Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?
1978 Ankara doğumluyum ilk ve ortaöğrenimimi Ankara’da tamamladıktan sonra 1992 yılında babamın görevinden dolayı Diyarbakır’a gittik ve 16 yıl orada yaşadım hem eğitimim hem mesleğim adına benim için çok önemli bir şehirdir1996 yılı Kasım ayında Trt Diyarbakır bölge müdürlüğünde sabah programıyla mesleğe adım attım yıllarca hassas bölgelerde yayınlar programlar yaptık 2010 yılında Antalya’ya geldim ve 9 yıldır Antalya’da yaşıyorum evli iki çocuk annesiyim sanırım en kısa haliyle böyle anlatabilirim kendimi.
Neden Medya?
Aslında bu soruyu kendime soracak hiç zamanım olmadı çünkü çok genç yaşta kendimi içinde buldum medyanın ve ben bu iş için doğmuşum hissiyatıyla ne başka bir iş yapmayı ne de başka sektörlerde mi olmalıydım düşüncesi hiç olmadı, o yüzden neden Medya ? çünkü benim hayatım bu…
Medyaya ilk adımı nasıl attınız?
30 Ağustos 1996 yılında TRT’nin çok önemli programlarından biri olan Gide Gide GAP programına Atatürk gençliğini temsilen konuk olarak gitmiştim o zaman ki TRT GAP televizyonunun yönetmeni rahmetli Saim Çeliker’in güzel resim veriyor iyi de çenesi var bu kızın aklımızda olsun demesinden sonra Kasım ayında başlayacak bir sabah Programı kuşağı için deneme çekimine çağrıldım ve on kızın içinden programa ben uygun görüldüm bir haftanın içinde kendimi Trt ekranlarında Yetkin Dikinciler ile birlikte canlı yayında sabah şekeri olarak bulmuştum.
Medya dışında yapmak istediğiniz çalışmalar var mı?
Evet insan yaş aldıkça topluma ailesine daha kalıcı neler bırakabilirim diye düşünüyor ve bu bağlamda hem Türk siyasetinin son 30 yılını ve kısa hayat hikayelerinden oluşan iki kitap yazmak istiyorum ve mesleğimizi gelecek nesillere doğru ve düzgün aktarmak adına bir spiker okulu açmak istiyorum…
Mesleğinizde bir rekabet baskısı/etkisi hissediyor musunuz? Eğer hissediyorsanız bu mesleğinize nasıl yansıyor? Bu rekabet ortamının size ve mesleğe olumlu olumsuz etkileri nelerdir?
Ben mesleğe çok erken yaşta başladığım için meslektaşlarım benden hep büyüktü dolayısıyla rekabetten çok hepsinden çok destek gördüm ağabey- abla ilişkilerimiz vardı hepsiyle kimse beni kendine rakip görmedi ben de hep haddimi bildim sonrasında yıllar geçtikçe ben mesleğimde bir yerlere geldiğimde de benden sonra mesleğe başlayanlar benim kardeşlerim gibiydi örnek aldığım insanlardan öğrendiğim ve aldığım Trt terbiyesi gereği…Onun içindir ki bir rekabet baskısı yaşamadım ben ama olsa mıydı derseniz elbette rekabet insanın kendisini geliştirebilmesi ve iyi olanla olmayanın birbirinden ayırt edilebilmesi için iyi bir duygu fakat günümüzde bu tatlı rekabet yerini ego savaşlarına bıraktığı için bence yanıltıcı ve tehlikeli bir durum ve mesleğimiz için maalesef kötü bir imaj…
Medya dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?
Gerçekten keşke olsaydı böyle bir imkanımϑ ilk evvela herkesin ben sunarım mantığıyla ekranları doldurup insanların beyinlerini boş bir sürü detayla dolduran gündüz kuşağı programlarının formatlarını değiştirmek isterdim, çocuk programlarının daha eğitici olmasını sağlamak, daha az dizi daha çok sinema ve kültür sanat programları yapmak isterdim ve eğlence programlarında da biz çocukken olan Bir Başka Gece formatı programlar yapmak isterdimϑ
Yaptığınız iş için kurs eğitimi şart mı ya da bu işi yapabilmek için sizce iletişim mezunu olmak gerekli midir?
