Sanatçı BESTE AKSU

Beste Aksu, 23 Ekim 1989 Ankara doğumlu. Aslen Mersinli. Çocukluğundan beri İstanbul'da ikamet ediyor. Küçük yaşlarda yeteneğini ailesi ve okuldaki öğretmenleri fark ederek ve okul hayatı boyunca hep korolarda ve sanatla ilgili tüm faaliyetlerde yer aldı. Daha sonra sahnelere çıkmaya başlayarak 16 yıldır yurt dışı ve yurt içi olmak üzere sahne almaya devam ediyor. 2011-2013 yılları arasında İstanbul Arabesque Project gurubunun solistliğini yapan Aksu, İhtimallerden de uzak adlı İAP albümünde Yıldız Tilbe'nin "Kim Bu Gözlerindeki Yabancı", Esengül'ün seslendirdiği sözleri Şemsettin Polat'a ve müziği Orhan Akdeniz'e ait "Taht Kurmuşsun Kalbime" İbrahim Tatlıses'in seslendirdiği, sözleri Ali Tekin Türe'ye, müziği Yavuz Taner'e ait "Canım Dediklerim Canımı Aldı" gibi kıymetli eserleri de seslendirmiştir. Ardından Emrah'ın "Unutabilsem" adlı eserini single olarak yayınlayarak kariyerinde başarılı bir ivme gösterdi. 2018 yılında 10 şarkılık bir albüm çıkardı. Albümdeki çoğu şarkısının söz ve bestesi kendine ait olmakla birlikte, Yine kayıp ve ardından kalp yani şarkılarını kliplendirdi. 2024 yılına girerken ise sözü ve müziği kendine ait sen uyurken adlı eserini sevenleriyle buluşturdu. Beste Aksu yeteneği , çok yönlü birikimi , kendine özgü yorumu , özgün eserleri , vizyonu , güçlü iletişimi ve sahnedeki gücü gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi , ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Beste Aksu tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.

Her İnsan Bir Dünya Kısa sorular kısa cevaplar Bölümü :

En sevdiğiniz şiir Necip Fazıl Kısakürek / Beklenen

En sevdiğiniz kitap İlahi nizam ve Kainat ve şeker portakalı

En sevdiğiniz şarkı Müslüm Gürses / Haberimiz yok

En önemli icat sizce nedir? İyilik

Sizi en çok sinirlendiren şey Haksızlık

En çok gülümseten şey nedir Hayvanların iyi şartlarda yaşamaları

Keşke yapmasaydım dediğiniz şey var mı ? Bazı insanlarla keşke merhabadan öteye gitmeseydim :)

En çok etkilendiğiniz yazar Son Cengiz Aydın O

Yeni bir hayaliniz olsa ve şu anki yaşamınızı baştan aşağıya değiştirmek zorunda kalsanız, yine de hayalinizin peşinden gider misiniz?

Kesinlikle evet

Mutlu olmak için nelerden vazgeçersiniz? İşim hariç her şey olabilir.

Örneğin başka bir ülkede yaşamanız gerekse veya ailenizi bırakmanız gerekse ne

yaparsınız? Bunun için sizce belli bir yaş sınırı var mı?

Hayatta her şey mümkün. Ve hiç bir şeyin sebepsiz olmadığını düşünüyorum. Hayatın akışına ayak uydurmayı seviyorum. Öyle gerekiyorsa öyle olmalı. İlahi plana her zaman güvenirim. Ruhun kaldırabileceği ölçüde her yaşta her konuda bir şeyler yapmak mümkü

Son şarkınızı bize anlatır mısınız?

Son şarkım uykusunda bile seven bir insanın bunca değeri kıymeti görmezden gelme çağrısı aslında. Bir insanı annesinden çok kim sevebilir ancak bir anne uykusundan uyanıp uyanıp evladını öper koklar üzerini örter. Şarkı da tam buraya değiniyor. Böyle bir sevgiyi bulmuşken gitme, vazgeçme diyor.

İyi şarkıcılığı nasıl tarif edersiniz?

 Şarkıcılık çok yönlü bir meslek. Sahne de sadece şarkı söylemek değil bence. Duruş, seyirciyle diyalog, dans, güçlü bir enerji, ve çokça duygu barındırmalı şarkıcı. Müzik eğitim, emek, vakit, sabır, çaba istiyor. Bunlar bir aradaysa ve yeteneğinde mevcutsa. İyi bir şarkıcı olmamak için bir neden yok.

