Kitap Dünyası 

ÂLİM KADIN ÇIKMAZI

Şükran Yücel’in Alim Kadın Çıkmazı adlı öykü kitabı Alfa Yayınları’ndan çıktı. Düş Gölgesi, Ölüme Karşı Oyun ve Yitik Zamanın Peşinde Karantina kitapları, öyküleri, denemeleri ve sinema yazılarının yanı sıra roman ve tiyatro oyunu çevirileriyle de tanınan Şükran Yücel, yeni öykülerini Âlim Kadın Çıkmazı’nda  bir araya getirdi. Yücel’in tecrübeli kalemi okura 10 öykülük bir insanlık krokisi çiziyor. Aşkta incelip intikamda kalınlaşan mürekkep toplumsal gerçekliği ve kadınlık tecrübesini en berrak haliyle resmediyor. İstanbul’da tarihten derin bir nefes alıp Troçki’nin peşinde Moda’dan Büyükada’ya geçiyor, Serencebey’de Ahmed Midhat Efendi ile Fıtnat Hanım’ın aşk mektuplarına göz gezdiriyoruz. Sonra Pasaport Kahvesinde bir çay, İzmir’in sokaklarında buluyoruz kendimizi. Dolanıyoruz biteviye, bellek yitmesin diye. Yalnız iskeleler, denize ulaşan merdivenler, umut oda sır salon evler ve hayali tiyatro sahneleri gezdikten sonra Âlim Kadın Çıkmazı’nın bitimindeki duvara çarpıyoruz bile isteye, bir gün yıkılacağı ümidiyle.

Canım Şeytan 

BERKAN M. ŞİMŞEK’in  Canım Şeytan adlı romanı  Alfa Yayınları’ndan çıktı. Karanlık, absürd, muzip. "Canım Şeytan, türler arasında kıvraklıkla dolanan bir roman. Ciddi ama absürd, şeytani ama saf, çokbilmiş ama sakar, vakur ama uçarı." Hikâyemiz şehrin dışındaki bir sanayi bölgesinde, metal müzik hayranlarının kalesi olan Merkez'de geçer. Merkez, toplu intihar olaylarıyla çalkalanmaktadır. Bu intiharların ortasında da yarı beyaz yakalı-yarı metalci Haldun, gönülsüz bir dedektiflik macerasına atılarak hem Merkez’e sızdığı düşünülen sivilleri, hem meçhul bir tedarikçiyi, hem de ortadan kaybolan bir müzisyeni aramaya başlar. Canım Şeytan, hayali bir metal komünitesi üzerinden “topluluk olma” fikrini sorguluyor, bizleri bir arada tutan farazi ipleri alaya alıyor. Berkan M. Şimşek, ilk romanı Leopold’un Sabunu’yla açtığı kendine has kulvarda sıkı bir tempoda koşarak incelikli bir evren yaratıyor.

Karanlığa Kalma 

Tuğrul Keskin’i Karanlığa Kalma kitabı Everest yayınlarından çıktı.  Şair yazar Tuğrul Keskin’den yeni kitap: Karanlığa Kalma  ‘HAYATLA YÜZLEŞMEYE ÇAĞIRAN’ YAZILAR RAFLARDA

Aşk, Şiir ve Gelecek

Şair Tuğrul Keskin’in deneme türündeki yazıları “Karanlığa Kalma” adıyla kitaplaştı. Hayatı ve yaşantıları sorgulayan; edebiyatın şimdisi ve geleceğine ilişkin güçlü yorumlarıyla dikkat çeken ve Everest yayınları tarafından yayınlanan “Deneme-Anlatı” türündeki kitap, şairin bu türde yayınlanan ikinci kitabı. Kırk yıldır şiirler yazan ve bu türde on beş kitabı bulunan şairin yeni kitabı; hayat, aşk, şiir, gelecek ve içinden geçtiğimiz sıkıntılı zamanlara ilişkin çözümler öneriyor.  İnsanın her sıkıntı ve karanlıktan çıkışının yine kendi içinde durmaksızın yanıp/sönen fenerde gizli olduğunu söyleyen yazılar; okura, umut ve aydınlık bir gelecek önermesinde bulunuyor.

