14 Mart, doktorlarımızın, sağlık çalışanlarımızın Tıp Bayramı olarak kutlanır. Doktorluk, kutsal, hassas, fedakarlık mesleğidir. Zorlu, yorucu, uzun bir tahsil sürecinden sonra, doktoru olunur, asıl sorumluluk, güçlük burada başlar. İnsan hayatını kurtarmak, nöbetler, kaybedilen hastalar, gündüz/gece demeden çağrılmalar, velhasıl çok zor bir meslektir. 

Ben lise çağlarımda tıp fakültesine girip, cerrah/doktor olmayı düşünmüştüm. Tıp fakültesini de kazandım. Ancak daha sonra Mülkiyeyi kazanınca, akan sular durdu, Mülkiye’ye girdim. DPT’ye intisap edip, planlamacı olduğum yıllarda, I. Kalkınma Planı döneminde Türkiye’de toplam 15000 doktor olup, bunların 2/3’ü İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde yaşıyorlardı. Doğu ve Güney Doğu’da doktor, hastane, yatak sayısı yetersizdi! Örneğin; İstanbul’da 1500 kişiye bir doktor düşerken, bu rakam Hakkari’de 25000 kişiye sadece bir doktordu. Planlama, bu önemli sektöre titizlikle yaklaştı, DPT sağlık sektörü uzmanları (Dr. Ömür Sevin), eğitim sektörü ile birlikte hem doktor, sağlık personeli, hem de hastane, hasta yatağı sayısını arttırmak için ülke imkan ve önceliklerini göz önüne alarak, yatırımları yükseltti. Bugün de 85 milyon nüfus, 10 milyon da sığınmacılar, turistler göz önünde tutularak, doktor, hemşire, sağlık elemanı sayısı yetersizdir. 

Ne yapmak lazım! Türkiye’nin halihazırda 500.000 doktora, 1 milyon hemşireye gereksinimi vardır. Bu nedenle yeni tıp fakülteleri ve hemşire, sağlık teknisyeni okulları açmak şarttır. Bu yapılıyor. Yeni hastaneler, tıp fakülteleri hem kamuda, hem de özel sektörde açılıyor. Yapılan doğrudur. Bu seferde deniliyor ki; “Efendim, tıp fakülteleri açıyorsunuz, hoca yok, eleman yok.” Peki açmazsanız, doktorlar, hemşireler, sağlık personeli, bunları yetiştirecek hocalar, nereden bulunacak? Başka çare var mı? DPT’yi kaldırdıkları için, sağlık tesisi, sağlık insan gücü planlamasında yanlışlar vardır. Ancak yeterli sağlık personeli, hastane, hasta yatağı seviyesine ulaşmak, randevu şikayetlerini azaltmak için, bu konuda icraat gereklidir. 

Şimdi bakın, vatandaş olarak iktidarı eleştirebilirsiniz, yerden yere vurabilirsiniz, muhalefet etmek demokrasinin gereğidir, farklı görüşlere sahip olmak doğrudur. Ben de iktidarı eleştiriyorum, fakat memleket için doğru işler yapılıyorsa, buna destek de gerekir. Eğer Türkiye’de, yeni hastaneler açılmasaydı, Covid ile mücadelede daha büyük kayıplar verebilirdik. TBMM’de, Plan/Bütçe Komisyonunda, İstanbul Milletvekili olarak görev yaparken, sağlık sektörüne önem verirdim. Plan Bütçede, Milli Eğitim, YÖK, Üniversiteler bütçeleri, 3 gün görüşülürdü. DPT’den geldiğim için birçok rektörümüzü tanırdım. Özellikle, tıp fakültesi olan üniversitelerimizin rektörleri, TBMM’deki küçük odama gelirler, projelerini anlatırlar, ödenek isterlerdi. Turgut Bey de, kendisinin de, sağlık sorunları olduğundan bu sebeple Malatya’da “Turgut Özal Tıp Merkezini” kurdurduğundan, beni çağırır, “Aman Selçuk, sağlık sektörüne, tıp fakültelerine yardımcı olalım” derdi. Ben de elimden geleni, diğer milletvekili arkadaşlarımla birlikte yapardım. Hatırlıyorum, Çapa, Cerrahpaşa, Diyarbakır Dicle, Erzurum Atatürk, İzmir Bornova, 9 Eylül, Hacettepe, Bursa Uludağ, Elazığ, Çukurova, Trabzon, Trakya, Eskişehir, Ankara Tıp Fakültelerinin çok değerli rektörleri ile birlikte, çok güzel, vatanımıza yararlı projeleri gerçekleştirdik. Bu meyanda, kıymetli rektörlerimiz, profesörler, Doğramacı, Kemal Alemdaroğlu, Cemi Demiroğlu, Refet Saygılı, Namık Çevik, Sedat Akalın, Yılmaz Büyükerşen, Mithat Özhan, Ayhan Kızıl, Yüksel Bozer, Reşat Baykal, Ekrem Göksu, Mustafa Temizer, Necdet Serin, Üstün Ergüder ve daha bir çoğu takdire şayan projeler ve işler yaptılar. Hepsine şükranlar... 

Dünyada, tıp alanında son yıllarda, büyük gelişmeler yaşandı, yaşanıyor. Ancak bir konuda hayal kırıklığı içindeyim. Kanserde ve Alzheimer hastalıklarında tam anlamıyla derman temin edilemedi. Bir zamanlar, verem, çiçek, sıtma vs. gibi hastalıklar, kasıp kavuruyor, kayıplar yaşanıyordu. Tıp bu işi halletti, tedavi mümkün oluyor. Bu nedenle Dünya Tıp İnsanlarından, kansere de çare bulmalarını, sabırsızlıkla bekliyoruz. 

Son olarak kutsal bir insanlık vazifesini, yaşamlarından, ailelerinden fedakârlık ederek yerine getiren, doktorlarımıza, sağlık elemanlarımıza yönelik saldırı ve hakaretleri nefretle tel’in ediyor, bunları yapanların en ağır biçimde cezalandırılmalarını talep ediyorum. Sn. Sağlık Bakanı, hükümet, ne yapacaksanız yapın bu konuyu halledin, bunu yapan ahlaksızlara, devlet olarak hadlerini bildirin! Bir ameliyat sonucunda hayatı kurtulan bir insanın, doktoruna duyduğu minnettarlığın, hiçbir izahı ve karşılığı yoktur. Yüce bir duygudur. Ben Türk Doktorlarının, dünyanın en iyi, nitelikli, en yüksek insani değerlere sahip doktorlar olduğuna inanıyorum. Tüm tıp aleminin, doktorlarımızın, bütün sağlık çalışanlarımızın Tıp Bayramı’nı kutluyorum.