Ama kime göre neye göre iyi :) orası tartışılır

Resim Sanatçısı Burhan Özer

Burhan Özer, 1961 yılında Adana'da doğdu ve Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi resim bölümü'nden derece ile mezun oldu. Sanat kariyerine açık hava sergisiyle başladı ve Prof. Adnan Çoker'in atölyesinden 1991'de mezun oldu. Yurt içinde ve yurt dışında 80'den fazla sergi düzenledi, bazıları Adana Büyükşehir Galerisi, İstiklal Caddesi'ndeki mali müşavirler galerisi, Ankara'daki Vakıfbank sanat galerisi, ve İstanbul'daki bakraç sanat galerisi gibi önemli mekanlarda gerçekleşti. Burhan özer aynı zamanda birçok resim yarışmasında jüri başkanlığı ve üyeliği yaptı, örneğin Artboya suluboya resim yarışması ve Holbein markasının resim yarışması gibi. Ayrıca, sanatçılarla atölye çalışmaları ve workshop'lar düzenledi, Joseph Zbukvic, Alvaro Castagnet, Paul Jackson gibi sanatçılarla birlikte çalıştı. Özer, birçok ödül kazandı ve uluslararası alanda tanındı, örneğin Rusya'da bir resim yarışmasında birinci oldu ve Almanya'da bir takvim yarışmasında ödüllendirildi. Aynı zamanda çeşitli takvim ve kitap projelerine imza attı. Halen kendi çalışmalarını Kadıköy'deki atölyesinde sürdürmektedir. Ayrıca, artist suluboya derneği'nin kurucu başkanı olarak 4 yıl başkanlık görevini üstlendi. Burhan Özer eşsiz yeteneği , ödüllerle tescilli başarısı , kendine özgü resim tarzı , özgün eserleri , vizyonu , güçlü iletişimi , eğitmen yönü gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi ve çok yönlü birikimi ile dikkat çekmektedir. Burhan Özer tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.

MANİFESTO

'Ben Resim yaparak yaşamım! belgeliyorum. Tanık olduğum doğaya aracılık edil insanların onu görebilecek/eri yere koyuyorum. Bizler daima kendimizi etkin klima çaba: içerisindeyiz. Hatta bu özümüzün temel bir ihtiyacıdır. Başkalarının katlandığı acılar elbett ki sanatçının içinde uyuşmamalı. Sanatçı, çağına, ülkesine, insanlara ve onları sorunlarına yabancı kalmamalıdır. Sanat, insanın doğa ile hesaplaşması, toplumsal ve kişisel değerleri özümsem mekanizmasıdır. Sanat, hayatı kavramanın bir yoludur ve bir eylem biçimidir. Sanatçım amaçlanından birisi de duygu, düşünce ve heyecanlarını belli bir biçime kavuşturu başkalarına ulaştırmasıdır. Algı özneldir, doğa da ancak bir veri. Yaşamın biçimleri ile biçimlerin yaşamı arasında hiçbir ilişki yoktur. Doğaya bakıp biçimlerimizi almalıyız sadece Ona uygun rengi, duyguyu, ruhu biz katmalıyız. Bir anlamda duygunun mantıkla örtüşmes diyebiliriz. Rengi sıradanlıktan çıkartıp plastik bir araç yapan, renkler arasındaki ilişki ve gerilimdir. Başka bir deyişle doğayı görsel bir dile çevirmek gerekir. Herkes kendi resmin yapar, konu seçimi olsa olsa bir çıkış noktası olur. Zaten bir resim. doğadaki bir şeyin taklid değildir. Doğanın kuralları ayrı, resmin yasası farklıdır, gülün adını değiştirdiğimizde kokusunun değişmeyeceği gibi. Yaşam önceden planlanamaz, kestirilemez, sürprizlere açıktır. Tesadüfler bazen olaylarır akışını değiştirebilirler. Suluboya da doğası gereği böyledir. bazen siz rastlantılara yör verirsiniz, bazen de rastlantılar sizi yönlendirir. Zaten suluboyanın amacı, gerçeğ yansıtmak değildir. O gerçek, gerçeğin farklı bir yansımasıdır. Saydamlık, şeffaflık, şiirsell esastır. Suluboyada gizem ve büyü olmalıdır. insan ruhu biliyoruz ki en hassas noktasım dokunulduğu zaman cevap verir. Bir şey çirkinse, gerçekten onu görmüyorsunuzdur yüzden doğa bazı özelliklerini fark edemeyenler için her yıl kendini tekrarlar ve yeniler, sank bir şans daha veriyor gibidir. Çağımızın her şeyi enerjiye dönüştürüldüğü bir dönem yaşıyoruz. Sesten hızlı araçlar, sistemler var. iletişimin maksimum noktada olduğu bi, noktada insan bu akışa ilgisiz, duyarsız kalamıyor. Duygularında bitmeden resme dönüşmesi gerekiyor bana göre bu isteğe ancak suluboya cevap verebilir. Malzemenir ruhunu tanımak gerek önce teknik beceri kısmı halledildikten sonra geriye sadece duygunun ifade bulması, biçime kavuşması kalıyor'

