New York Times Gazetesi’ndeki bir habere göre, ABD şirketleri, Yunanistan’ın Euro para biriminden vazgeçerek, kendi para birimleri Drahmi’ye geri dönmeleri durumuna önlem almaya başladıklarını bildirdi. Bu özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri etkileyecek çok önemli bir haber.
Yunanistan Euro bölgesinden çıkıp da, Drahmi’ye geçtiği zaman bir Euro-Drahmi kur’u belirlenecek ve ülke bağımsız olarak devalüasyon yapma imkanı bulacaktır. Yunanistan halkı da devalüasyon beklentisi içine gireceğinden, cebindeki Euro’yu bozdurmadan, Euro ile hayatını sürdürmeye devam edecek, bu da kendiliğinden piyasanın ihtiyaç duyduğu devalüasyonu sağlayacaktır.
Euro bölgesinde iken, fiyatlarını istediği ölçüde indiremeyen Yunanistan, devalüasyon ile fiyatlarının da düşmesi sayesinde, ihracatında artış yapabilme imkanı bulacak, diğer para birimlerinin artık daha pahalı olması sebebiyle ithalatını azaltmak zorunda kalacaktır. Bu ortam krizdeki bir ülkenin isteyebileceği bir ortamdır. Pahalı olması sebebiyle, üretim yapabilmek için gerekli ürünleri yada hizmetleri ithal edemeyen üreticilerin, üretimin içine daha fazla girmesi sağlanacaktır.
Artık Yunanistan daha düşük ücretlere çalışıyor olsa da, daha fazla çalışarak, bireysel gelir düzeyini koruyabilir. Daha önce bu hizmet yada ürünler için ithalat yaptığı ülkeleri sıkıntıya soksada, kendi ekonomisini düzeltebilmesi ve kendi üreticisini bir anlamda daha verimli kılabilmesi için, Yunanistan bu değişime ihtiyaç duymaktadır.
Bu tabii ki Türkiye’yi de çok ciddi etkileyecektir. Yunanistan’daki olası bir Drahmi’ye geçiş ve devalüasyon ile yıllardır rekabet içinde olduğumuz turizm sektörümüz, çok ciddi sıkıntılara maruz kalacaktır. Geçmişte bize göre daha pahalı olan Yunanistan turizm bölgesi, fazlasıyla ucuzlayacaktır. Yabancı turistler için geçmişte fiyatları daha uygun olan ve bu sebeple tercih edilen Türkiye, artık pahalı kalabilir.
Türkiye’ninde aynı Yunanistan gibi, yani krize girmişcesine ekonomik kriz çalışmalarına başlaması gerekmektedir. Yeni Dünya’da her türlü hizmet ve ürün ucuzlamıştır. Bizimde bundan sonraki planlarımızı ucuz fiyat ama kaliteli ürün politikası üzerine yapmamız gerekmektedir.
2008 krizinden hemen sonra gördüğümüz, şirketleri dünya dev’i olan patronların ego’larının yok olduğu ve omuzlarının nasılda düştüğü olmuştu. 2008 ve bugüne kadar gelen ve bitmek bilmeyen bu finansal kriz, tüm üreticilerin ve çalışanların da varolan ego’larını alıp götüreceğine şahit olacağız.
ABD şirketlerinin Yunanistan üzerine davranış değişikliği çok önemli bir göstergedir. Bu şirketler yani Bank of Amerika Merill Lynch ve Ford, Yunanistan sınırına kamyonlarca nakit parayı götürmesi durup dururken olmamıştır. Mutlaka bir duyum ve bilgileri vardır.
Demek ki Yunanistan bu geçiş ile birlikte otomatik olarak artacak olan dış borcunun da devalüasyona uğramasına aldırmadan, Euro bölgesinden çıkış için gerekli izinleri ve belki de indirim garantisini almış görünüyor.
------------------------------------------------------------------------------
Altın’ın “gerçek değerinde olmadığını” ifade eden yazıları daha önce yayımlamıştım. Altın ve hatta diğer mal niteliği taşıyan yatırım araçları üzerine malesef çok fazla spekülasyonlar yapılmaktadır. Dünya bu ekonomik darboğazın içindeyken, tüm finansal kapitalizmi uygulayan ve bu yatırım araçları sayesinde üretime ihtiyaç duymadan yaşayan ülkeler, oyunun sona erdiğini görmüşken, “para” olmayan her türlü araca karşı savaş vermeleri gayet doğal değil mi? Altının ve diğer malların değer kazanması bu oyunun bittiğini anlatan tek gerçektir.
Kısa vadede altındaki artış bizleri üzecek nitelikte olsa da, uzun vadede bu sistem değişikliği bizlere fayda sağlayacaktır. Altındaki artış kaçınılmazdır.