‘Akşam Olur Karanlığa Kalırsın’

Tuğrul Keskin, yeni kitabına ilişkin şunları söylüyor: “Akşam Olur Karanlığa kalırsın’ diye akıp giden haraketli bir türkü vardır hani, bilirsiniz. Karanlığa kalmanın sıkıntısı vardır o türküde biraz da. Bu kitabım folklorik olandan beslenmemekle birlikte, geleneksel olandan da büsbütün uzakta değil, oradan beslenmeyi sürdürüyor. Çünkü ülkemizin geçtiği bu zaman dilimi bana en karanlık geceleri çağrıştırıyor. Bundan ötürü ki halkıma sesleniyorum durmadan: ‘Karanlığa Kalma! İtiraf etmeliyim ki yazı yazmak, bizim gibi ‘asıl işi yazı’ olmayanları, (çünkü asıl işim şiirdir benim) asli işinden alıkoyuyor çoğu zaman. Sonuçta yazı, anlamın kendisi ve salt gerçekle ilgiliyken, şiir, anlamı da aşan ve çoğu zaman gerçekliği yalnızca sezdiren bir ‘pratik’ olarak karşımızdadır… Peki karşılığı oluyor mu bu ‘şiiri boşlayarak’ yazıya yönelmenin derseniz eğer? Kuşkusuz sıkıntıları olmakla birlikte, söyleyeceklerini doğrudan haykırmak da iyi geliyor insana, derim. Bu karanlıktan yalnızca şiirini olanaklarıyla çıkılamayacağı apaçık ortada. Bundan ötürü ki yazıyla, şiirle, umutla, düşle, elimize geçen bütün mücadele araçlarıyla çıkacağız aydınlığa, buna inanıyorum; işte ‘Karanlığa Kalma’ bu umudun peşindeki yazılardan oluşuyor”

KİTAPLARININ ADI

Şairin daha önce yayınlanan kitapları sırasıyla şunlar: 

Bir Suyun Kıyısında (l985), Kırılan Kar Sesi (l988), Babek (l990), Tacir ve Cinayet (l994), İpekler Çoğaltmaya (l999), Zifir (2004), Solgun (2004), Eski’ten (2005), Babek Bir İsyan (2005) Kanda'har (2009), Soğuk Yara (Seçilmiş Şiirler/2013) İkindi Şairleri Antolojisi (2013), Anılar Kitabı (2013) Zito i Epanastasis (Yaşasın İsyan) (2014) ve son olarak da Kavil (2018). Sussam Gönül Razı Değil (2019)

ÇOK SAYIDA ÖDÜL ALDI

Şairin şimdiye kadar aldığı şiir ödüllerinden bazıları ise şöyle: Dokuz Eylül Şiir ödülü (1990), Yunus Nadi Şiir ödülü (Zifir’le/2004), Dionysos Şiir ödülü (2004), TTB Behçet Aysan Şiir Ödülü (Kanda'har ile/2008), Datça Edebiyat Günleri Onur Ödülü (Zito i Epanastasis ile/2014) Attlâ İlhan Edebiyat Ödülleri Şiir Büyük Ödülü (Kavil’le/2019)