Burhan Özer

Sanatçı Cüneyt Özgür

1979 yılında Eskişehir'de doğan sanatçı ilkokul yıllarında okul korosunda yer almış, o dönemlerde özel olarak bağlama kursu eğitimi de almıştır. Ortaokul yıllarında ayağından geçirdiği ameliyattan sonra hasta yatağında sıkılmaması amacıyla babasının aldığı org ile kendi kendine org çalmayı öğrendi. Bu yeteneği Zaman'la çevresinde duyulmaya başlandı ve birçok düğünde müzik gruplarında klavyeci olarak yer aldı. Lise yıllarında  ilk parasını kazanmaya başlayan sanatçı  klavyedeki başarısını kardeşine de kazandırdı. Daha sonra kendi sesinin farkına varan sanatçı sahne deneyimini arttırdıkça solistliğe başladı. Bu başarısı Eskişehir'deki yerel tv kanallarında yapımcılık ve sunuculuk kapılarını açtı. Gün geçtikçe yaşamış olduğu şehirde tanınan ve sevilen bir sanatçı oldu. Hayran kitlesinin artması ile ilk albümü olan 'Aşkın Beş Etmez' adlı albüme kendi besteleri ile süsleyerek müzik piyasasına başarılı şekilde adım atar. Artık dönülmez bir yoldadır. Radyolarda istek almaya başlamış şarkıları dilden dile dolaşmaktadır. Bu başarısı Eskişehir'de bir prodüktörün dikkatini çeker ve ikinci albümü olan ' 'Unut Desem' albümünün çıkmasına vesile olur.  Artık sadece Eskişehir değil tüm Türkiye ve Avrupa ülkelerinde dinlenilen ve sevilen sanatçı haline gelmiştir. Birçok konser ve organizasyonda yer alan başarılı sanatçı Albümündeki söz ve müziği kendine ait olan 'Canom ' şarkısı ile tüm aşıklara ilham olmuştur. Bu albümünden sonra gerek yurt içi gerek yurt dışı konser yoğunluğundan dolayı 2015 yılına kadar albümlere ara vermiştir. 2015 yılında 'Alayına gider ' albümü ile hayranları ile tekrar buluşmuştur. Tüm müzik marketlerde yer alan albümündeki şarkıların hepsinin söz ve müziği kendisine aittir.  Kendini Ankaralı olarak hisseden sanatçı 2016 yılında Ankara'nın sevilen oyun havası sanatçısı Oğuz Yılmaz ile Ankara'dan Gitmem lazım adlı single parçayı kliplendirmiştir. Evli ve bir erkek çocuk babası olan sanatçı sanat hayatına Ankara'da devam etmektedir. Yeni beste ve single çalışmalarını kardeşi Ahmet Özgür ile sürdürmektedir. Düğün, konser ve mekan programları ile Ankara, yurt içi ve yurt dışı konserleri tüm hızıyla devam etmektedir. Cüneyt Özgür yeteneği , çok yönlü birikimi , kendine özgü yorumculuğu , özgün eserleri , vizyonu , güçlü iletişimi gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi ve karizması ile de dikkat çekmektedir. Cüneyt Özgür tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.

