1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı hem hürriyetleri düzenleyen bazı maddeler içeriyor, hem de Devlet idaresiyle ilgili bazı yenilikler getiriyordu. Fermanda yer alan hürriyetler:  "Herkesin canı, malı, namusu, ırzı güvence altına alınacak; vergi ve askerlik işlerindeki eşitsizlik giderilecekti."

Ayrıca padişah ceza verme yetkisini, mahkemelere devrediyordu. "Cezalar, mahkemelerce, açık ve ayrıntılı görülecek davalar sonucunda verilecekti." Daha sonra, 1856 yılında yabancı devletlerin baskısı sonucu ilan edilen, Islahat Fermanı yayınlanır. Bu ferman gayrı müslümlere ve yabancılara bazı haklar tanır. Islahat Fermanı, yasalar karşısında mutlak eşitliği öngörür.

23 Aralık 1876 tarihinde, ilk yazılı anayasa (Kanun-i Esasi) padişahın bir yazısı (hatti hümayun) ile yürürlüğe girer. "... Anayasayı yapan güç, padişahın iradesidir. Anayasa doğrudan doğruya padişahça ulusa verilmiştir. Kaynağında, batı anayasalarındaki gibi bir ulusal hareket yoktur." 

1876 Kanun-i Esasi'sinde 1851 tarihli Prusya Anayasası model alınmış. Bu Anayasada İnsan Haklarıyla ilgili hükümler, "Tebaai Devleti Osmaniyenin Hukuku Umumiyesi" başlığı altında düzenlenmiş. Zamanına kadar ortaya çıkmış tüm gelişmeleri içermeyen bu haklar kısaca: 

Din ve mezhep ayırımı yapılmaksızın, tüm tebaanın "Osmanlı" sayılacağı ve tabiiyetin kanuniliği; kişi hürriyeti ve güvenliği; Devletin dini İslam olmakla beraber, diğer dinlerin mensuplarına ibadet hürriyeti; basın hürriyeti, girişim özgürlüğü, dilekçe hakkı, eğitim hürriyeti; kanun önünde eşitlik; mülkiyet hakkı; konut dokunulmazlığı; tabii yargıç ilkesi; müsadere ve angarya yasağı, vergilerin kanuniliği, işkence yasağını içerir. 

Anayasa, yürürlüğe girdikten sonra, 20 Mart 1877 tarihinde ilk toplantısını yapan meclisler, 14 Şubat 1878 tarihinde II. Abdülhamit tarafından dağıtılır. İkinci Meşrutiyet, "Hürriyetin İlanı" ile kamu hürriyetleri alanında birçok yenilikler görülür. 1876 sistemi kısmen düzeltilir:

Kişi hürriyetleri güçlendirilip açıklığa kavuşturulur. Basın hürriyeti gibi bazı hürriyetler sadece özel kanuna bağlanmaz, kanun koyucunun yetkileri, az da olsa sınırlanır. Bununla beraber, yine de kanun koyucu, özel kanun düzenlemesiyle, haklar ve hürriyetler üzerinde, belli yetkilere sahip kılınır. Toplantı ve dernek kurma hürriyetleri kabul edilir ve sınırlanır. Ve her nedense 113. maddede yer alan ve padişahın polis soruşturması ile zararlı faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan yurttaşları yurt dışına sürgün etme hakkı kaldırılır.