslavya'nın parçalanması sonucu Bosna'da yapılan soykırıma karşı kör ve sağır olabiliyorlar. Irak'ta Amerikan güçlerinin yaptığı saldırı, işkence olayları sivil halka karşı hedef göstermeden yapılan tecavüzler, Filistin, Kosova, Afganistan ve Çeçenistan'daki acımasız  saldırılara karşı izleme, telin etme, insan hakları bağlamında sesini yükseltme gibi hiç bir etkinlikte bulunmadıkları görülmektedir.

Irak'ta, Afganistan'da ve Yugoslavya coğrafyasında faaliyet gösteren yüzlerce NGO "İnsani yardım" amacı kısvesi altında halklararası çatışma ve sabotaj faaliyetlerini tahrik etmektedir. Hemen hemen hergün Irak'ta bombalama, sabotaj ve bomba yüklü araçlarla yapılan saldırılar sebebiyle yüzlerce insan katledilmekte, hedef gözetmeksizin ateş eden Amerikan birlikleri ve ABD hava kuvvetleri binlerce insanın ölümüne sebep olmaktadır.

Küreselleşmeci NGO'lar "İşkenceye hayır, düşünce özgürlüğüne evet" gibi tüm insanların katılacağı sloganları hedef hükümetleri köşeye sıkıştırmak amacıyla kullanıyorlar.

Gene küreselleşmeci NGO'lar kendi halkını ve kendi hükümetini küçük düşürecek, aşağılayacak ve şikayet edecek tarzda haftalık, aylık ve yıllık insan hakları raporları hazırlayarak ispiyon ve ajitasyon yoluna başvurdukları görülmektedir. Türkiye'deki insan hakları derneklerinin ABD'nin Guantanamo üssündeki veya bizzat çeşitli eyaletlerindeki insan hakları ihlallerini denetlemeleri ve rapor hazırlamaları sözkonusu değildir. Keza Almanya, Fransa veya İngiltere aleyhinde bir rapor hazırlanmasına müsaade etmeleri mümkün değildir.

Küreselleşmeci NGO'lar kendilerini yönlendiren ülkelerin istihbarat güçlerinin başaramayacağı bilgi ve belgeleri hedef ülkeden toplayarak onların istifadesine sunabilmektedirler.

Vatana ihanet ve kendi ülkesi aleyhinde istihbarat toplamak küreselleşmeci NGO'ların rutin faaliyeti haline gelmiştir. Dışarıdan Türkiye'yi ziyarete gelen hükümet başkanları veya parlamenter heyetleri öncelikle bu NGO'larla görüşmekte bu durum onlara itibar kazandırmakta ve örtülü bir dokunulmazlık sağlamaktadır. Ekonomik tedbirler için yüzlerce iktisadi kurum ve kuruluş varken TÜSİAD'dan (bir dernek olmasına rağmen) öncelikle görüş alınması düşündürücüdür.

Hayatın her alanında kurulan NGO ve GONGO'lar; Polis, MEB, Üniversiteler dahil tüm alanlarda faaliyet göstermekte bazı devlet bürokratlarına cazip gelmekte kamu kaynaklarını dolaylı yollardan hortumlama imkanı vermekte, buradan elde edilen bilgi ve belgeler etki ajanlığı yoluyla kendi devletinin ve milletinin aleyhine kullanılmaktadır. Devlet malının vakfedilmeyeceğine dair medeni kanun ilkesine rağmen kimi vakıf ve kuruluşlar millet kaynaklarını hoyratça kullanmakta kimi liberal, kimi radikal söylemlerle millet aleyhine çalışmaya devam etmektedir.