NEHİR VE TÜM DİĞER ŞEYLER

Mustafa Nuri’nin Nehir ve Tüm Diğer Şeyler Mona Roman’dan çıktı. Mustafa Nuri, toplumun ahlak ve sevgi dinamiklerini birbirinden ilginç kahramanlarının kesişen yaşamları üzerinden sorgularken, okuru da kendisi ile yüzleşmeye davet ediyor. Başrollerini Hatice Aslan, Hakan Kurtaş, Cengiz Bozkurt, Şeyla Halis ve Şebnem Dilligil’in paylaştığı Vücut filmi ile tanınan yönetmen Mustafa Nuri’den sarsıcı bir roman: Nehir ve Diğer Tüm Şeyler. Acıları alması veya unutturması ile meşhur bir Nehir vardır ve gerçekten de insanın duyduğu acıyı alır. Ancak bunun için oraya giden her kişi bir bedel ödemeye hazır olmalıdır. Roman, kahramanın Nehir’e yolculuğu ile açılır. Orada tanıştığı birbirinden farklı acılara sahip insanlarla yakınlık kurmaya başlar kahramanımız. Aileleri, çocuklukları, hayalleri tamamen farklı karakterlerimiz, Nehir’in gücü ile adeta birbirlerine doğru çekilirler. Mustafa Nuri, onların günlük yaşamlarındaki bunalımlarını “kremalı hayal kırıklıkları” diye adlandırır. Gandi, Komşu, Kaçak ve Tom; sevgililerinden, annelerinden, dostlarından yana kırgındırlar, ama bir o kadar da kalp kırmışlardır. Aralarında oluşan bu yakınlık onları bedenlerini, cinselliklerini, sevgilerini, ölüm ve diğer inançlarını sorgulamaya iterken, Nehir de gizemli bir şekilde onları yeniden çağırmaktadır. “Küçük bir çadırın içindeyim. Gündüzden daha sessiz ve koyu bir karanlık. Çadırın üstüne böcekler düşüyor sanırım el fenerini açtığım için. Çadır küçük ama güzel, rahat. Şişme bir yatak, birkaç sandviç, meyve, bir şiir kitabı (Türk Şiirleri Antolojisi), su ve tuvalet kâğıdıyla ıslak mendil var. Uzanmış öylece duruyorum. Hemen uyurum sanmıştım ama hiç uykum yok. Aslında dışarı çıkmak istiyorum ama korkuyorum. Korkumu yenemiyorum. Neden korkuyorum acaba? Çok karanlık ve çok sessiz. Gerçi ikisine de alışığım. Ama her zaman kendi sınırlarım içinde oldum. Hep odamda, yatağımda, kendi dünyamda... Burası farklı. Gizemli ve bilinmez olmasının verdiği bir bulantı var. Çok garip bir şey burada yaşanılan yine de insana bir yakınlık hissi de veriyor. Tezatlarla gidip geliyorsun. Hem kendine yakın duruyorsun hem çok uzaklaşıyor ve bir daha o kişi olamayacaksın gibi bir his. Belki de ümitsiz, çaresiz olduğumuzdan. Olduğumdan.”

Birbirine yabancı dört insan. 

Olağanüstü bir güce sahip Nehir. 

Acılar. Arzular. Pişmanlıklar. 

Bütün güzelliği ve ağırlığıyla hayat. 

Hiçbir şey bekledikleri gibi değildi. 

Buna kendileri de dahildi…

Arka Kapak yazısı:

“Nehir’le aramda geçenleri veya komşumla veya ailemle ve daha henüz tanışmadığın insanlarla ilgili neden sana yazmak istedim bilmiyorum. Kendi uzayımda salınıp gidiyordum. Nehir beni çağırana dek ya da acım Nehir’i çağırana dek ya da çocukluğum Nehir’i çağırana dek. Ya da her neyse işte... Görüyorsun hâlâ her şeyi tam olarak anlayabilmiş ve bir düzene koyabilmiş değilim. Ama içimde bir su akıyor, bunu biliyorum, Nehir’le buluşmak istiyor.” 

Mustafa Nuri Hakkında:

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Hemen ardından Türk Kültürü ve İletişim üzerine yüksek lisansını tamamladı. Yüksek lisans yapmaya başladığında reklam yazarı olarak çalışma hayatına atıldı. Uluslararası reklam ajanslarında yerli ve yabancı markalar için reklam kampanyalarına imza attı. Kristal Elma, Hürriyet Kırmızı ve Effie ödüllerinde yirmiyi aşkın ödül kazandı. Kreatif direktör olarak reklamcılığa devam ederken, Vücut adlı ilk uzun metrajlı filmin senaryosunu yazdı ve yönetmenliğini de kendi yaptı. 

Vücut prömiyerini Montreal Film Festivali’nde yaptı. Yarışma bölümünde yarıştı. Hemen ardından Kerala Film Festivaline davet edildi ve Adana Film Festivali’nde 3 ödül kazandı. 

Gerçek Gizlidir adı altında, bir kısa film serisi çekti. İkinci uzun metraj senaryosu, Çocuklar Geliyor, İstanbul Film Festivali “Köprüde Buluşmalar” platformuna seçildi. Ardından Bulgaristan Film Festivali Senaryo bölümüne seçildi. 

Şu an İstanbul’da yaşıyor ikinci film hazırlıkları sürerken, bağımsız olarak marka danışmanlığı yapmaya devam ediyor. 

Nehir ve Tüm Diğer Şeyler, Mustafa Nuri’nin ilk romanı. 

