Bir ülke düşünün, halkı, insan hak ve hürriyetlerine sahip olarak, uygar, refah koşullarında, insanca yaşamak istiyor. Bir gün zorba grup silah kullanarak, zorla gelip yönetime el koyuyor, o ülkenin kaderini baştan başa değiştiriyor. İşte Afganistan’da, İran’da yaşanılanlar, böyle bir şey! Adını Taliban denilen, insanlıktan nasibini almamış, vahşet, cinayetler, kan ile beslenen insan kılığındaki, cani grubu gelip, bir milletin kaderini mahvediyor! Özgür, mutluluk içinde yaşamak isteyen ülke çoğunluğu, bu canilere karşı bir şey yapamıyor. Bu yobaz, caniler önce kadın haklarını yok ediyorlar, kadınların sokağa çıkmaları, okula, eğitime gitmeleri yasak! Kadınlar, adına burka denilen çağ ve insanlık dışı kıyafetleri giymeye mecburlar! Tüm bu zorbalıklara riayet etmeyenleri, öldürüyorlar! Aileleri, çocukları yok ediliyor. İran’da da durum farklı değil! 

1979 yılında hürriyet ve refah vadederek, Şah-ı devirip, yönetime el koyan gerici mollalar, İran halkına kan kusturuyorlar! İran’da kadınlar başörtüsünden kurtulmak için savaşıyorlar! 22 yaşında, gencecik, Mahsa Amini adında kız, başörtüsü takmadığı için ahlak polisi denilen, ahlaksız canilerce vahşice öldürüldü! Rakamları saklıyorlar, 2000 kişiyi öldürdüler! Birçok insan hapishanede, idamı bekliyor! Ne yazık ki, tüm dünya, Birleşmiş Milletler, gelişmiş ülkeler bu vahşeti seyrediyor! Buna Türkiye’de dahil! Açıkça ifade edeyim, sadece İran, Afganistan değil, birçok Arap ülkesinde durum aynı! 

Bugün Türkiye’de, her şeye rağmen kadınlarımız, yasa önünde eşit, hür, insan haklarına sahipler... Demokratik sistem, aksaklıklara rağmen işliyor, iktidar, ülkeyi yönetecek olanlar, seçimle gelip, gidiyorlar. Anayasada, kuvvetler ayrımı, adalet mekanizması, hürriyetler, haklar, tüm vatandaşlar için geçerli. Ancak, demokratik sistemde eksiklikler, aksaklıklar mevcut! Demokratik rejimin, tüm kuram, kural ve kurulları ile işlemesi, denetim, kontrol sisteminin var olmasına ihtiyaç var. Kadınlar eşit haklara sahipler, ancak son yıllarda giderek artan, önlenemeyen kadın cinayetleri, uygarlığa, adalete gölge düşürüyor! Türkiye’de, insanlar hürriyetlere sahip olarak, hiç kimseye hesap vermeden serbestçe dini vecibelerini, inançlarını yerine getirebiliyorlar. Türkiye, bölgesinin her şeye rağmen, ışık saçan, geleceği parlak, örnek ülkesidir. Esasen bu nedenle, mülteciler, sığınmacılar, başka ülkelere değil, Türkiye’ye akın ediyorlar! 

İşte tüm bu fazileti, yaşamı, Yüce Atatürk’e borçluyuz. Atatürk, milletinin kayıtsız, şartsız iradesine dayalı, TBMM’ni, Laik, Demokratik Cumhuriyeti kurdu. 100. Yılını idrak ve tesid ettiğimiz, Laik Cumhuriyetimizin, kıymetini, Afganistan’ı, İran’ı göz önüne alarak çok iyi bilmeliyiz. Ne yazık ki, Atatürk’e, Atatürk İlke ve İnkılaplarına karşı tutumları, bazı grupların, Türkiye’yi götürmek istedikleri yönü görüyoruz. Ancak Atatürk’ün izinden giden, Cumhuriyeti emanet ettiği, Atatürkçü nesiller var oldukça, bütün bu teşebbüsler akim kalmaya mahkumdurlar. Türk Milleti, inandığı asla taviz veremeyeceği Atatürk ilkelerinin izinde, Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesine yükseltmeye kararlıdırlar. Eğer, Atatürk ve mücadele arkadaşları olmasaydı, belki bugün Türkiye de, Afganistan, İran gibi olabilirdi! Türkiye’yi, gerici, yobaz akımlara sürüklemek isteyen, bölmeye, parçalamaya çalışan, dahili ve harici düşmanlara karşı çok ama çok dikkatli olmalı, Türk Milletinin kaderini her daim elimizde tutmalı, bunun için mücadele etmeliyiz.