Basında sık sık görüyorum. İstanbul’a geleli kısa bir süre olmasına rağmen, insanlar sanki uzun yıllar buranın sakiniymiş gibi eski günleri, anılarını ifade ediyorlar... Aslında bu durum kötü bir şey değil... Anadolu’dan, Karadeniz’den, Güneydoğu’dan velhasıl her yerden İstanbul’a gelip, yerleşeneler, bu nadide şehre sahip çıkıyorlar. 

Benim ailem, İstanbul’un, Kadıköy’ün köklü bir tarihine sahip. 1800 yılların başında, Çankırı’nın “Maruf” beldesinden gelip, Osmanlı Türk İmparatorluğu zamanında, Devlette görev almışlar, Paşa/Ala rütbesine malik olmuşlardır. Ailemiz özbeöz Türk olan “Kayı Aşiretine” mensupturlar. Biz de öncelik Türklüktür. Büyükbabam Marufizade Mehmet Ziya Paşa, Dedemiz Zühtü Paşa, onların büyükleri Hacı Kamil Efendi, Hüseyin Paşalar Kadıköy’de bilinirler. Adlarına, Kızıltoprak’ta sokak, cadde isimleri vardır. Zühtü ve Mehmet Ziya Paşalar, Osmanlı Sarayı’nda, Abdülmecit, Abdulaziz ve Abdulhamit zamanında görev yapmışlardır. Büyükbabam Mehmet Ziya Paşa, aynı zamanda “Mekteb-i Mülkiyeyi Şahane’de”, Mülkiye mezunu olarak Müderrislik (Prof.) görevini, Maliye dersi vererek deruhte etmiştir. Büyükbabam Ziya Bey, önce Zühtü Paşa’nın, Maarif nazırlığı döneminde, Maarif Ali Müfettişliği görevinde bulunmuş, daha sonra Osmanlı Sarayı’nda, Padişah’a doğrudan bağlı olarak “Sefirler Dairesi Reisliği” vazifesinde, Devletin dış politikasını, Türk sefirlerin atanmasını, yabancı sefirlerin kabulünü yürütmüş, Padişah ile çok yakın çalışmıştır. Daha sonra Büyükbabam Paşa rütbesi ile Maliye Nezareti Müsteşarı olmuş, takibin de Maliye Nazırı olarak atanarak hizmet etmiştir. 

Ben, 1918 yılında vefat eden Büyükbabamı tanımadım. Büyükbabam, Kızıltoprak’ta, Hacı Kamil Efendi Sokakta (şimdi adı Hüseyin Paşa Sk.), çükü büyük bir bahçe içinde 4 adet büyük köşk yaptırmış, bunları çocukları, Sedat, Ziya, Vedat Ziya, babam Cevat Ziya’ya vermiştir. Bir köşkü de kardeşinin çocuğu Salim Övseme Ağabeyimize (Kurmay Albay) tahsis etmiştir. Dillere destan güzel olan Halam Merzuka Hanıma da şuanda Vedat Hanın (Amcamın), arkasında bulunan büyük araziyi ve evi ve Erenköy’deki köşkü, evlenince vermiştir. Halam, Mülkiye mezunu, önce Denizyolları Umum Müdürü (Deniz Ticaret ve Denizyollarını kuran) daha sonra, Atatürk’ün Kayseri, Konya Mebusu olan Sadettin Serim Bey ile evlenmiştir. Büyükbabam Ziya, Devlet hizmetinde olduğu dönemde, kışları Yerebatan’daki konakta, yazları da Kızıltoprak’ta bahsettiğim köşklerde yaşamış. Ben Babaannemi tanıdım, Zühtü Paşa’yı ve Büyükbabamı ondan dinledim. Babaannem, saray terbiyesi almış, kaliteli, kültür, sanata malik, ut ve keman çalan, zarif bir hanımefendiydi. Öyle ya Paşa ve Müderris hanımı olmak kolay değildi. 

Büyükbabam, devlet hizmetinden sonra, hayata veda ettiği 1918 yılına dek, Kızıltoprak’taki, konakta yaşamış, değerli edebiyatçı, müzik erbabı arkadaşları ile sohbetler, yemekler, klasik ve Türk Müziği dinletileri tertiplermiş. Babaannemden dinlediğim anılar arasında, Büyükbabamın dostları arasında, Ahmet Haşim’in, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın, Cenap Şahabettin’in, Refik Halit’in, Recaizade Mahmut Ekrem gibi ünlü edebiyatçıların olduğunu öğrenmiştim. Bu bağlamda, ünlü romancı Melisa Gürpınar’ın da akrabamız olduğunu belirtmeliyim.. Büyükbabam, bu meyanda, “Mürüvet” isimli gazete neşretmiş, köşkün bahçesinde kurduğu basit laboratuvarda, kolonya çeşitlerini hobi olarak imal etmiş. Amcalarım Sedat Bey, Denizcilik Okulu Müdürlüğü, Vedat Bey eczacılık ve ticaretle iştigal etmiş, babam ise önce Sanayi Nefise Mektebine, daha sonra da Büyükdere Orman Fakültesi’ne giderek, Orman Yüksek Mühendisi olarak mezun olmuştu. İlk tayin yeri olan İzmir’de, Annem Öğretmen Nerinam Hanım ile tanışarak evlenmiş, daha sonra tekrar İstanbul’a dönmüş, annem Moda ve Zühtü Paşa İlkokullarında öğretmen olarak vazife yapmıştır. 

Ben çocukluk yıllarımın geçtiği Kızıltoprak’taki köşkümüzü yemyeşil çiçek bahçelerimizi, çam ve meyve ağaçlarımızı (mesela, bahçedeki mürdüm eriğinden nefis reçeller yapılırdı), gayet iyi hatırlıyorum. Genelde, amcamın çocukların, mahallemizdeki arkadaşlarımla oyunlar oynardık, yavaş yavaş futbola aşina olmaya, futbol oynamaya başlamıştım. Daha sonra lise çağlarımda, Karşıyaka takımında oynadım. (devam edecek)