Spiker , Tiyatro Sanatçısı , Dublaj Sanatçısı , Eğitmen Ekrem Tamer

1962 yılında Adana’da doğdu. Anadolu Üniversitesi Turizm Bölümünden mezun oldu. Lise yıllarında Mersin Bölge Tiyatrosunda amatör tiyatro çalışmalarına başladı. Daha sonra profesyonel tiyatro çalışmalarını Ankara Halk Tiyatrosu, Asaf Çiyiltepe Sahnesi, Ankara Bölge Tiyatrosu, İstanbul Hadi Buyur Tiyatrosu, Bizim Tiyatro ve çeşitli banka tiyatrolarında sürdürdü. 1984 yılında TRT de başladığı dublaj çalışmalarında pek çok dizi ve sinema filminde başrol ve karakter rollerini seslendirdi. 1985-86-87 yıllarında üç yıl süreyle TRT’de yayınlanan “ Yeni Bir Hayat” adlı dizide oynadı. Spikerlik sınavını kazanarak 1989 yılında TRT’de spiker olarak göreve başladı. “ Gün Başlıyor, Akşama Doğru, Pusula, Matematik Oyunları, Halk Konserleri, Gide Gide GAP, Uzaktaki Yakınlarımız ve Şans Yıldızı” adlı programları sundu. Atıf Yılmaz’ın yönettiği “Bir Şehir Bir İnsan” adlı filmde Lale Mansur’la başrolü paylaştı. Ankara Halk Oyuncuları Tiyatrosu, Mersin Belediyesi Şehir Tiyatrosu, Başkent İletişim Merkezi, Hacettepe Dil Eğitim Merkezi, Akademi Medya, Ford Otosan gibi kuruluşlarda diksiyon, konuşma, beden dili ve seslendirme eğitimi verdi. TRT’de 17 yıl devam eden“ Konser Salonlarından ” ve “ Aspendos Opera ve Bale Festivali” programlarının yanı sıra ; “ Stüdyo Ankara ” , “ Şehre Dair ” “ Sınır Tanımayan Aşklar” ,“ Türk Osmanlı Şerbeti ” ve TRT FM de “BiREBiR” adlı programların sunuculuğunu üstlendi. Trt Belgesel kanalında yayınlanan “Ve Müzik” adlı belgeselin yapımcılığını “Taksim’den Tünel’e” adlı belgeselin yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendi. 2009-2010 sezonunda Mersin Belediyesi Şehir Tiyatrosunda, “ Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü ” ve “ Gerdek Gecesi” adlı oyunları yönetti. 2010-2011 sezonunda Mersin Belediyesi Şehir Tiyatrosunda kendi yazdığı “Alem Buysa Kral Lear” adlı oyunun müziklerini besteledi ve yönetmenliğini üstlendi. TRT’den emekli olan Spiker , Tiyatro sanatçısı, Dublaj sanatçısı ve Başkent İletişim merkezinde Eğitmen olarak çalışmalarına devam etmektedir. Ekrem Tamer eşsiz yetenekleri , çok yönlü birikimi , kendine özgü sunum tarzı , özgün oyunculuğu , vizyonu , güçlü iletişimi ve eğitmen yönü gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi ve karizması ile dikkat çekmektedir. Ekrem Tamer tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız bir meslek efsanesidir.

Yazar ve Şair Tevhide Çakır

Mersin’de doğdu, büyüdü.  Ortaokul ve liseyi mersinde okudu güzel sanatlarda eğitim aldı. Yağlı boya resim atölyesi de olan Tevhide Çakır Mersin’de Karma Sergi yaptı. Ortaokul sıralarında şiir  yazmaya başladı kompozisyon yarışmasında derece aldıktan sonra küçük hikayeler yazmaya başladı. Öğretmenlerinin desteği ile önemli mesafe kaydetti. iki tane oğlu iki tane torunu vardır. Tevhide Çakır’ın Bir antoloji de öyküleri yayınlandı ve birde Hani Benim Çocuk Gözlerim adlı şiir kitabı vardır.  Hani Benim Çocuk Gözlerim adlı şiir kitabı Mühür Kitaplığı’ndan çıktı.

Kitaptan tanıtım bülteninde de yer alan bir şiir kesiti :

Bir tavan arası eşyası gibi

Unutulmuş umutlarım tozlu raflarda

Gün görmemiş cümlelerdi dökülen dudağımdan,

Kış görmemiş baharları anlatan,

Bir inci tanesiydi gülüşün aklımda kalan….

Tevhide Çakır bu alandaki yeteneği , çok yönlü birikimi , kendine özgü şiir tarzı , özgün hikayeleri , vizyonu , güçlü iletişimi ve kalemi gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi ve güçlü yazma iradesiyle dikkat çekmektedir. Tevhide Çakır tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir eserdir.

