Hem dünyanın yeniden şekillenmeye başlayan güç odaklarının amansız mücadelesine, hem de bu mücadeleler sırasında bir safdışı bırakma yöntemi olarak kullanılan "kimyasal darbe"lere taze bir örnek olması açısından Ukrayna-Yuşçenko örneği üzerinde durmak istiyoruz.  

50 milyon nüfuslu Karadeniz komşumuz Ukrayna, birincisi 31 Ekim'de, ikincisi 21 Kasım'da üçüncüsü de geçtiğimiz günlerde yapılan devlet başkanlığı seçimleri ile yönünü bulmaya çalışıyor.  

Yuşçenko'nun zehirlenmesi, bebek yüzünün köstebek yuvasına dönmesi dışında Ukrayna'daki gelişmeler bizi pek ilgilendirmedi, ama Karadeniz komşumuz bizim için önemli, tarihte olduğu gibi bugün de çok önemli..  

Ülkelerin güvenliklerinin sınırlarının çok ötesinden, nüfuz bölgelerinden başladığı gerçeğini, bir türlü dış politikanın temel taşlarından biri yapmadık. "Yurtta barış, dünyada barış"ı çok yanlış tercüme ettik.  

Geçiyoruz...  

Tarihte Osmanlılar, iki kez, uzun sürelerle Ukrayna'yı Çarlar'a karşı korumuşlar. Unutulmuş tarihi bağlarımız var.  

Ukrayna'ya demokrasi ve istikrarın gelmesiyle Kırım Türkleri'nin daha rahat nefes alabilecekleri konuşuluyor. Bu nedenle son seçimlerde, başta Kırımlı lider Mustafa Abdülmecid Kırımoğlu olmak üzere, bütün Kırım Türkleri Batı yanlısı Yuşçenko'yu desteklemişlerdir.  

YUŞÇENKO'NUN KAZANMASI TÜRKİYE'Yİ NASIL ETKİLER?  

Ukrayna'da Batı yanlısı Yuşçenko'nun kazanması Kırımlı Türkler açısından olumlu bir gelişme sayılıyor, ama Anadolu Türkler'i için de aynı şeyi söylemek mümkün?  

AB ile tam üyelik müzakereleri arefesinde olan Türkiye açısından, Ukrayna'da Batı yanlısı bir liderin iktidara gelmesi, dikkatle izlenmesi gereken bir gelişmedir.  

Evet, dikkatle izlenmesi gereken bir gelişmedir; çünkü Avrupalılar, Ukrayna'yı, Hıristiyan Avrupa kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak görüyorlar. Bu nedenle, Ukrayna'nın AB üyeliği -ABD'nin de desteği ile- süratle gündeme getirilecek ve kabul görecektir.  

Rusya Devlet Başkanı Putin, eski arka bahçeleri olan Sırbistan'da, Gürcistan'da, Ukrayna'da yapılan seçimleri peşpeşe Batı yanlısı liderlerin kazanmasını, "Sovyetler'in nüfuz bölgesinde SÜREKLİ DEVRİMLERLE  Rusya'nın tecrit edilmek istenmesi" şeklinde değerlendiriyor.  


Doğrudur.  

Sovyet nüfuz bölgelerinde ABD ile Rusya arasında yaşanan mücadelenin, bundan sonra Moldova ve Belavus'ta süreceği konuşuluyor. Amerika ve Rusya, kendine yakın bir ismin iktidara gelebilmesi için, ellerinden geleni yapıyorlar. ABD kesenin ağzını açmış, yeşil dolarlar desteğinde "propaganda zehiri"ni kullanırken, Rusya üretiminde ve kullanılmasında oldukça uzman olduğu " kimyasal zehiri" tercih ediyor.  

ÖZAL GELİŞMENİN NEREYE VARACAĞINI SEZMİŞTİ  

Batı yanlısı Yuşçenko'nun iktidara gelmesinin ardından, Ukrayna'nın zaman geçirilmeden AB üyeliği çalışmaları başlatılacaktır.  

Özal, 1987'de, Türkiye'nin tam üyelik başvurusunu yaparken, Sovyetler'in dağılacağını ve bu dağılma sonrasında Moskova'nın yörüngesinden ayrılacak Doğu Avrupalı uydu devletlerin süratle AB'ye üye yapılmak isteneceğini sezmişti. Rusya'yı güneyden kuşatacak bir yeni kuşak oluşturulurken Türkiye'nin de dışlanamayacağı görüşündeydi. Türkiye'nin AB üyeliğinin reddedilmesinin Sovyetler'in yörüngesinden kopacak Doğu Avrupa ülkelerinin Batı'ya olan güvenlerinin sarsılabileceğini hesaplıyordu. Özal, AB'ye tam üyelik için başvururken, bu hesaplar içindeydi.  

Yuşçenko'nun devlet başkanlığına seçilmesinin ardından, Ukrayna'nın AB üyeliği, Türkiye dahil bütün aday ülkelerin önüne geçecektir.  

Sovyetler Birliği'nde, Kazakistan'dan sonra nükleer silaha sahip ikinci ülke Ukrayna'ydı. Batı'nın itirazı ile nükleer silahları alındı, ama Ukrayna hala tarım, kimya ve silah sanayiinde önemli bir ülke.  

Ukrayna, Batı için çok önemli bir enerji koridoru.  

Ukrayna Rusya'nın yumuşak karnı.  

Seçimler sırasında Rusya'ya karşı amansız bir savaş veren Amerika ve Avrupa, Ukrayna'yı biran önce Batı'nın çatısı altına almak için elinden geleni yapacaktır.  

Ukrayna gelişmesi karşısında, AB karşısında Türkiye'nin elinin güçlenmesi ya da zayıflaması izleyeceği çok boyutlu politikaya bağlı.  

İlginçtir, Rusya'nın yörüngesinden kurtulmak isteyen Yuşçenko gibi Elçibey'de, Aliyev de, Sovyet nüfuz bölgesinde "destursuz" boy göstermek isteyen Özal da, kendilerini "kimyasal darbe"lerden koruyamadılar.  

Konu ilginç, bir vesile ile devam ederiz.  

 

KÜPE: Kimse gücünün dışında yükselemez.  

Albert Camus