Ben alaylı tabir edilen gruptayım o yüzden elbette ki fikrim illa iletişim mezunu olması gerekmediği yönünde, öncelikle gerekli olan şey yetenek ve ekran ışığı sonrası dışardan da eğitilebilir sonradan kazanılabilir, ben şanslıydım çünkü hem yetenekliydim hem de TRT’de bu işin duayen isimleri tarafından eğitildim bitti mi eğitim tabi kii hayır o yüzden yeteneğiniz yoksa okulunu okumanız yeterli değil ama yeteneğiniz varsa bile eğitim kesinle şart…
Salt spikerlik / sunuculuk kursu ile spikerlik / sunuculuk yapılabilir mi?
Elbette hayır çünkü bir önceki soruda söylediğim gibi sadece kurslar bizim işimizi yapmak için yeterli değil beraberinde birçok olması gereken özellik gerekir öncelikle bu işi yapabilmeniz için çok okuyup çok araştırmanız gerekir her konu hakkında bir fikrinizin olması ve konu hakimiyeti için olmazsa olmazdır okuyup araştırmak bunun yanında da duygu kontrolleri, ekran ışığı, özgüven, kriz yönetimi ve tabi kii bunların hepsini bir arada yapabilecek bilgi birikimi ve zeka gerekir(biraz sert oldu sanırım ama üzgünüm gerçek bu.
Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?
Mesleki olarak haberin temposundan ve kişilik olarak sabırsız ve hiperaktif biri olmamdan dolayı çok hızlı konuşurum 23 yıldır yavaşlatamadım kendimi bunu değiştirmek isterdim bir de çok inatçı ve stresli biriyim biraz kendimi esnetebilmeyi isterdim açıkçası.
Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?
Sosyal medyanın gücünü çok seviyorum ve doğru kullanıldığında çok iyi şeyler yapılabildiğini insanlara yardım eli uzatılabildiğini görmek bana çok büyük keyif veriyor mesleğimiz içinde çok önemli tanıtımlarınız yaptığınız işler bir dokunuşla milyonlara ulaşabiliyor ve tabi kii eğlenmek içinde keyif aldığım bir platform, gazete okumayı da çok severim evine hala gazete alan ve saatlerce gazetelerin seri ilanlarına kadar okuyan bir babanın kızı olarak gazete benim için çok önemli fakat tv için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim haberler dışında tv izlemeyi sevmiyorum ama alışkanlık herhalde eve gelir gelmez nedense ilk tv açıyorum.
TRT’deki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Trt de hem radyoda hem tv de birçok projeye imza attık dile kolay 23 yıl… haber programları eğitim kültür programları müzik programları hepsini yaptık tek tek anlatmaya kalksak sayfalar yetmez aramızda kalsın zaten arada unuttuklarım bile oluyor yaş itibariyle.
TRT’nin akılda kalan yüzlerinden birisiniz sizce o günkü televizyonculukla bugün arasında ne fark var?
Öncelikle iltifatınız için teşekkür ederim akılda ne kadar kaldık bu kalabalıkta bilmiyorum ama meslekte 20 yılı deviren bizler gerçekten çok şanslıydık ahkam kesmek gibi olmasın ama bizim mesleğe başladığımız yıllar televizyon ve televizyonculuk herkes için çok önemliydi bir programa başlama kararı alıp yayına girmek bile aylar sürerdi ve çok ciddi gece gündüz tüm ekip deli gibi çalışırdık ,haber ve habercilik asla hata kabul etmeyen bir işti ve haber okurken tir tir titrerdim çünkü herkes o an bilgiyi senden alıyor sorumluluğu yüklenirdi üstümüze şimdilerde teknolojinin desteğiyle her şey daha kolay, haber tamamen şova dönmüş durumda, maalesef her şey gibi televizyonculukta ciddiyetini kaybetti kadın programları ve dizi üzerine kurulu bir televizyonculuk anlayışı hüküm sürüyor ve bu durum da beni elbette çok üzüyor…
TRT Radyo’daki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Türkiye’de bir ilk olarak en uzun yayınları gerçekleştirdiniz bize bunlardan bahseder misiniz?