Balıklar da Öpüşmüyor Artık 

Dodan Özer’in Balıklar da Öpüşmüyor Artık adlı eseri Mona Şiir’den çıktı.  164 Sayfa

GÜÇLÜ YORUMCU DODAN ÖZER’DEN

YENİ ZAMAN ELEŞTİRİSİ ŞİİRLER

2017 yılında O Ses Türkiye yarışmasının birincisi olan Dodan Özer ilk şiir kitabını yayımladı: Balıklar da

Öpüşmüyor Artık. 1997 yılında Murat Öztürk ile Dodan Project adlı grubu kuran Özer’in sözcüklerle olan güçlü bağı yaptığı albümlerle başlamıştı. En son 2020 yılında Zaman adlı dördüncü albümü piyasaya çıkan Özer, Mart ayında piyasaya çıkan ilk kitabı için çok heyecanlı olduğunu söylüyor.

Dodan şiirlerinde; zaman yenilgisi, göç, Anadolu, modern ile eskinin çatışması, yalnızlık ve bireyin ruhsal kaosu gibi temalara değiniyor. #hergunebirmona

BALIKLAR DA ÖPÜŞMÜYOR ARTIK

İçimden bir iklimi daha kopardı bu serinlik

Hangi mevsim olduğ unu sorma;

Bir anlamı yok zaten

Karış mış tüm mevsimler...

Yeni bir ad konulmuş ,“karmaş a”.

Balıklar da öpüş müyor artık

Belgeseller de değ iş miş

Eski çekimler dış ında

İzlenecek pek bir ş ey yok.

Kızıla bürünmüş düş ünceler...

İçimden bir iklimi daha kopardı bu serinlik

Diz çöktü yeni yarın

Belli eş leş meler içinde koca bir yanılsama

Pütürlü yazılar ve melodiler...

Hangi birimiz yakalayabiliriz ş u semayı,

Şematik bir bağ ış ıklığ ın ötesinde olan şeyleri?

İçimde bir iklim daha sürüklendi ş imdi...

Kim bilir ya da bilebilir Fark edilmeden yaş amayı?

Kalabalık değ ilken daha tazeydi gün

Bir resme bakar gibi bakıyor insan artık yarına.

Ne yazan anlıyor belki

Ne de resmeden kişi

Döşteki şeyi.

Ve koptu mevsimler, dağılmadan yitti.

Dodan Özer 

Muş, Varto doğumludur. 1997’de Dodan Project adlı albümü çıkarmıştır. 2010’da kişisel albümü yayımlanmıştır. 2017’de iki şarkının teklisini piyasaya sürmüştür. Müzik çalışmaları devam etmektedir ve proje albümlerde yer almaktadır. Ziyadesiyle geleneksel eserlerden yararlanarak kendi soundunu oluşturan bir müzisyendir.

Çeşitli TV programlarına konuk olmuştur. 2016-2017 sezonunda O Ses Türkiye isimli yarışmada birincilik elde ederek tanınırlığını artırmıştır. 23 yıllık sanat yaşamı, o yarışma sonrasında bilinirliğine katkıda bulunmuştur. Halen konserler vermektedir.

KİRAZ ÇEKİRDEĞİ

Sosyal medyada geniş izleyici kitlesine sahip yazar Mümine Yıldız’ın üçüncü çocuk kitabı “Kiraz Çekirdeği” Genç Tuti’ den çıktı. Yetişkinler için kaleme aldığı İnce Hayat, Kâşif gibi eserleri çok satanlar arasında yer alan yazar Mümine Yıldız’ ın üçüncü çocuk kitabı “Kiraz Çekirdeği” Genç Tuti tarafından minik okurlarla buluşturuluyor. Mümine Yıldız’ın her zamanki kendine has, samimi üslubuyla kaleme aldığı küçük kızı Ayşe’nin bu harika hikâyesi, kıpkırmızı kirazlarla dolduruyor yürekleri… Emek, sabır, sevgi, dostluk, vefa ve doğa sevgisi üzerine harika bir keşif yolculuğuna davet ediyor bizleri… “Çocukların içlerinde hazine kitabıyla dolaştıklarına ve bunu cömertçe paylaştıklarına inanıyorum.” diyor yazar ve ekliyor “Eğer yakınlaşırsak ve kulak verirsek onlara, harika şeyler fısıldar çocuklar kulaklarımıza. Bu yüzden de onlara yakın olmayı ve onlara dair bir şeylerin içinde bulunmayı çok seviyorum.” İnce Hayat, Kâşif ve Anda Sırlanmış Hayat kitaplarından sonra bir hayalini gerçekleştirerek çocuk kitapları yazan Mümine Yıldız’ ın bu eserleri Sakız Hanım’ın Eteği, Güneş Anne ve Çiçek Kız... Şimdi de Kiraz Çekirdeği… Yıldız; “Umuyorum ki yazarken bana, okurken size güzel şeyler hissettiren çok kitaplar yazarım.” 

