Saddam Hüseyin'i devirmeyi başarmanın ardından Irak'a tamamen yerleşen ABD Irak içinde Operasyon gücünü etkin ve zinde tutmaya çalışmakta, bunu yaparken mümkün oldukça Irak içindeki önemli noktalara da üs bölgelerini kurmaya devam etmekte, kurulmuş üs bölgelerinin de tahkimatını artırmaktadır.

 

ABD ve İngiltere Irak'ta özellikle kritik ve saldırı olasılığı yüksek noktalarda ise Irak halkından oluşturulmuş polis teşkilatını asker olarak kullanmaktadır,  bu noktaların daha gerisinde ve derinlikte yerleştirdiği ABD veya İngiliz askerleri yer almaktadır.

 

Saddam'ın devrilmesi ile doğal olarak dağıtılan ordu personeli artık sivil halktan farksız bir şekilde günlük yaşantısını sürdürürken bu ordu personeli dışındaki sivil ve eğitimsiz insanlardan oluşturduğu yeni orduyu öne sürmektedir. Oluşturulan yeni ordu ve polis teşkilatları silah ve teçhizat olarak oldukça eksik ve yetersiz bir durumdadır. Özellikle bu yeni ordu kuruluşuna ihtiyaç duyduğu silah ve teçhizatı vermemesinin tek sebebi ise bir gün bu silahlar kendisine döner endişesi ile oluşan güvensizliktir. Fakir ve aç olan Irak'lılar ise ne yazık ki ABD'nin yeni ordu yapılandırmasını düşük bir ücret karşılığı da olsa kabul etmekte bu ordu içinde yer alarak ABD askerinin yerine çatışma noktalarında öne sürülmeyi kabul etmektedir.  Oluşturulan Irak ordusunun bir yüzü bu iken gerçekte bu ordunun temelini peşmergeler oluşturmuş ve daha sonra söz konusu Iraklı siviller toplanarak bu orduyla bütünleştirilmiştir.

 

Irak kuzeyinde ise Irak ordusu diye bilinen askeri yapı tamamen peşmergelerden oluşturulmuştur. Peşmergeler silahlandırılarak güçlendirilirken Türkmenler süratle silahsızlandırılmıştır.

 

Irak kuzeyinde önemli iki Kürt grup olan KDP ve KYB peşmergeleri tamamen ABD ordusunun eteğinin altında himaye edilerek eline yeni ve modern silahlarla donatılmıştır. Irak kuzeyinde KDP ve KYB'nin ABD ordusu ile beraber birer otorite olarak ortaya çıkması ise yine KYB ve KDP liderlerine verilen bir paye olurken aynı zamanda ABD ordusunun yerine ölecek, çatışma noktalarının önüne yerleştirilen canlı engeller olarak kullanılmaktadır. Irak kuzeyinde yaşayan Kürt insanı da fakir ve aç durumdadır, iş ve para mantığı ile eline silah verilerek sözde ordu içinde istihdam edilirken gerçekte ABD'nin "ölürse Kürt ölsün" anlayışına hizmet etmektedir.

 

KDP ve KYB Irak kuzeyinde her noktada peşmerge ile askeri güç olarak yayılırken son günlerde Türkiye'nin PKK terörü nedeni ile rahatsızlığı giderek artmış olması karşısında PKK terör örgütünün kaynağı olan Irak kuzeyi de bu nedenle daha hassas ve kritik nokta haline gelmiştir.

 

Aslında PKK'nın yeniden silahlı saldırılarının artması, örgütün yeniden güçlenmesi (gerçekte güçlendirilmesi) Türkmenlere yapılan saldırılar, silahlarının toplanması ve benzer olayların tümü TSK'yı Irak kuzeyine çekmek içindir.

 

Bütün bunlar yaşanırken birden Kerkük'te PKK büro açtı ve bayrağını Irak bayrağının yanına çekti. Bu sıradan bir olay değil. Bu güne kadar Irak kuzeyinde yaşanan olaylardan daha farklı, içeriği tamamen başka amaçlara hizmet eden, kapsam olarak Türkiye'nin belli noktalarını da hedef olarak alan bir yaklaşımdır.

 

Türkiye'nin Irak içine çekilme senaryolarının birden çok nedeni olduğu düşünülebilir ve bu nedenler yaklaşık olarak doğru tespit edilen nedenler olur. Ancak Kerkük'te PKK Ofisi ve bayrağı sadece bu nedenlerden biri olarak görev yapmayacaktır. Kerkük'te ki yeni gelişme Türkiye'nin Irak'a girmesi için var olan nedenlerden bir olurken aynı zamanda Türkiye içinde de devam eden bir sürecin yeni bir evresinin başlatılmasının işaretidir.

 

PKK'nın DEHAP ve DTH'yı yanına alarak başlatmak istediği ve geçen yıl içinde son şekli verilen planın son evresi olan ve 1Mart2005'de ilan edilen genel ayaklanmanın işaretidir. Buna göre Irak, Türkiye ve İran'da yaşayan Kürtler tek bir bayrak altında toplanmak için harekete geçecektir.

 

Biz gelişmeleri izlemeye devam edelim üstelik çok dikkatle izleyelim zaten öyle yapıyormuşuz.

 

Siyasi egemen olaya parti çıkarı açısından bakmaya devam etmektedir, terörü kökten kurutmak için gizli çalışma yaptığını ve bunun istenmeden ortaya çıktığını basın yolu ile duyurmaya çalışmaktadır. Siyasi egemenin organik yapısındaki basın şehitleri yiğit olarak tanımlayarak halkın gönlünü hoş tutmaktadır.

 

Siyasi egemenin işgal ettiği devlet kademeleri ise bakanlık düzeyinde bu yeni gelişmeler karşısında suskun ve sessiz kalmaktadır.