Dağın bütününü görmek

Birçoğumuz için zorluklardan biri de bütünü görebilme yetkinliğinde olmayışımızdır. Yalnızca parçayı görürüz. Sorun zihnimizin bütünü bir bakışta göremeyecek kadar küçük olması. Dağın bütününü göremeyiz, çünkü zihnimiz küçüktür, sınırlıdır, ayrıntılarla ilgilenir ama ayrıntıların biriktirilmesi bütünü oluşturmaz. 

Bilinçli zihniniz, etkisi önceden kestirilemeyen bilinçaltıyla uğraşamaz, ama görmüş olduğunuz hakikat bunu yapar. Başka bir deyişle, bütün bunların hakikatini görüyor musunuz? Belirtilerini değil, çünkü bu yalnızca keşif ve zaman sorunudur. 

Bütün dünya aynı çelişki içinde -çok kibarız, insanları seviyoruz ve savaşa hazırlanıyoruz!- Dolayısıyla uluslar, ırklar, gruplar, toplum, aile, birey herkes çelişki halinde. Çelişki ne kadar yoğunsa, gerginlik o kadar büyük olur ve gerilim ne kadar büyükse etkinlik de o kadar büyük olur. Etkinlik bir kitap yazmaktan bir münzevi olmaya kadar çeşitli biçimler alır. 

Her birimiz biraz şizofreni içindeyiz, çelişkili bir haldeyiz. Bu durumdan nasıl kurtulacağımızı bilmediğimiz için başka alanlara yöneliriz bu da bizi olandan uzaklaştırır.

Olanı yargılama, karşılaştırma, kabul etme ve kınama olmadan incelemek; çünkü kınadığınız an çelişkinin alanı içine girersiniz. Öyleyse, çelişkiyi yaratan öğeyi, kabul ya da yadsıma öğelerini araya sokmadan, şiddete bakabilir miyiz? 

İnsan kendi şiddetine bakabilir mi? Herhangi bir kabul ya da yadsıma olmaksızın yalnızca şiddetime bakabilir miyim? Çelişkiyi ortadan kaldırarak şiddete bakan zihnin hali nedir? Yalnızca gerçekle -şiddet yüklü, açgözlü, hırslı olduğu olgusuyla- karşı karşıya kaldığında buna bakabilir mi? 

Bir olguya bakan zihnin hali nedir? Bir günbatımına baktığınızda yalnızca onun ne kadar güzel olduğunu ya da dünkü gibi olmadığını söylersiniz. Dolayısıyla hiç bakmamış olursunuz. Dünkü anınız bugünün algısını yok eder. Bir şeye açık, net ve yalın bir biçimde bakmak bizim için ne kadar da zor! 

Eğer masanızda bir çiçek varsa bakın ve zihnin ne yaptığını görün. Zihnin ona bakıp bakamadığını ya da hemen bu bir gül, solmuş bir gül deyip demediğini görün. Belki bir çiçeğe, çocuğa bakabilirsiniz, ama kendinize bakmak, çelişki ya da kabul etkenlerini araya sokmadan tam olarak bakmak çok zordur, çünkü alışkanlık gelip yerleşir ve türlü şeyler söyler.