Trt Diyarbakır radyosunun günlük 12 saat yayın hakkı vardı ve 6 saatlik periyotlarda iki kuşak programıydı bu Günışığı ve Gündönümü olarak ve sabah 06:00’da başlayıp akşam 20:00’de bitiyordu eğitim kültür spor güncel bölge haberleri stüdyo konukları ve elbette müzik ile dopdolu yayınlardı, 3 spiker nöbet sistemiyle çalıştık yıllarca ve gerçekten meslek hayatımın en yoğun ama en keyifli dönemleriydi keşke o günlere dönebilseydik…
İyi sunuculuğu nasıl tarif edersiniz?
Bu soruya cevap verecek kadar ehil değilim ustalarıma hocalarıma hadsizlik yapmış olurum çünkü onlar bana önce mütevazı olmayı öğretti sadece şunu söyleyebilirim iyi sunuculuk iyi bir yönetici olmak denektir…
Sunuculuğun dünyadaki stresli mesleklerden olduğu ifade ediliyor. Sizce böyle mi? Spikerliğin stresli yanları neler?
Aslında her iş streslidir ama sunucu ya da spikerseniz evet ekstra stresli bir iş diyebiliriz çünkü sunum yaptığınızda ya karşınızda ya da ekran başında sizi izleyenlerin olduğunu bilmek insan doğasını heyecanlandıran bir olaydır ve fobik durumlar yaratır spikerlikte ise daha da stresli olanı haber alınan kişinin siz olmasıdır haber çok ciddi bir iştir ve mimiklerinize kadar her şekilde o haberin içinde olmanız gerekir haberi anlayıp süzüp en doğru şekilde izleyici ya da dinleyiciye aktarırsınız bazen günlerce gecelerce çalışmak zorunda kalırsınız ama ben bu stresi seviyorum galiba bundan besleniyorum 23 yıldır hala her yayın öncesi son 5 saniye de kalbim bu sefer duracak hissi yaşamak bana çok iyi geliyor.
Akdeniz Bölgesi’nde de pek çok farklı kurumda görev aldınız Program müdürlükleri yaptınız.En sevdiğiniz program hangisiydi? Tasarladığınız yapmak istediğiniz bir program var mı?
Hayat’a geçirebildiğim her programımı çok sevdim ben ve daha yapmayı planladığım 30’a yakın projem dosyamda duruyor ve keşke imkan olsa hepsini gerçekleştirebilsem…
Sizce ekranda olmak için güzellik şart mı?
Ekranda olmak için güzellik şart değil belki avantaj gibi gözükebilir ama güzellikten öte ekran ışığının olması lazım kişinin, her ne kadar ülkemizde ve dünyada artık güzelsen yaparsın mantığı kabul görse de bu doğru değil…
Sektörün yönetim kısmında da yer almış bir isim olarak Yeni Medyanın (Sosyal Medya ve İnternet) Geleneksel Medyayı (Radyo-tv gazete) Yok edeceği söyleniyor siz buna ne dersiniz ? Yeni Medya sizce ne yönde ilerleyecek?