Makyaj Sanatçısı Bahar Dolu

01 Ocak 1985 Sakarya doğumludur. Mesleğe çok küçük yaşta başlayan Bahar Dolu alaylı olarak yetiştiği alanda çok önemli eğitimler aldı. 25 yıldır sektörde yer alan Bahar dolu Çeyrek asırdır Güzellik ve kozmetik alanında çalışmalarını sürdürmektedir. Bahar Dolu özel gün makyajları , gelin makyajları ve kalıcı makyaj uygulamaları ile tanınmaktadır. Freelance olarak çalışmalarına devam eden Bahar Dolu bu mesleğe dair yeteneği , çok yönlü birikimi , kendine özgü makyaj tarzı , özgün uygulamaları , vizyonu , güçlü iletişimi , makyaj çözümleri gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi , ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Bahar Dolu tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.

“Kürk Mantolu Madonna”, 16 Ocak’ta CKM’de Prömiyer Yaptı

Usta yazar Sabahattin Ali'nin unutulmaz eseri "Kürk Mantolu Madonna", Taner Barlas'ın uyarlaması ve rejisiyle tiyatro sahnesine taşınıyor. Oyunun prömiyeri 16 Ocak'ta Caddebostan Kültür Merkezi'nde yapıldı. Sabahattin Ali’nin ilk ve son aşk romanı olarak edebiyat tarihinde yerini alan ve kendisinin yaşardığı bir aşk hikayesi olduğu da söylenen “Kürk Mantolu Madonna”, tiyatro sahnesinde. Taner Barlas’ın uyarlayıp yönettiği bu oyunun dramaturjisi Ekin Aksu’ya ait. Oyunda Şebnem Özinal, Ceren Benderlioğlu ve Kıvanç Kürkçü de oyunda rol alıyor. “Kürk Mantolu Madonna” oyununu dekor ve ışık tasarımı Nurullah Tuncer’e, kostüm tasarımı Esra Enis Kesicibilek’e, ışık ve efektler Burak Belet’e, dekor uygulama Serkan Kavurt’a ait.

Kürk Mantolu Madonna

Yazan: Sabahattin Ali

Oyunlaştıran & Yöneten: Taner Barlas

Oyuncular: Taner Barlas, Ekin Aksu, Şebnem Özinal, Ceren Benderlioğlu, Kıvanç Kürkcü

“Bir çekmecede on yıl boyunca saklı duran kara kaplı bir defter…” “Raif Efendi’nin katlanamadığı çaresizliği, kavuşması imkansız aşkının tek tesellisi…” “Defterin taşıdığı sırlar, unutulmaz bir aşk ve koca bir yalnızlık…” Sabahattin Ali’nin, aslında kendisinin yaşadığı bir aşk hikayesi olarak da söylenen, romanı Kürk Mantolu Madonna, 1943 yılında, yazarın ilk ve son aşk romanı olarak yerini almıştır. Taner Barlas’ın, Ağustos 2023 yılında uyarladığı ve yönetmenliğini yaptığı bu eser, edebiyatın dışında, artık tiyatro seyircisiyle de buluşuyor ve sahnelerdeki yerini alıyor. Raif Efendi’nin resim merakının yol açtığı sergilere gitme tutkusu ve Kürk Mantolu Madonna’nın portresiyle karşılaşması büyülü bir yolcuğun başlangıcı olmuştur. Bu çok özel aşk hikâyesi, aynı zamanda yaşadıkları hayatta belki de ilk defa kendilerini var edebilmenin adıdır adeta. Sonrasında gelişen, yazarın hain bir rastlantı olarak tanımladığı, Maria Puder’in uzaktan akrabası olan Frau van Tiedemann’la karşılaşması, Raif Efendi’yi dayanılmaz bir işkencenin içine atmıştır. Tutku dolu bir aşk yaşadığı Madonna’nın başına gelen hazin olay, Raif Efendi’nin baş edemediği duygularla mücadele etmesine neden olmuştur. Tek dostu olarak tanımladığı kara kaplı defter, burada hayatına girer. Aynı şirkette çalıştığı iş arkadaşı ve güvendiği tek kişiye defteri emanet eder. Defter açılır ve on yıllık sır ilk kez aralanır. Oyun; umutsuzluğun ama aynı zamanda da umudun, korkunun ve heyecanın, aşkın yüceliğinin, kendini var etmenin ve hepsinin birleşimiyle yaşama anlam katmanın bir hikâyesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tek Perde / 75 dk

Oyun ocak ayında CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ, TRUMP SAHNE, WATERGARDEN DURU TİYATRO , FİŞEKHANE, BEYLİKDÜZÜ ATATÜRK KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ , KOZZY AVM GÖNÜL-ÜLKÜ GAZANFER ÖZCAN SAHNESİ , MALL OF İSTANBUL MOI SAHNE , ATAKÖY YUNUS EMRE KÜLTÜR MERKEZİ MÜŞFİK KENTER SAHNESİ’nde sahnelendi.  Önümüzdeki aylarda da Sahnelenmeye devam edecek.