Ezberim 

Ezber bozan bir şairin ilk kitabı basıldı!

Türkiye’nin ilk down sendromlu şairi Mustafa Talha Uranlı, ilk şiir kitabını çıkardı. 26 yaşındaki genç şair, ortaokul yıllarından beri yazdığı şiirleri topladığı kitabına “Ezberim” adını koydu. 92 şiirden oluşan kitap, okuyanların beğenisini kazanıyor.

Antalya’da yaşayan Mustafa Talha Uranlı, down sendromlu bir şair. En büyük hayali bir kitap yazmak olan genç şairin, bu hayali kısa süre önce gerçek oldu. Daha önce de fotoğrafçılık, ritim ve drama ile uğraşan Uranlı, sanat ve sporla iç içe bir hayat geçiriyor. Çektiği fotoğraflar sergilenen ve masa tenisi turnuvalarında ödüller kazanan Uranlı, şimdilerde ikinci kitabı için çalışmalara başlamış. 

“Kimsenin hayata küsmesine gerek yok.”

Ezberden yaşayamadığı için ilk kitabının ismini “Ezberim” koyduğunu belirten şair, “Ben yazmayı da okumayı da çok seviyorum. Günde en az 4 saatimi okumaya ayırıyorum. İnsanlara eğitimle her engelin aşılabileceğini göstermek istedim.” dedi. En çok Sunay Akın, Nazım Hikmet, Özdemir Asaf ve Mehmet Akif Ersoy’u okumayı sevdiğini belirten Uranlı, down sendromlu bireylere ve ailelerine de seslendi. “Kimsenin hayata küsmesine gerek yok. Evlere kapanmayın, hayattan vazgeçmeyin! Çıkın, gezin, okuyun, araştırın.” diyen Uranlı, kitabının basılmasında emeği geçenlere de teşekkür etti.

Pandemide Liderlik - Zamansız Söyleşiler 

Aylin Satun Olsun’un Pandemide Liderlik – Zamansız Söyleşiler  adlı  kitabı Ceres Yayınları’ndan çıktı. Kitap tanıtım bülteninde şu cümlelerle aktarılıyor :  “Covid-19 virüsünün yaşamlarımıza girmesiyle hem özel hem de iş hayatlarımız kökten değişti. Bu süreçte değişime kolay adapte olan lider ve çalışanlar belirgin biçimde öne çıkıyorlar. PWN İstanbul üyesi ve Türkiye’nin önde gelen kurumlarından eşitlik elçisi liderlerin, pandemi dönemini nasıl yönettiklerini, neler yaşadıklarını, değişime nasıl adapte olduklarını, kendilerinin ve çalışanlarının motivasyonlarını nasıl koruyabildiklerini derleyerek, paylaşmak istedik. “Pandemide Liderlik-Zamansız Söyleşiler” işte bu ilham ve merakla ortaya çıktı. Onbeş lider röportajların gerçekleştiği yaklaşık dört aylık dönemde, yaşadıklarını samimiyetle paylaştılar. Zamansız olsun istedik, hatta yıllar sonra okunduğunda daha fazla insanı etkilesin. Geleceği her şeyi ile hayal etmek mümkün değil elbette ama diğer yandan bu söyleşilerdeki samimi paylaşımların geleceği şekillendirmede ve geleceğin liderlerine yol göstermede katkı sunacağına inanıyoruz. “Kaptanın, karşılaştığı fırtınalara değil gemiyi limana getirip getirmediğine bakılır.” William McFee


Mustafa Cem Açık , Güldem Berkman, Damla Birol,  Ahmet Dördüncü,  Hüseyin Geliş, Beril Koparal, Levent Kömür, Türkân Özilhan,  Canan Özsoy, Ahmet Pura,  Ahu Büyükkuşoğlu Serter, Tankut Turnaoğlu, Murat Yeşildere, Ahmet Zeytinoğlu” Bu başarılı eseri mutlaka okuyun.