Maalesef üzülerek söylüyorum bunu ama evet doğru…bizler geleneksel medyanın belki de son temsilcileriyiz her şeyin dijital platforma taşındığı bir dönemde bunun önünde durmak çok zor artık herkes her şeyi ellerindeki küçücük cep telefonlarıyla yapabiliyorken haberlere filmlere müziklere tabir yerindeyse bir tıkla ulaşıyorken gazete alıp okumuyor tv’yi açta haberlere bakalım hanım demiyor ve bu çok hızlı ilerliyor belki de birkaç yıla tamamen dijital ortama dönecek medya…
Boş zamanlarınız nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hem anne hem çalışan bir kadın olunca çok fazla boş vaktim olduğunu söyleyemem ve hayatın her an’ı doludur benim gözümde hiçbir şey yapmadan oturduğunuz an bile aslında dopdoludur vücudunuz dinlen demiştir mesela size, o yüzden bulduğum her fırsatta ailemle birlikte olmayı çocuklarımla vakit geçirmeyi tercih ediyorum ve her şeyi araştırmayı okumayı nefes aldığım her dakika yeni bir şeyler öğrenmeyi çok seviyorum ve tabi ki bir de olmazsa olmazımız müzik dinlemek…
Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?
Ben tipik bir İkizler burcu olarak bu soruya asla tek bir cevap veremem. Genel olarak klasik filmleri çok severim tüm Yeşilçam filmlerini hala oturup izleyebilirim, Kadir İnanır Türkan Şoray filmlerinin hastasıyım Selvi boylum al yazmalım da hala son sahnede ağlayabiliyorum ilk kez izliyormuşum gibi kitap içinde aynı şey geçerli Türk Tarihi ve siyasetini anlatan kitaplar hep bana çok ilginç gelmiştir çok keyifle okumuşumdur ve hep hayatımın kitabı olmuşlardır hepsi ama özellikle değerli abim rahmetli Turgut Özakman’ın Şu Çılgın Türkler kitabı hayatımın en önemli kitaplarındandır ve tabi ki başucu kitabım yol göstericim NUTUK…
KırmızıTürk hakkında neler söylersiniz?
Kırmızı Türk hakkında söylenecek çok şey var elbette öncelikle yürekten kocaman bir teşekkür var heybemde emeği geçen herkese ve tabi kii size…Bizler maalesef bu ülkede hiçbir zaman ciddi bir mesleği icra eden ve bu işten evine ekmek götüren kişiler olarak görülmedik hep çok eğlenceli bir işiniz var ohh sunuyorsun bitiyor işin olarak görüldük, her zaman sahnede olan ekranda olan bizlerdik mutfakta hazırlanan yemeğin sunumunu yapan kişilerdik ama hiçbir zaman yaptığımız işin ciddiyeti sorumluluğu ve stresi anlaşılmadı, kendi içimizde bile birlik olamadık o yüzden Kırmızıtürk bir ilki gerçekleştirdi ve aslında hepimizi bir çatı altında topladı elma ile armut’u birbirinden ayırmak gerektiğini gösterdi herkese, yaptığı organizasyonlarla ödül törenleriyle gazete haberleriyle gerçekten fark yarattı ve herkesin mesleğimize farklı bir pencereden bakmasını sağladı iyi ki varışınız…
Gelecek planlarınız nelerdir? Şu an bulunduğunuz konumdan memnun musunuz ve gelecekte kendinizi nerelerde görmek istersiniz?
Günlük olarak çok planlı programlı bir kadın olmama rağmen Gelecek ile ilgili plan yapmayı sevmiyorum çünkü hayat sen plan yaparken akıp gidiyor akışında yaşamayı seviyorum her şeyi, her gün acaba bugün neler olacak beni neler bekliyor diye heyecanla uyanmak çok keyifli hayat bana hep güzellik ve ihtişamla geldi bundan sonrasında da sadece bunu istiyorum o yüzden bulunduğum noktadan memnunum hiçbir zaman çok para kazanayım herkes beni tanısın gibi dünyevi hırslarım olmadı bundan sonrasında da hayattan istediğim tek şey keyifle ve sağlıkla işimi hakkıyla gözlerimin gördüğü zamana kadar yapabilmek.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey, takipçilerinize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Hayat herkes için bir yolculuk ve benim yolculuğumda yanımda, yolumda olan herkese minnettarım ben çok keyifli yaşıyorum bu yolculuğu ve umarım herkes için ben de iyi bir yol arkadaşıyımdır iyi ki varlar…
Bizi izlemeye devam edin…
Röportaj ve fotoğraflar: Cengizhan KAYA