YONCA POYRAZOĞLU ŞARKILARI TRT'NİN TÜM MECRALARINDA

Bugüne kadar birçok başarılı single çıkaran ve sosyal medyada birçok şarkısı ile viral olan Yonca POYRAZOĞLU,TRT'nin dikkatini çekerek ve büyük beğenisini kazanarak TRT'nin tüm radyo ve tvlerinde,altı şarkısını yayınlatmayı başardı. TRT Müzik Dairesi Başkanlığı ve müzik kurulu üyelerinin imzalı onayını alarak büyük sükse yaptı. Başarılı sanatçının,Böyle Bitmez,Göze göz,Ruhumdaki Çocuk,Klinik Vaka,Sen ve Ben ve Sırra Kadem şarkıları TRT Müzik Kurulundan onay alarak klip anlamında TRT MÜZİK tv kanallarında ve tüm TRT RADYOLARINDA yayınlanmaya başladı. On parmağında on marifet olan ve sahnelerin aranan sesi olan sanatçının,bu başarısı müzik otoriteleri ve müzik şirketlerinin dikkatini çekti. Bugüne kadar birçok başarılı ve hit olmuş şarkılara imza atan sanatçı TRT'nin gönderdiği resmi evrağı sosyal medyasında gururla paylaşarak yalnızca şarkılar söylerek de başarılı olunabileceğini milyonlara gösterdi. Düzgün fiziği ve güzel sesi ile dikkatleri üzerine çeken Yonca POYRAZOĞLU;''TRT'de hemde çok önemli bir kurulun onayı ile tüm  şarkılarımın yayınlanmaya başlaması beni çok duygulandırdı.Bu benim için müthiş bir gelişme.Çünkü orası devlet kanalı.İnanın  belge elime ulaştığı ve onay geldiği anda çok duygulandım ve yaptığım işle gurur duydum.Çünkü bu başarımın ardında tamamen kendi emeğim var. Tamamen sesimle ve şarkılarımın güzelliği ile bunu başardım.Çünkü müzik piyasasına girdiğim ilk günden beri sürekli üretiyor ve çalışıyorum.Her şarkımın ardında perde arkasında,kocaman bir ekip,uykusuz geceler,heyecanlı saatler ve çok ciddi bir emek var.Bu emeğin boşa gitmemesi beni çok mutlu ediyor.İnanıyorum ki bu hayatta kaliteli işler yaparsanız mutlaka hak ettiğiniz yerlerde oluyorsunuz.''sözleri ile mutluluğunu dile getirdi.Ayrıca sanatçının yapımcısı ve aynı zamanda birçok şarkısının söz yazarı,duayen isim Cengiz ATABAY'da ''Yonca Hanım'ın TRT tarafından talep görmesi ve şarkılarının TRT'de yayınlanması benim içinde ayrı bir gurur kaynağı.Kendisininde söylediği gibi biz büyük bir ekibiz ve tüm ekip Yonca Hanım'ın bu başarısından dolayı gurur duyuyoruz.Bu nedenle sadece şarkı söyleyerek de doğru yerlerde olunabileceğinin ispatıdır Yonca Poyrazoğlu,üretmeye ve çalışmaya devam edeceğiz.''sözleri  ile sanatçıya olan desteğini belirtti. Bugüne kadar birçok başarılı şarkı ve klibe imza atan sanatçı:''Bir senfonidir hayat. Uzun veya kısa.Her bir notası,her bir ölçüsü ruhumuza batıp kalan ve içimizi derinden sızlatan bir hüznün resmi geçidi. Ben asla üretmekten vazgeçmeyeceğim,insanlık için aşk için,yarım kalan sevdalar için şarkılar söylemeye devam edeceğim.''sözleri ile müziğe olan aşkını belirtiyor. Aynı zamanda birçok ünlü mekandan, çok fazla sahne teklifleri alan sanatçı,dolu dizgin sahneler yapmaya devam ediyor. Yeni şarkısının da stüdyo çalışmalarına başlayan başarılı sanatçının daha neler yapacağı,müzikseverler ve müzik otoriteleri tarafından merakla bekleniyor.