Yakınlarda bir kitap okudum. Yüce Atatürk’ün, Türk Milletini, nasıl büyük zorluklar, mahrumiyetler içinde, adeta bir mucize yaratarak, kurtarıp Cumhuriyete ulaştırdığını bir defa daha anladım.

Yüzyıllar boyunca, Selçuklu, Osmanlı Türk İmparatorluklarıyla, dünyaya hükmeden biz Türkler, maalesef Osmanlı Türk Devleti’nin son zamanlarında acz içinde Avrupa’nın “Hasta Adamı” durumuna düşmüş, memleketimiz düşmanlar tarafından işgal edilerek, parçalanmıştı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, vatan ve milleti kurtarmak için sadece dış düşmanlarla değil, içeride çetelerle, diğer odaklarla da mücadele etmiştir. Çok enteresandır ki, Büyük Zaferden sonra, Atatürk ve bazı (hepsi değil) Milli Mücadele arkadaşları arasında yeni devletin şekli, Osmanlı hanedanının geleceği, Laik Cumhuriyet, konusunda siyasi dargınlıklara giden görüş ayrılıkları olmuştur. İşte bu şerait ve tutumlar içinde, Atatürk’ün yanından ayrılmayan her daim onu destekleyen, İsmet İnönü’ye ayrı bir yer açmak gerekir. Bu vesile ile ifade etmek isterim ki, İsmet Paşa gibi, Atatürk’e her zaman sadık kalan “Atatürk seni sevmek ibadettir” diyen Celal Bayar da vardır.

Bizler, Mülkiye’de okurken o yıllarda İnönü CHP Lideri, Celal Bayar da, Adnan Menderes’le beraber Demokrat Parti’nin başındaydılar. Şurasını ifade etmeliyim ki, ben ve Mülkiyeli arkadaşlarım İsmet Paşa’yı, Atatürk’ün kader ve milli mücadele arkadaşı, Atatürk İlke ve İnkılaplarının yılmaz bekçisi olarak gördük, sevdik, saygı duyduk.

İsmet Paşa denilince, akla sadece Garp Cephesi’nin, İnönü, Sakarya, Baş Komutanlık Savaşları’nın muzaffer komutanı değil, Türkiye Cumhuriyetinin temel senedi olan, Lozan’ın başarılı Türk Delegasyonu Başkanı, İsmet Paşa gelir. İnönü’nün, Türk Milletine yaptığı sayısız hizmetler içinde, Lozan’ın yeri ayrıdır, baş delegeliğe bizzat Atatürk tarafından atanmıştır. Lozan’a giden yolda 11 Ekim 1922’de imzalanan “Mudanya Mütarekesi”nin de, Türk temsilcisi gene İsmet Paşa’dır. İnönü, çok çetin geçen inkıtaya uğrayıp, tekrar başlayan Lozan Müzakerelerinde, birbirlerinden değerli  devlet adamlarımızdan oluşan, Türk Heyetini başarıyla yönetmiştir. İngiltere baş delegesi LordCurso’nun zaman zaman küstahlığa varan ağır şartlarını, başarıyla geri püskürtmüş, örnek, ders alınacak bir diplomasi örneği sergilemiştir. Kapitülasyonlar, Duyunu Umumiye, Batı, Güney Hudutlar, Musul, Irak Sorunu, Azınlıklar, Boğazlar, Savaş Tazminatı, Ahali Mübadelesi gibi çok çetrefilli, yeni Cumhuriyete ait olmayan meseleleri, göğüslemiş, üstün bir diplomasi sergilemiştir. 24 Temmuz 1923’te tamamlanan müzakereler sonucunda, Türk Heyeti ile birlikte, Lozan Anlaşması’nı Atatürk’ün gönderdiği altın dolmakalemle imzalamıştır.

O günlerde, İnönü ile Atatürk arasındaki telgraflar şöyledir; “İsmet Paşa Hazretlerine, elde ettiğiniz, muvaffakiyeti, en sıcak ve en samimi hissiyatımla tebrik etmek için, anlaşmanın imzalanmış olduğunun bildirilmesini istirham ederim. Gazi Mustafa Kemal. TBMM Başkanı”

İnönü’nün telgrafı; “Gazi Mustafa Kemal Hazretlerine, her dar zamanımda, hızır gibi yetişirsin. Günlerdir çektiğim azabı tasavvur et. Büyük işler yapmış bir adamsın. Sana bağlılığım, bir kat daha artmıştır. Gözlerinden öperim, Aziz Şefim... Lausanne/20 Temmuz 1923. İsmet” 

Atatürk’ün telgrafı; “Lozan Türk Heyeti Reisi ve Hariciye Vekili İsmet Paşa Hazretlerine... Millet ve Hükümetin, zatı alilerine tevcih, etmiş olduğu vazifeyi, muvakkiyetle tamamlamış oluyorsunuz, memlekete hizmetlerle dolu olan ömrünüzü bir defa daha başarı ile taçlandırdınız. Uzun mücadelelerden sonra, vatanımızın, sulh ve istiklale kavuştuğu, bu günde, parlak hizmetiniz dolayısıyla, zatı devletlerini ve muhterem arkadaşlarınızı, mesai verenleri müteşekkiren, tebrik ederim. Ankara, 24 Temmuz 1923. Gazi Mustafa Kemal, TBMM Başkanı/Başkomutan”

Lozan, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir. Hürriyetini, geleceğini kaybetmiş, bitap ve yokluklar içindeki milletin yeniden doğuş şahadetnamesidir. Bugün insanlarımız, hür, serbest yaşıyorsa, inançlarını, ibadetlerini hiç kimseye hesap vermeden yapabiliyorlarsa, Atatürk’e ve Milli Mücadele arkadaşlarına borçludurlar. Ömrünü vatan ve milletini adamış olan İnönü’nün, en büyük hizmetlerinden birisi de, Türkiye’yi çok partili demokratik sisteme geçirmesidir. İsmet Paşa, 14 Mayıs 1950 akşamı seçimleri kaybedip, iktidarı, halkın oyları ile Demokrat Parti’ye teslim ederken, “Bugün benim zafer ve mutlu günüm. Bundan böyle, Türkiye’yi idare edecek iktidarlar, demokratik rejim içinde, milletin irade ve reyleri ile belli olacaktır. Bunu yapmak, emsal olmak bize nasip oldu, bu nedenle çok bahtiyarım” diyerek, Çankaya Köşkü’nü boşaltmıştır.

Büyük Devlet Adamı, tüm ömrünü vatan ve milletine adamış İnönü’yü, bu yıl dönümünde 23 Aralık 1973, rahmet ve saygı ile anıyoruz...