Türk siyasetinin değerli siması, Atatürk ilke ve inkılaplarının yiğit bekçisi, hürriyet ve laik, demokratik Cumhuriyetin taviz vermez savunucusu, Mülkiye ile bütünleşmiş, Sn. Deniz Baykal’ı, 11 Şubat 2023 günü kaybettik. Deniz Bey’in vefatı, asrın felaketi olarak nitelendirilen, Kahraman Maraş ve 10 vilayetimizde vuku bulan, acı deprem hadisesi ile aynı günlere rastladığından, Türkiye kamuoyunda olması gereken yansımayı bulamadı! Yaşamını verdiği CHP ve mücadele arkadaşları, ilerideki günlerde, bu eksiği kapatacaklardır.
Bizler, Mülkiye mektebinde okurken, Deniz Bey, Mülkiyemizin kıymetli hocalarından, Prof. Dr. Yavuz Abadan’ın, “Amme Hukuku” kürsüsünde, asistan doktordu. Derslere girer, seminerleri yönetir, zaman zaman da odasında buluşur, bilimin yanında, siyaset de konuşurduk. Bu yakışıklı, uzun boylu, karizmatik genç asistanın odasında, Mülkiyenin en güzel kızlarına da rastlamak mümkündü! Mülkiyeden mezun olduktan sonra, İngiltere’deki ihtisasımı (LSE) tamamlayıp, çok arzu ettiğim, DPT’ye girince, Ecevit’in kurduğu hükümetlerde, Enerji ve Maliye Bakanlıkları görevlerini deruhte eden Baykal’la görevimiz icabı, DPT uzmanları olarak görüşürdük. Adeta, Mülkiye günlerini yaşardık.
Daha sonra, Deniz Bey’le yollarımız, ben İstanbul Milletvekili, kendisi de Antalya Milletvekili ve CHP Genel Başkanı olarak, TBMM’de kesişti. Daha sonra Deniz Bey, benim de görevi yaptığım Avrupa Konseyi ve BAB’a katıldı, Strasburg, Paris ve çeşitli Avrupa ülkelerindeki toplantılara, daha sonra delegasyona katılan Erdal İnönü de dahil olmak üzere, birlikte iştirak ederdik. Türkiye’yi başarıyla temsil etti. Yıllar birbirini izledi. Deniz Baykal, Türk Siyasetinde yerleri doldurulamayan, Demirel, Özal, Ecevit, Erbakan, Mesut Yılmaz, Erdal İnönü gibi değerler arasında yerini almış bir devlet adamıydı. Artık bu değerler gelmiyor. Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerini başarıyla yaptı. Milletvekiliyken, Oran’daki Milletvekili evlerinin karşısındaki ormanda her sabah Deniz Bey ile bazı Milletvekili arkadaşlarla yürüyüşler yapar, konuşurduk. İnanılmaz bir yüzücüydü. Memleketi Antalya’da uzaklara açılır, saatlerce yüzerdi. Ayrı partilere mensup olmamıza rağmen, mevzu Türkiye olunca pek çok ortak noktada buluşurduk. Tabiatıyla, Mülkiyeli olmak, tartışılmaz bir ortak noktamızdı.
Deniz Bey, başka bir Mülkiyeli olan Mesut Bey ile iyi dosttu. Hiçbir zaman birbirlerine karşı kırıcı olmamışlardı. Hatta “Jeanlarımızı çekip, Türkiye’yi konuşalım” lafları, o sıralarda çıkmıştı. Bir defasında İstanbul Atatürk Havaalanı VIP salonunda, Ankara’dan gelecek olan Deniz Bey’i kalabalık bir CHP heyeti bekliyordu. Ben de arkalarda bir yerde onlara bakıyordum. Belki, “Merhaba” demek imkanı bulabilirdim. Deniz Bey salona girdi, onca kalabalık arasında beni gördü, öpüştük, beni bir kenara çekti, “Seni Ankara’ya bekliyorum. Haftaya gel, görüşmemiz lazım” dedi. O tarihlerde ANAP, yapılan hatalar sonucu kapanmış, tarihteki şerefli yeri almıştı. Ankara’da Deniz Bey’le buluştuk. Sn. Baykal, “Bak Selçuk, seni taa Mülkiye yıllarından beri tanırım. İlişkimiz hiç kopmadı. TBMM’de, Avrupa Konseyinde, Plan/Bütçe Komisyonunda, seni hep takip ettim. Çalışkan, örnek, ülken için yararlı hizmetlerde bulunan bir Milletvekilliği görevi yaptın. Senin gibi bir insanın meclis dışında kalması, Türkiye için kayıptır. Senin, Türkiye’ye vereceğin katkı ve hizmetler bitmemiştir. Bak, ANAP artık yok, ilk grup toplantısında seni CHP saflarında görmeyi arzu ediyor ve teklifte bulunuyorum” dedi. İlave etti “CHP’de hep tanıdığın, seni seven arkadaşların var.” Ben, cevap vermedim. Özal ve ANAP’tan sonra (Kaldı ki, ben hep ANAP’ın Türk siyasetinde olmasını istedim), siyasete devamı düşünmüyordum. Kendisine “Bir düşüneyim” diye cevap verdim. Zaten kısa bir süre sonra kaset olayı çıktı, Deniz Bey, genel başkanlığı bıraktı, daha sonra da kendisine hiç yakıştıramadığım melhuz hastalığa yakalandı ve ebediyete intikal etti.
Devlet adamı olmak, kolay değil, devlet adamı artık çok nadir yetişiyor. Deniz Bey, daha Türk Siyasetine lazımdı. Katkıları olmuştu, ancak daha da hizmet edebilirdi. Mülkiyeden Yavuz Abadan’dan feyiz almış, iyi yetişmiş, lisana vakıf, fevkalade hitabete sahip, Atatürkçü, vatanperver, milletine, Türklüğe bağlı bir lider, devlet adamıydı. Türk Siyasetinden, bir Deniz Baykal geçti, sözü her zaman ifade edilecektir. Üzgünüm. Türk Milletinin başı sağolsun, mekanı cennet olsun, Allah’ın rahmeti onunla olsun...